Türkiye Kritik Mineral İnisiyatifi kurucusu Sait Uysal, Çin’in nadir toprak elementleri üzerindeki hakimiyetinin, söz konusu madenleri şeffaf fiyatlandırmak amacıyla ABD tarafından geliştirilmesi planlanan programa gölge düşürebileceğini söyledi.
AA muhabirinin, ABD Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı’nın (DARPA) resmi internet sitesinde yayımlanan “Kritik Materyallerin Fiyat, Arz ve Talep Tahminlerinde Artan Şeffaflık” başlıklı açıklamadan derlediği bilgilere göre, Ulusal Güvenlik için Şeffaf Fiyat Araştırmaları Programı (OPEN), kritik emtia fiyatlandırmasını ve arz, talep, kapasite tahminlerinde şeffaflığı artırmak için kullanılacak teknolojilerin geliştirilmesini teşvik ederek, tedarik zinciri esnekliğini ve ulusal güvenliği artırmayı amaçlıyor.
OPEN, gözlemlenebilir girdi maliyetleri hakkında ticari ve kamuya açık bilgileri analiz ederek, fiyat tahminlerini buna göre yapmayı planlıyor. Ayrıca program, zaman serisi tahmini, ekonomik modelleme ve makine öğrenimindeki gelişmeleri kullanarak doğru arz ve talep tahminlerine ulaşmayı hedefliyor.
Yapay zekaya dayalı programın ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) ile ortaklaşa yürütülmesi tasarlanıyor.
Türkiye Kritik Mineral İnisiyatifi kurucusu Sait Uysal, kritik minerallere ait şeffaf bir fiyatlandırma mekanizmasının bulunmadığını ifade ederek, “Madencilik ürünleri olmasa da işlenmiş ürünler bazında Çin’in sektördeki hakimiyeti sebebiyle pazarda şeffaf bir fiyatlama mekanizmasının oluşması, hatta raporlanması pek mümkün değil.” diye konuştu.
Yeşil dönüşümle dünyada sürekli gelişen bir pazarın varlığına işaret eden Uysal, nadir toprak elementi üretiminin uzun süreli aşamalar gerektirdiğini ve söz konusu pazara yönelik talebi karşılamakta zorlandığını anlattı.
Uysal, bu tip durumların piyasada ciddi kriz ve şok etkileri yarattığını belirterek, “Ticaret savaşlarını da dikkate aldığınızda durum daha vahim bir hal alıyor. Ticaret savaşları, piyasada politik ve stratejik amaçlarla dalgalanmalara ve istikrarsızlıklara neden oluyor. Bu da stabil bir piyasa ve şeffaf fiyatlama mekanizması oluşmasını engelliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Uysal, Çin’in kritik mineraller üzerindeki hakimiyetini uzun süredir bir silah olarak kullandığını vurgulayarak, “Ülke bu sektördeki hakimiyetini devam ettirmek için piyasa fiyat mekanizmalarıyla oynayarak adeta bir düzenleyici ya da önleyici rol oynuyor.” dedi.
Ülkenin bunu çeşitli yollarla sağladığını dile getiren Uysal, Çin’in hakimiyet kurduğu bazı ham maddelerin ülke dışına çıkmasını engelleyerek, kendi sınırları içinde fiyatların düşük, dışında ise yüksek seyretmesine neden olduğunu ve bu sayede kendi üreticileri lehine bir maliyet avantajı yarattığını söyledi.
Uysal, Çin’in kritik ham madde üretiminde kendisine rakip çıkma potansiyeli olması durumunda ise bu projelerin yapılabilir olmasını engelleyecek düzeyde fiyat düşüşlerine sebep olduğunu ve böylece olası projeler için finansmanı imkânsız hale getirdiğini anlattı.
Ülkenin bu alanda uyguladığı bir diğer stratejinin de yasa dışı madencilik uygulaması olduğunu dile getiren Uysal, şunları kaydetti:
“Çin’de nadir toprak elementleri üretiminde bir kota olmasına karşın ticareti yapılan ya da piyasada kullanılan miktar bunun üzerinde oluyor. Bu durumu da Çin’de yapılan yasadışı madencilikle açıklıyorlar. Bu yasadışı madencilik, nadir toprak elementleri fiyatlarının düşük kalmasını sağlıyor. Herhangi bir politik gerginlik durumunda ise Çin devleti aslında göz yumduğu yasa dışı madenlere müdahale ederek, fiyatların yükselmesine ya da kendi ihracat izni verdiği ülkeler dışında nadir toprak elementleri satışının durmasına neden oluyor.”