Krom Üreticileri Derneği (KROMDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Selçuk Çevik, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın (SSB) “Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu”nu değerlendirdi.
Raporda yer alan kısa, orta ve uzun vadeli politika önerilerinin bölgenin kalkınması açısından önem arz ettiğine dikkat çeken Çevik, depremde arama ve kurtarma faaliyetleri ile öne çıkan madencilerin şehirlerin kurulumunda ve kalkınmasında da kritik rol üstleneceğini anlattı.
Çevik, “Kentlerin yeniden inşa sürecinde kullanılacak demir-çelik, çimento, tuğla, kiremit, seramik, mermer, agrega, cam vb. inşaat malzemelerine baktığımızda bunların tamamı madencilik faaliyetleri sonucu elde edilen hammaddelerin nihai ürünleri. Afet zamanı arama kurtarma için çalışan madenciler, bu kez imar için ellerini taşın altına koyacak.” mesajı verdi.
Madencilik sektörünün, afet döneminde kurtarma faaliyetlerinde gösterdiği üstün gayretlerden hareketle, SBB Deprem Sonrası Değerlendirme Raporu’nda yer alan politika önerilerine ek olarak yapılması gerekenleri dile getiren Çevik, “Yer altı madencilik faaliyeti yapan firmaların belli bir oranda tahlisiye yani can kurtarma elemanı bulundurması şartıyla, bu elemanların özel vergi ve sigorta primi desteğinden faydalanması sağlanabilir. Böylece kamu ilk anda nerede ne kadar iyi eğitimli ve donanımlı kurtarma ekibi olduğunu bilir ve bölgelere yönlendirebilir. Bununla birlikte hatırlanacağı üzere depremin ilk günlerinde madencilik sektörü elindeki makinelerini bölgeye göndererek enkaz kaldırma çalışmalarına destek oldu. Kamu bu noktada da bir envanter çıkararak hangi bölgede, kimin elinde ne kadar iş makinesi, tahlisiye ve ilk yardım elemanı var bilirse daha hızlı bir organizasyon sağlanabilir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin fay hatları üzerinde bulunması sebebiyle birçok bölgenin jeotermal kaynaklar bakımından zengin olduğuna da dikkat çeken KROMDER Başkan Yardımcısı Çevik, şunları söyledi: “Türkiye’de 4-5 kilometre derinlikte sondaj yapabilen makineler daha yeni yeni çalışmaya başladı. Ülkemiz jeotermalle ısıtılan seralar yaparak, deprem zamanında bunları hızlıca geçici yaşam alanlarına çevirebilir. Seralar İzmir – Manisa tarafında doğrudan jeotermalle ısıtılabilir. Bugün deprem bölgesine odaklandık ama ülkemizin birçok büyükşehiri fay hatlarına yakın veya fay hatları üzerinde bulunuyor. İstanbul ve İzmir gibi iller başta olmak üzere buralardaki uygun boş araziler için yeni konut proje alanları yaratılıyor. Şehirleri daha da kalabalık hale getirmeyi yaşanılabilir kentler açısından sakıncalı buluyorum. Bunun yerine uygun alanlara konut yerine seralar kurabiliriz. Hollanda’daki örnekler gibi dikey tarımın da yapılabildiği devasa cam seralar kurulabilir. Böylece normal zamanlarda kentlerin taze gıda ihtiyacını yakından tedarikle karşılarken olası bir afet durumunda ise hem toplanma ve barınma alanları hem de temiz ve taze gıdaya yerinden ulaşım sağlamış oluruz.”
Afet bölgeleri özelinde ise halihazırda Hatay’da örtü altı üretimin olduğunu hatırlatan Çevik, “Adıyaman ve Kahramanmaraş özelinde, TOKİ bir yandan konut yaparken bir yandan da bu seralar hızlı bir biçimde hayata geçirilebilir. İnsanlarımızın memleketlerine geri dönmeleri için bedava tohum ve fide teşvikleri devreye alınabilir. İmar tamamlanıp insanlar şehirlerine döndüğünde geçimlerini sürdürebilecekleri şekilde bu seralarda çalışabilmeleri sağlamalı.” önerisi yaptı.
KROMDER Başkan Yardımcısı Çevik, SBB Deprem Sonrası Değerlendirme Raporu’nda uzun vadede yapılması gereken “Madenlerin bulunduğu yerde işletilmesi zorunluluğu nedeniyle kırsal kalkınma açısından kritik öneme sahip yapılacak yeni madencilik yatırımları için depremden doğrudan etkilenen ilçe ve merkezler baz alınarak nitelikli ve özel devlet yardım mekanizmaları geliştirilmesi.” politika önerisine işaret ederek, madencilik yatırımlarının hızlandırılabilmesi için bu noktada Tabii Kaynaklar Bakanlığı kurulmasını gerektiğini öne sürdü. Madencilik sektörünün gerek yatırım gerekse işletme aşamasında birden çok bakanlıkla muhatap olmasından ötürü süreçlerin uzadığına ve maden ruhsat güvencesinin sağlanamadığına değinen Çevik, “Ülkelerin kalkınmasında ve ekonomik bağımsızlığında yerli hammaddenin kritik önemi dikkate alındığında, toprak altındaki bu değerlerin ekonomiye kazandırılması için bürokratik süreçleri hızlıca aşacak mekanizmalara ihtiyaç var. Bunu da ancak bütün süreçlerin tek elden yürüyebileceği bir Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile sağlayabiliriz. Yenilenebilir enerji ve yeşil teknolojilerin revaçta olduğu günümüz dünyasında çevre ve maden ayrılmaz iki unsur. Bu gerçeği dikkate alarak madencilik politikamızı gözden geçirmeliyiz.” diye konuştu.
SBB Deprem Sonrası Değerlendirme Raporu’nda kısa ve orta vadeli şu politika önerileri yer aldı:
- İşletmelerin faaliyet raporu bildirim, devlet hakkı ve vergi gibi hukuki yükümlülüklerinin ertelenmesi,
- Afetzedelerin oluşturulacak afet yerleşim alanlarındaki ısınma ihtiyacını karşılamak amacıyla yeterli yerli kömür desteği sağlamak üzere üretim kapasitesinin artırılması,
- Yerli kömürün yetersiz kalması durumunda mevcut durumda bölgesel kullanımla kısıtlı kalacak şekilde ithalat imkânlarının kolaylaştırıcı şekilde değerlendirilmesi,
- Yıkıntılardan çıkarılacak demir, moloz ve atıkların ayrıştırılarak yeniden kullanımına yönelik belirli alanlarda toplanmasının ve kullanılmasının sağlanması,
- Bölgede ihtiyaç duyulacak inşaat malzemelerinden çimento ve agreganın teminine yönelik bölgedeki mevcut ve yeni açılacak taş ocaklarının üretim artışı yatırımlarının desteklenmesi,
- Depremin petrol üretim tesisleri ve akaryakıt istasyonları üzerindeki etkisinin tespit edilmesi ve ihtiyaç duyulan bakım-onarımların yapılması,
- Bölge ekonomisinin canlandırılmasında önemli bir potansiyele sahip olduğu düşünülen ve Afşin Elbistan B Termik Santrali’ne kömür temin etmesi planlanan Türkiye Kömür İşletmesi uhdesinde bulunan Çöllolar Linyit Sahası’nın işletmeye alınması.