Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen Geleceğin Mineralleri Forumu’nda Eskişehir Beylikova’da bulunan rezerv ile ilgili uluslararası camiaya bir çağrı yaptı.
Nadir Toprak Elementleri (NTE) üretebilen 5 ülkeden biri olma hedefiyle hareket eden Türkiye, dünyanın tek yatakta en büyük ikinci NTE rezervinin bulunduğu Eskişehir’de endüstriyel bir tesis kurmak için hazırlıklarını sürdürüyor.
Eskişehir’de yıllık 570 bin ton NTE rafine edecek bir tesis kurmayı planladıklarını kaydeden Bayraktar, “Afrika, Batı ve Orta Asya başta olmak üzere tüm ülkelerle iş birliğine hazırız. Aynı şekilde uzmanlarla tecrübelerimizi ve iyi uygulamalarımızı paylaşırken onlarla da iş birliğine hazırız.” dedi.
Geleceğin Mineralleri Forumu, Riyad’da dünya çapında yatırımcıları, madencilik şirketlerini ve madencilik sektörüyle ilgili tarafları bir araya getiriyor. Forumun ilk gününde bakanlar oturumu düzenlendi. Bu oturumda konuşan Bakan Bayraktar, şunları söyledi:
“Tüm ülkeler emisyonlarını azaltmaya çalışıyor. Bunun için de birçok farklı temiz enerji teknolojisini çok yaygın olarak devreye almak gerekiyor. Bunların birçoğu da bakır, lityum, nikel, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi kritik mineralleri kullanıyor.
Biz başarılı bir enerji dönüşümü için birkaç şey gerektiğini düşünüyoruz. Öncelikle politikaların süreklilik ve kesinlik arz etmesi, dolayısıyla hükümetlerle birlikte değişmemesi gerekiyor. Ayrıca duyarlı ve rasyonel politikalarla birlikte bir dizi kural ve düzenleme geliştirerek ilgili sektörlere ve finans kuruluşlarına doğru mesajları vermeli. Böylece bu alana finansman çekebilmeliyiz.
İkinci husus, kritik minerallerin erişilebilirliği ve ekonomik olması. Maalesef bugün birçok kritik mineral, güneş panelleri, rüzgâr türbinleri ve elektrikli araçların hızla artan kullanımına yetecek kadar üretilmiyor. Birçok mineral az sayıda tedarikçiden geliyor. Kobalt, lityum ve nadir toprak elementlerine baktığımızda en büyük üç üreticinin, küresel arzın dörtte üçünden fazlasını kontrol ettiğini görüyoruz. Hatta bazen tek bir ülkenin, küresel üretimin aşağı yukarı yarısını yaptığını görüyoruz. Bu coğrafi yoğunlaşmanın, karmaşık tedarik zincirleriyle birleşerek yeni maden üretimi için gereken süreyi uzatması, bazı yerlerde kaynak kalitesinin düşmesi ve elbette toplumsal ve çevresel etkiler, maden arzının güvenilirliği ve sürdürülebilirliği noktasında endişe yaratmaktadır. Meseleye bu perspektiften baktığımızda güçlü uluslararası ve bölgesel iş birliği büyük önem kazanıyor. İşte bu nedenle de bu etkinlik anlamlı olduğu kadar doğru zamanda gerçekleşmektedir.
Bizim enerji dönüşümü öykümüze ve Türkiye’deki kritik mineral potansiyeline baktığımızda ise ülkemizin maden çeşitliliğinin yüksek olduğunu görüyoruz. Son yirmi senede madenciliğe çok yatırım yaptık. Maden ihracatımız da istikrarlı şekilde artıyor. 2020 yılında ülkemizin, ekonomimiz için de çok önemli olan bu alandaki potansiyelini incelemek amacıyla bir Nadir Toprak Mineralleri Enstitüsü kurduk. 2022’de ise Eskişehir’de dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementi rezervini bulduk. Burada yıllık 570 bin ton nadir toprak elementi rafine edecek bir tesis kurmayı planlıyoruz.
Afrika, Batı ve Orta Asya başta olmak üzere tüm ülkelerle iş birliğine hazırız. Aynı şekilde uzmanlarla tecrübelerimizi ve iyi uygulamalarımızı paylaşırken onlarla da iş birliğine hazırız.”