Geçtiğimiz günlerde “çevre karnesi”ni açıklayan madencilik sektörünün öncü kuruluşlarından TÜPRAG, “yeşil madencilik” anlayışıyla ve çevre dostu projeleriyle göz dolduruyor. TÜPRAG, “önce insan ve çevre, sonra madencilik” prensibiyle hayata geçirdiği projelerle yeşil madencilik yarışında sektörüne ve tüm paydaşlarına örnek oluyor.
Yeşil madencilik prensibiyle İzmir- Efemçukuru ve Uşak- Kışladağ Altın Madenleri’nde üretim faaliyetlerini sürdüren TÜPRAG, bölge halkıyla omuz omuza çalışarak geliştirdiği çeşitli tarımsal kalkınma projeleri ile madenciliğin ve tarımın bir arada yapılabileceğini kanıtlamış, önyargılara meydan okumuştu. Rehabilite edilen alanlarda yetiştirdiği üzüm, ceviz ve aromatik bitkilerle yöre halkının tarımsal faaliyetlerini güçlendiren TÜPRAG, çevresel standartların iyileştirilmesine yönelik önemli bir itici güç olarak sürdürülebilir bir çevre, ve insan sağlığı için her fırsatta ekolojik onarımın önemini vurguluyor.
“75 Bini Aşkın Fidan Toprakla Buluştu”
Sürdürülebilirlik anlayışının madencilik sektörü açısından mümkün olduğunu söyleyen TÜPRAG Yönetim Kurulu Başkanı ve Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, şunları kaydetti:
“Çevre yönetimine ilişkin yıl boyunca yapılan çalışmalara katılımı ve bilinci artırmayı hedeflemekte, sürdürülebilir madenciliğin tüm ilkelerini benimsemekteyiz. Su, hava, toprak kalitesi izlemelerimizi ulaslararası standartlarda ve düzenli periyotlarla yapıyoruz. Tehlikeli ve tehlikesiz atıkların yönetilmesi adına tüm hassasiyetimizle çalışmaları sürdürüyor ve en etkili yöntemlerle sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Çevrenin korunması adına önlem alınan olası fiziksel tehlikelerin yanı sıra, madencilik faaliyetlerinden etkilenebilecek tüm flora ve fauna hayatını incelemekte ve etkilenen alanlarda doğaya uyumlu rehabilitasyon çalışmaları yapmaktayız. Bu kapsamda, Kışladağ’da madencilik faaliyetlerimizi tamamladığımız toplam 950 bin metrekare alana 75 bini aşkın fidan diktik. Bu sayılar, bir yandan üretimin devam ettiği bir işletmede çevre yönetiminin eş zamanlı olarak başarıyla sağlanabileceğinin kanıtıdır. Geçtiğimiz günlerde çalışanlarımızla çevre farkındalığına dönük gerçekleştirilen etkinlikte, hem akademisyenlerimiz sahamızı gördüler, incelediler ve yapılan çalışmaların hassasiyetine yerinde tanık oldular hem de çalışanlarımız, akademisyenlerimizden değerli bilgiler edindi. Unutmamamız gerekir ki bu dünya hepimizin; ekonomimizi güçlendirmek adına madencilik faaliyetlerini sürdürürken, güvenli ve sağlıklı bir yaşam sürebilmek için doğaya ve çevreye saygı duymayı bir kenara bırakmamalıyız.”
Geri Dönüşüm Her Yönden Avantajlı
Geri dönüşüm ve düzenli depolama tesislerinin kurulmasıyla katı atık yönetim hizmetlerinin sunulması çalışmalarına da ağırlık veren TÜPRAG, Kışladağ Altın Madeni İşletmesi’nde bulunan 6 adet Atık Depolama Tesisi ile yürüttüğü Endüstriyel Atık Yönetim Planı doğrultusunda tesis atıklarını atık kodlarına göre ayrı olarak depolayarak, lisanslı sözleşmesi bulunan bertaraf/geri dönüşüm firmalarına gönderim yapıyor.
Bu sayede 2023 yılı ilk çeyreğinde, şirket tarafından 674.492 kilogram atık, geri dönüşüm amacıyla lisanslı firmalara gönderildi, böylece yaklaşık 1.168.355 kWh enerji tasarrufu sağlandı. Benzer şekilde 2022 yılı boyunca üretim faaliyetleri sırasında kullanılan toplam su miktarının yüzde 95’i geri dönüştürüldü ve yeniden kullanımı sağlandı. Kalan yüzde 5’lik su ihtiyacının ise yarısından fazlası toplama havuzlarında biriken yüzey sularından elde edildi. Ayrıca 2022 yılında yaklaşık 22.000 çam fidanı dikilerek 195 bin metrekare alan rehabilite edildi.
“Maden atıklarının geri dönüşümü, çevresel sürdürülebilirlik ve doğal kaynakların korunması açısından büyük öneme sahip” diyen Mehmet Yılmaz, maden sektöründeki geri dönüşüm uygulamalarının yaygınlaştırılmasının öneminin altını çizdi. Yılmaz açıklamasında, “sektörümüzdeki geri dönüşüm politikaları ile birlikte doğal kaynakların korunması, enerji tasarrufu, çevresel etkilerin azaltılması gibi konularda başarı elde edeceğiz. Geri dönüşüm yöntemlerini yaygınlaştırdığımızda ekonomik açıdan da avantajlı durumda olacağız. Yaşadığımız dünya ve doğaya olan sorumluluk hepimizin” sözlerine yer verdi.
Akademisyenler Eğitim Verdi
Çevre bilincini tüm çalışan kademelerine yayma konusunda kararlı olan TÜPRAG, maden sahalarında ve sahaların bulunduğu bölgelerde sık sık gerçekleştirdiği etkinlik ve projelerle dikkatleri üzerine çekiyor. TÜPRAG, geçtiğimiz günlerde, Uşak’ta yer alan Kışladağ Altın Madeni sahasında biyoçeşitlilik alanında uzman akademisyenlerle bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. Türkiye’nin seçkin üniversitelerinden öğretim üyeleriyle birlikte saha genelinde endemik türlerin tanıtılması amacıyla gerçekleştirilen etkinlikte, farklı disiplinlerden çalışanlarla fidan dikimi yapıldı. Çevre projeleri ile adından söz ettiren TÜPRAG, 2023 yılı içerisinde saha genelinde endemik tür tanımlama ve bu endemik türlerin toplanması, toplanan türlerin korunması amacıyla uygun bir habitata taşınması projelerini ise devam ettiriyor.
Kışladağ’da Yakıt Kullanımında Yüzde 12,79 Azalma
2023 yılında, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) iklim değişikliğinin mevcut durumunun değerlendirildiği Sentez Raporuna(SYR) göre, fosil yakıt kullanımı küresel ısınmayı büyük ölçüde tetikliyor. 2019 yılında küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 79’unun enerji, sanayi, ulaşım ve binalardan, yüzde 22’sinin ise tarım, ormancılık ve diğer arazi kullanımından kaynaklandığını gösteriyor. Net sıfır CO2 veya sera gazı emisyonlarına ulaşmak için karbondioksit giderme (CDR) yöntemlerinin kullanılmasıyla denge sağlanmasının gerekeceği ifade edilen çalışmada, karbon yakalama ve depolamanın (CCS), büyük ölçekli fosil bazlı enerji ve sanayi kaynaklarından kaynaklanan emisyonları azaltabileceği de kaydediliyor.
TÜPRAG, fosil yakıt kullanımı konusunda azaltım politikasına devam ediyor. Uşak’ta bulunan Kışladağ Altın Madeni’nde fosil yakıt kullanımı bir önceki yıla göre yüzde 12,79 düzeyinde azalırken, yenilenebilir enerji miktarı ise yüzde 4,77 düzeyinde artış gösterdi. Bu sayede, yakıt kaynaklı sera gazı emisyonları önceki yıla oranla yüzde 12,98 düzeyinde azaldı ve 743 ton potansiyel karbon salınımının önüne geçildi.
