Türkiye’deki madencilik projeleri, yurt dışındaki benzer madencilik projeleriyle karşılaştırıldığında dikkat çeken en önemli konulardan birisi, yurtiçindeki yatırımcının risklere yaklaşırken gösterdiği algının yurt dışındaki yatırımcılara oranla çok daha değişik bir görünüm sergilemesidir.

Bunun altında yatan nedenlerin araştırılması, üniversitelerde sosyoloji bölümlerinde başlı başına bir doktora konusu dahi olabilir. Ancak bu makaledeki spekülatif yaklaşım ele alınacak olursa, bunun altında yatanı belki de Türk toplumunun tarihsel ve kültürel dokusunda aramak gerekir.

Selçuklular döneminden başlayıp Osmanlılarda da süregelen ve Türk girişimciliğinin çekirdeklerini oluşturan ahilik kurumunun, Osmanlının çöküş aşamasında nasibini alması ve gelişen dünya kapitalizminin kendine özgü girişimcileri genellikle Osmanlı azınlıklarının içinden çıkarması, Cumhuriyet dönemine gelindiğinde gecikmiş bir Türk girişimci profiline neden olmuştur.

 

Aradan geçen Cumhuriyet yıllarında da Türk girişimcileri evrim geçirmiş ve özellikle Türk ekonomisinin son 40 yılda yaşanan liberalleşmesine koşut olarak Türkiye sınırlarının ötesinde, özelikle inşaat sektöründe, yüksek riskler alarak gerçekleştirdiği projelerle, tanınmayan-bilinmeyen uzak yerlerde ödüllerini toplamıştır. Bu durumu tescil eden Türkiye Müteahhitler Birliği, “Engineering News Record” dergisinin Ağustos 2019 sayısına atıfta bulunarak “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde, 2018 yılı verilerine göre Türkiye’nin, 44 firma ile Çin’den sonra ikinci sırada yer aldığını ve Türkiye’nin, listedeki yerini 10 yıldır korumakta olduğunu bildirmiştir.

Türkiye’deki maden yatırımcıları genel anlamıyla küçük, orta ve büyük olmak üzere üçe ayrılmakta ve büyük grubun içinde yer alan ve küresel gelişmeleri yakından izleyen kurumsallaşmış bir azınlık, temkinli bir şekilde hareket ederek madencilik projelerine yatırım yapmaktadır. Bu küçük azınlığın dışında kalan büyük bir yatırımcı çoğunluğuysa, belki de inşaat sektöründe elde edilen başarılar nedeniyle, önlerine gelen madencilik projelerini değerlendirirken genellikle projenin yaşama geçirilme sırasında oluşabilecek riskler yerine elde edilebilecek ödülleri ön plana çıkartarak karar verebilmektedirler. Bunu yaparken de söz konusu projenin bir an önce hayata geçirilebilmesi için gerçekçi olmayan zaman dilimlerini öngörebilmektedirler.

Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 98. sayı 38. sayfadadır.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikGübretaş Yetkilileri ve Söğüt İlçesi Muhtarları TÜMAD Madencilik Lapseki Altın Madeni’ne Ziyaret Gerçekleştirdi
Sonraki İçerikRSC’nin Hızlı Büyümesi Türk Madenciliği ve Aramacılık Sektörünün İhtiyaçlarını Karşılıyor