Türkiye Kömür Üreticileri Derneği (KömürDer), 24 Eylül 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Kanunu’nun 16. Maddesi’ne ilişkin yönetmelik değişiklikleri ile ilgili bir açıklama yayımladı. Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Türkiye Kömür Üreticileri Derneği (KömürDer) olarak, 24 Eylül 2024 tarihli ve 32672 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Orman Kanunu’nun 16. Maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmelik” değişikliği ile getirilen düzenlemelerin, yer altı kaynaklarımızın ülke ekonomisine kazandırılmasına engel teşkil ettiğini kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz.
Bilindiği üzere madencilik sektörü, gelişmiş ülkelerin kalkınmasında rol oynayan en önemli sektörler arasındadır. Madencilik, toplumların hammadde ihtiyaçlarını sağlayan iki ana üretim alanından biri olarak, tarım ile birlikte, gelişmiş ülkelerin kalkınmasında ihtiyaç duyulan temel itici güçlerden olmuştur. Ülkelerin maden tüketimi ile gelişmişlik düzeyleri arasında doğrudan bir ilişki olduğu gözlemlenmekte olup, doğal kaynakları etkin bir şekilde kullanmanın ekonomik güç kazanmada büyük rol oynadığı görülmektedir.
Madencilik sektörü içinde yer alan kömür, son birkaç yüzyıldır insanlık tarihinin gelişiminde, ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temel araçlarından biri olmuştur. Türkiye’de kömür üretimi, 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren başlamış ve Cumhuriyet’in ilanından sonra ülkemizin sanayileşme ve ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynamıştır.
Yeni Yönetmelikle Getirilen Değişiklikler ve Etkileri
Türkiye, zengin kömür kaynaklarına sahiptir. 2022 yılı itibarıyla ülkemizde yıllık yaklaşık 85 milyon ton linyit ve 1,5 milyon ton taşkömürü üretilmiştir. Kömür, elektrik üretimimizde %36’lık pay ile önemli bir enerji kaynağıdır. Yeni yönetmelikle getirilen düzenlemeler, ülkemizdeki kömür madenciliğini olumsuz yönde etkileyecek ve sektörün faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtlayacaktır.
Yeni Yönetmelikte, kömür madenciliğini olumsuz etkileyecek başlıca değişiklikler şunlardır:
İzin Süreçleri Uzayacak ve Bürokrasi Artacak
İlk kez saha analiz raporu tanımı getirilmiş ve izin müracaatlarında sunulması zorunlu hale getirilmiştir. Bu durum, izin süreçlerini uzatacak ve bürokratik engelleri artıracaktır.
“Verimli Orman Alanı” Tanımı Sektörü Kilitler
İlk kez verimli orman alanı diye bir tanım getiriliyor ve %11’den fazla tepe kapalılığı olan orman alanları bu kategoriye dahil ediliyor. Orman Genel Müdürlüğü’nün 2023 yılı verilerine göre, Türkiye’deki ormanlık alanların %58,68’i bu kapsama giriyor. Bu ne anlama geliyor? Madencilik yapabileceğimiz alanların çok büyük bir kısmı artık “verimli orman” olarak tanımlanıyor ve buralarda madencilik faaliyeti yapmak neredeyse imkânsız hale geliyor. Türkiye’deki ormanların büyük bir kısmının stratejik maden kaynaklarına erişimine kapatılması, sektörü tamamen kilitleyecektir.
Belirsizlik Artacak ve Faaliyetler Duracak
Arazi bedellerinin üst üste iki kez ödenmemesi halinde izinlerin iptal edileceği yönetmelikte düzenlenmiştir. Bu durum, zaten finansal güçlük çeken madencilik şirketlerinin faaliyetlerinin durmasına yol açabilecek ve sektördeki belirsizlikleri artıracaktır.
Ek Maliyet ve Yük Demektir
Rehabilitasyon projelerinde karbon bilançosu hesabı yapılması öngörülmüştür. Ancak bu konuda kanuni bir düzenleme bulunmamakta ve uluslararası standartlara göre gönüllülük esasına dayanmaktadır. Bu zorunluluk, madencilik şirketleri için ek maliyet ve yük getirecektir.
Komisyon İzin Süreçlerini Uzatır
Yönetmelik ile Değerlendirme Komisyonu’nun görev ve yetki alanları genişletilmiş, izin süreçleri karmaşık hale getirilmiştir. Maden arama ve işletme ruhsat taleplerinin değerlendirilmesi bu komisyona bırakılarak, izin süreçlerinin uzaması ve belirsizliklerin artması riski doğmuştur.
Kısıtlamalar ve Faaliyet Alanlarının Daraltılması
Yönetmelikteki kısıtlamalar da yine madencilik faaliyetlerini neredeyse imkânsız hale getirmektedir:
Küçük Hatalar Büyük Kayıplara Yol Açacak
Yönetmelikle, alan aşımı halinde izinlerin iptal edilmesi ve çalışmaların durdurulması öngörülmüştür. Bu durum, işletmelerin küçük hatalar nedeniyle büyük kayıplar yaşamasına neden olacaktır.
Yönetmelik “Milli Enerji ve Maden Politikası” ile Çelişiyor
Enerji talebi sürekli artmakta olan ülkemizde, enerjide bağımlılık sorununu çözmek amacıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’mızca 2017 yılında açıklanan “Milli Enerji ve Maden Politikası” vizyon belgesine göre, yerli kaynakların kullanımı ve dışa bağımlılığın azaltılması hedeflenmiştir. Ancak yeni düzenlemeler bu hedeflerle çelişmektedir.
Orta Vadeli Program ve Ekonomik Hedeflerle Çelişiyor
Ülkemizin 2025-2027 dönemine ilişkin ekonomik hedeflerini içeren Orta Vadeli Program (OVP), cari açığın azaltılması ve yerli üretimin desteklenmesini öngörmektedir. Yönetmelikle, madencilik sektörüne getirilen bu kısıtlamalar, OVP’de belirtilen hedeflere ulaşmayı zorlaştıracaktır.
250 Bin Kişinin Ekmeğiyle Oynanıyor
Yerli kömürlerimiz, ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanmasında uzun yıllar boyunca çok önemli bir rol oynamıştır. Son 5 yılda yurt içi kömür üretiminin Türkiye dış ticaretine net katkısı 50 milyar dolara yakındır. Yurt içinde yapılan kömür üretimi sayesinde, ithalat faturamızın son 5 yılda 50 milyar dolar daha artması önlenmiştir. İstihdam açısından baktığımızda, 2022 yılı itibarıyla 9’u kamu ve 449’u özel olmak üzere toplam 458 işyeri bulunmaktadır. Bu işyerlerinde kamuda 8.631, özel sektörde ise 34.354 olmak üzere toplam 42.985 işçi istihdam edilmektedir. Aileleriyle birlikte bu istihdam, yaklaşık 250 bin kişiye karşılık gelmektedir.
Dünya Kömüre Yönelirken Biz Engelliyoruz!
Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre, küresel kömür talebi 2022 yılında rekor seviyelere ulaşmıştır. Özellikle Almanya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler, enerji güvenliğini sağlamak ve ekonomik büyümeyi desteklemek için kömür kullanımını artırmaktadır. Almanya, enerji krizinin etkisiyle kapattığı kömür santrallerini yeniden devreye almış, kömür üretimini ve ithalatını artırmıştır.
Türkiye ise kömür üretimini artırmak yerine, yeni yönetmelikle sektörü kısıtlamaktadır. Bu durum, enerji arz güvenliğimizi ve ekonomik büyümemizi olumsuz etkileyecektir.
Talebimiz ve Çözüm Önerilerimiz
Yönetmelik değişikliğini yürürlüğe koyan kamu idaresinden talebimiz:
Madenciliğin doğası gereği madenlerin bulunduğu yerden çıkarılması gerektiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, yönetmeliğin bilimsel veriler ışığında ve sektörün tüm paydaşlarının görüş ve taleplerine yer verilecek şekilde yeniden düzenlenmesidir.
Sonuç Olarak
Kömür, ülkemiz için stratejik bir madendir. Kömür madenciliği, Türkiye’nin enerji güvenliği, ekonomik kalkınması, istihdamı ve bölgesel gelişimi açısından vazgeçilmez bir sektördür.
Eğer bu düzenlemeler gözden geçirilmezse, uzun vadede hem sektörümüz hem de ülkemiz büyük kayıplar yaşayacaktır.
Yerli kömür kaynaklarımızın etkin ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılması, enerji bağımsızlığımızı artıracak, cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacak, ekonomik büyümeyi destekleyecek, istihdam ve bölgesel kalkınmaya katkıda bulunacaktır.
Kamuoyuna Saygılarımızla Duyururuz
Yeni yönetmelikle, Türkiye’nin yerli ve millî madencilik politikalarına gölge düşürülmesine izin verilmemelidir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Ekonomi Yönetimimiz ve Sayın Bakanlarımızdan madencilik sektöründeki belirsizlikleri arttıracak bu yönetmeliğin zaman geçirilmeden yeniden değerlendirilmesini acilen talep ediyoruz.
“Türkiye Yüzyılı’nda Büyük Türkiye Vizyonu” ile belirlenen hedeflere ulaşabilmenin en önemli bileşenlerinden birinin de yerli kömürlerimizin ülke ekonomisi ve toplumumuzun refahı için vazgeçilmez bir faaliyet olduğunu, enerji güvenliğimiz bakımından en başta yararlanılması gereken kaynağımız olduğunu kamuoyunun dikkatine saygılarımızla sunarız.
Türkiye Kömür Üreticileri Derneği (KömürDer)”