Kümülatif Etki Değerlendirmesi, doğada insan faaliyetleri sonucunda oluşan, dolaylı olarak etkileşim kuran, çevreye olabilecek etkileri ve önlemleri belirlemek amacıyla bilimsel yaklaşımlarla uygulanan değerlendirme yöntemidir. Bu yöntemde risklerin ve etkilerin tanımlanması sırasında mevcut, planlanmakta veya makul olarak tanımlanmış olan diğer faaliyetlerin, proje tarafından kullanılan veya projeden doğrudan etkilenen alanlar veya kaynaklar üzerinde eklenerek artan değişimlerden kaynaklanan etkilerdir. Kendi başına bir projenin etkileri kabul edilebilir seviyede olsa bile, o projenin bölgesel olarak diğer projelerin etkileriyle birleşmesi durumunda oluşturabileceği “kümülatif etki” yaratma potansiyeli göz ardı edilmemelidir.
1970 yılında ABD’de ve 1973 yılında Kanada’da Çevre Kanunları ile kümülatif etki değerlendirmesi uygulanmaya alınmıştır. 1990’lı yılların sonu itibari ile başta ABD’de ve Kanada’da olmak üzere ÇED raporlarında kümülatif etkilerin değerlendirilmesi zorunlu hale gelmiştir.
Ülkemizde ise ÇED Yönetmeliği ilk kez Ağustos 1983’te 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesiyle çevre mevzuatına dahil edilmiş ve şimdiye kadar 22 kez revizyona uğramıştır. 03.10.2013 tarih ve 28784 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ÇED Yönetmeliği Ek-III’te verilen Genel ÇED formatında kümülatif etkiler başlığında yer almıştır.
Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 102. sayı 74. sayfadadır.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.
Yazıyı interaktif dergiden okumak için tıklayın.