Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Kanada Dış İşleri Ticaret Müşavirliği (Trade Commissioner Service of Global Affairs Canada) organizasyonuyla “Sürdürülebilir Madencilik (Sustainable Mining)” konulu panel 8 Nisan 2021 tarihinde gerçekleştirildi.
Düzenlenen panele Madencilik Sektöründe Kadınlar Derneği Kurucularından Elif Tekin, Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu, TOBB Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan, DEİK Türkiye-Kanada İş Konseyi ve Türkiye Madenciler Derneği Başkan Yardımcısı Mehmet Yılmaz, Kanada Madenciler Derneği Başkanı Pierre Gratton, Türkiye Madenciler Derneği Genel Sekteteri Ercan Balcı, Kanada Madenciler Derneği Başkan yardımcısı Ben Chalmers, Kanada Türkiye İş Konseyi Başkanı Mike Ward, Türkiye’de ki Kanada Kıdemli Ticaret Müsteşarı Chris Wimmer ve sektör paydaşları katılım gösterdi.
Madenciliğin tüm dünya için önemi vurgulanarak başlanan panelde günümüzün güncel konuları elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji kaynakları başta olmak üzere tüm ileri teknoloji ve sanayi ürünlerinin ihtiyaç duyduğu hammaddenin madencilik yoluyla sağlandığına dikkat çekildi. Madenciliğin hayatın temeli olduğu ve gerek sanayi gerekse günlük hayattaki madencilik ürünlerinin hayatın devam etmesi adına büyük önem arz ettiğine dikkat çekilirken buna rağmen madenciliğin ekonomiler için öneminin tam olarak anlaşılmadığı belirtildi. Günümüzde geliştirilen elektrikli araçlar gibi yeni teknolojiler için madencilik ürünlerinden sağlanacak hammaddeye ihtiyaç duyduğu hatırlatıldı. İki ülke arasındaki iş birliğinin de temelinde geliştirilmek istenen yeni teknolojilerde iş birliği hedefi olduğu belirtildi.
Kanada ve Türkiye arasındaki iş birliğinin geçmişe dayandığı hatırlatılırken madencilik alanında iki ülkenin yeni iş olanakları yaratmak adına iyi bir eşleşme ortaya koyduğunun altı çizildi. Türkiye’nin zengin jeolojik yapısı ve yer altı kaynaklarının yanı sıra zengin insan kaynaklarına sahip olduğu hatırlatılırken dünyada ilk beşte yer alan önemli madencilik ülkelerinden olan Kanada’nın ise uzun yıllar süren tecrübelerinden elde ettiği engin bir ‘Know-How’a ve finansman gücüne sahip olduğu vurgulanarak iki ülke arasında gerçekleştirilecek çalışmaların madencilik alanında daha fazla iş imkanının geliştirilmesine ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin arttırılmasına olanak sağlayacağı belirtildi. Bu kapsamda geçtiğimiz yıllarda iki ülkenin bir araya geldiği aynı şekilde ticari ilişkileri güçlendirmek adına 2021 yılı içerisinde de çeşitli adımlar atılacağı belirtildi.
Türkiye’nin Kanada ile gerçekleştireceği çalışmaların sadece ‘Know-How’ ile kısıtlı kalmayacağı aynı zamanda Kanada tarafından geliştirilen ve benimsenen standartların örnek alınabileceği belirtildi. Kanada’nın sürdürülebilir madencilik uygulamalarını denetlemek, teşvik etmek ve geliştirmek için benimsediği “Towards Sustainable Mining (TSM)” isimli standartlar gündeme gelirken özellikle küçük ve orta ölçekli madencilik şirketlerinin gelişimi için bu standartların benimsenmesinin önemi aktarıldı. TSM standartları ile madencilik sektörünün performans taahhüdünde bulunabilmesi, yüksek standartların uygulanabilmesi ve zaman içerisinde sektörün ve paydaş şirketlerin kendilerini iyileştirebilmesinin hedeflendiği tüm bunlar yapılırken de paydaş olan yerel halkalarla iletişim halinde olunması ve yerel halkla birlikte meşru ve şeffaf bir şekilde süreçlerin yönetilmesinin amaçlandığı not edildi.
Panelde madencilik sektöründe kadının rolüne de özellikle değinildi. Kadınların sadece madencilik sektöründe değil tüm sektörlerde aktif görev alması gerektiği vurgulanırken madencilik özelinde ise kadınların sadece ofiste değil arama ve üretim gibi tüm madencilik safhalarında aktif olarak görev alması gerektiğinin altı çizildi. Cinsiyet çeşitliliğinin sağlanması adına kültürel arka plana bakılması gerektiği belirtilirken bu kültürün sağlanması için bir farkındalık oluşturulması ve kadınların sürece katılımının arttırılması gerektiği belirtildi. Oluşturulması hedeflenen farkındalığın sürdürülebilir madencilik başlığı altında değerlendirilebileceği ve sürdürülebilir madenciliğin de ancak eğitimle ve sürekli gelişimle mümkün olacağının altı çizildi.