Gezegen kaynaklarının artan nüfus ve ekonomik kalkınma hedefleri nedeniyle baskı altında kalması, son yıllarda “sürdürülebilirlik” başlığını gündeme oturtmuş ve mineral hammaddelerin “tüm değer zinciri” boyunca kurumsal yönetimi yanı sıra sosyal ve ekolojik sorumluluk yönlerini de ön plana çıkartmıştır.
Son dönemde görülen hızlı ekonomik ve teknolojik gelişmeler ile altın, bakır, lityum, kobalt ve nadir toprak elementleri dahil birçok mineral, hızla günlük yaşamın bir parçası olan birçok gelişmiş ürün için de temel bileşenler durumuna gelmiştir. Talepteki bu artış dünyanın birçok yerinde her geçen gün daha ciddi tedarik darboğazlarına neden olmaktadır.
Hammadde tedariği genellikle geleneksel madencilik bölgelerinden karşılanmaktadır. Ancak artan talebi karşılamak için, maden yatakları, herhangi bir coğrafi konum tercihi olmaksızın istikrarsız sosyal ve ekonomik şartlara ya da yetersiz yasal düzenlemelere sahip ülkelerde de üretime sokulmaktadır. Bununla birlikte, düzenleyici ve sosyal çerçevenin halen geliştirilmekte olduğu ülkelerde de cevher ihracatı devlet bütçelerine önemli miktarda katkı sağlamakta ve çoğu kez nicelik niteliğe tercih edilip, bu zorlu coğrafyalardaki ülke yönetimleri de bu yetersiz koşullara karşın mekanize olmayan ve emek-yoğun odaklı madenciliği daha fazla desteklemektedir. Bu düşük teknolojili ve küçük ölçekli madenlerin çoğu, mekanik madencilik desteği olmaksızın yasadışı ve denetimsiz olarak çalışabilmektedir. Bu koşullar altında çoğu zaman sosyal standartlara uyulmamakta, bu da insan hakları ihlallerine ve iş kazalarının artmasına neden olabilmektedir.
Ayrıca, Ekvator İlkeleri gibi çevre standartlarına göre yapılmayan çevresel etki değerlendirmeleri gibi, tutarsız yasal gerekliliklerin de çevre ve kamu üzerinde olumsuz bir etkisi olabilmektedir. Artan tüketici farkındalığı ve işletmelerin olumsuz etkilerinin medya yoluyla yayılması, üreticileri/sanayicileri tedarik zincirlerinde daha seçici olmaya itmektedir.
Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 103. sayı 60. sayfadadır.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.
Yazıyı interaktif dergiden okumak için tıklayın.