Adlamanın Öncülü: Jeolojik Çeşitlilik ve Jeolojik Miras

Yerküredeki jeoloji, toprak, su, hava ve tüm canlı nesneleri kapsayan doğal varlıklar birikimi/stoğu doğal sermaye olarak tanımlanmıştır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda Tabiat Varlıkları adıyla jeolojik devirlerle tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli olan yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan değerler olarak tanımlanmıştır.

Doğal sermayenin canlı olmayan bileşeni jeolojik çeşitlilik (jeo-çeşitlilik), buradaki “jeoloji” sözcüğü en geniş anlamında kullanılarak yerkürenin tamamını ya da bir parçasını oluşturan çeşitli malzemeler, biçimler ve süreçlerdir. Jeolojik çeşitlilik, ekosistemin üzerinde kurulduğu temel altlık olduğundan biyolojik çeşitlilikle doğrudan bağlantılıdır.

Gelecek nesillere miras bırakacağımızdan korumamız gereken çevresel/doğal ve kültürel değerler kadar jeo-çeşitlilik de bu anlamda önem taşır. Bu tanımlamalar, jeo-çeşitliliği oluşturan malzemelere hiç dokunulmayacak anlamına gelmemektedir. İnsanlar inşaat, enerji, sanayi hammaddeleri olarak jeo-çeşitliliği oluşturan malzemelerden yararlanırlar. Jeo-çeşitliliğin bu unsurları, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmada esas olan doğal kaynaklar arasında bulunur.

Jeo-çeşitlilik aynı zamanda, planlama bakış açısıyla, doğa korumayı sürdürülebilir arazi yönetimiyle bütünleştirmeye yardımcı olur. Bilim, eğitim, kültür ya da estetik bakımından önemli görülen jeo-çeşitlilik unsurlarıysa Jeolojik Mirası (jeo-miras) oluşturur.

Bunlar, bilim insanları için yerkürenin tarihini yeniden kurmada önem taşır ya da önem taşıma potansiyeline sahiptirler ve bulundukları yerler Jeosit olarak adlandırılır. 2863 sayılı yasadaysa Doğal (tabii) Sit, jeolojik devirlere ait olup ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında ya da su altında bulunan korunması gerekli alanlar biçiminde tanımlanmıştır. Tarihsel, arkeolojik yerler gibi jeo-miras varlıkları kadar jeo-çeşitliliği oluşturan süreçler, işlevler ve özellikler de koruma altına alınır. Jeo-miras, insan tarafından tüketilen doğaya dikkat çeker ve doğa koruma fikrini aşılamaya çalışır.

Doğal olarak enderliği, temsil ediciliği veya estetik kalitesi veya kültürel değeri açısından önemi nedeni ile alışılmamış veya sıra dışı değere sahip olan bir veya daha çok sayıda özel doğal yapıyı içeren alan ise Doğal anıt olarak adlandırılır. 19/2/2012 tarih ve 28358 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış Korunan Alanların Tespit Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik’e göre, ulusal park esasları kapsamında korunan doğa parçasıdır. IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği), bir doğal yapının doğal anıt/özellik olarak sınıflandırılması için jeolojik ya da jeomorfolojik özellik, kültürel olarak etkilenmiş doğal
özellik, doğal kültürel yer ya da ekolojiyle ilişkili kültürel yer kapsaması gerektiğini belirtir.

Bir ya da birden çok jeositi kapsayan ve turistik amaçla kullanılmaya uygun alanlaraysa Jeopark adı verilir. BM’nin eğitim, bilim ve kültür kuruluşu UNESCO’nun koyduğu kurallara uygun olduğu kabul edilen jeo-miras alanları Dünya Mirası Listesi’ne alınır; belirlenen ilkeler doğrultusunda gelişen ulusal jeoparklar da Küresel Jeopark Ağı’na katılır.

Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 98. sayı 98. sayfadadır.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikthyssenkrupp Kırma-Eleme için Treyler Üzeri ve Modüler Çözümler
Sonraki İçerikSSR Mining Üçüncü Çeyrek Üretim Sonuçlarını Paylaştı