Seequent, geliştirdiği yazılım çözümleriyle, jeofizik, jeoloji, maden disiplinlerinde yer alan uzmanların birlikte çalışarak yer altını daha iyi anlamasına yardımcı olur. Böylece kritik kararların alınmasını destekler ve bunun sonucu olarak da madencilik firmalarının projelerini daha akıllıca yönetmelerini sağlar.
Madencilikte Değişen Dinamikler
Son yıllarda, sürdürülebilirlik hedeflerine gösterilen bağlılık giderek artmaktadır. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için stratejik öneme sahip olan hammaddelerin talebinde ise önemli ölçüde artış yaşanmaktadır. Bunun yanında artan üretim maliyetleri, düşen tenörler ve emtia piyasalarındaki dalgalı hareketler gibi çeşitli unsurlar madencilik endüstrisinin
dinamiklerini daha karmaşık hale getirmektedir.
Dünya bankasına göre kritik minerallere olan talebin 2050 yılına kadar yaklaşık yüzde 500 artış göstermesi beklenmektedir. Bu durum enerji dönüşümünü desteklemek için gerekli hammaddeleri sağlamak adına çalışan madencilik şirketlerini önemli bir ikilem ile karşı karşıya bırakmaktadır. Şirketler enerji dönüşümü için gerekli mineralleri hızlı bir şekilde keşfedip üretirken aynı zamanda işletmelerini belirlenen hedefler doğrultusunda iyileştirerek sürdürülebilirlik hedeflerine sadık kalmak zorundalar. Bu durum, kritik mineral talebindeki artışa paralel olarak daha verimli ve sürdürülebilir işletmelere olan ihtiyacı da beraberinde getirmektedir. Sürdürülebilirlik hedeflerine uyum gösterirken verimliliği arttırma çabası ise ancak yer altının daha iyi anlaşılması ile gerçekleştirilecektir. Yer altının daha iyi anlaşılması ise jeofizik, jeoloji ve maden mühendisliği gibi birçok farklı disiplinin birlikte ve veri odaklı bir şekilde çalışıp karar alması ile mümkündür. Birçok farklı disiplinin birlikte çalışması doğru veriye zamanında erişim imkânı gerektirir. Veriye dayalı alınan ortak kararlar daha verimli ve sürdürülebilir operasyonlara olanak sağladığı için bir gereklilik haline gelmiştir.
Madencilik endüstrisinin içinde bulunduğu koşullar değiştikçe, sürdürülebilirlik hedeflerine erişmek ve işletmelerinin performansını arttırmak isteyen madencilik şirketleri dijital
dönüşümü benimsemek ve işletmelerini bunu uygun şekilde dönüştürmek zorunda kalacaktır.
Türkiye’nin Dijital Madencilik Yolculuğu
Paris Anlaşması’nı imzalayan ülkeler arasında yer alan Türkiye, stratejik mineral talebini yerel olarak karşılamayı hedeflemekte bu amaçla madencilik endüstrisini günden güne
güçlendirmektedir. Mevcut küresel şartlar,ülkenin madencilik firmalarını, uluslararası emsallerinin göğüslendiği benzer zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır. Şirketler, dijitalleşmenin maliyetleri düşürmek, çevre etkisini azaltmak ve üretimi artırmak gibi hedefler için gerekli olduğunun farkında olsa da endüstri genelinde bakıldığında Türkiye’nin henüz dijital dönüşümü benimsemenin erken safhalarında olduğu görülmektedir.
Birçok disiplinin bir arada çalışması madencilik endüstrisindeki gerekliliklerinden biridir. Yapılan çalışmalardan elde edilen verilerin, geçmişten gelen dikey çalışma yapısının aksine,
yetkiler çerçevesinde ortak erişime ve birlikte çalışmaya izin veren dijital platformlarda analizi ve yorumlanması zorunluluk haline gelmiştir.
Maden firmalarının bu tür dijital platformları bünyelerine katabilmesi için küresel maden eğitimlerini yakından takip etmesi gerekmektedir. Geleneksel yaklaşımların geride bırakılarak dijital çözümlerin ve veri odaklı yaklaşımın benimsenmesi, ülkenin madencilik endüstrisinde şeffaflığı, güvenliği ve verimliliği arttıracak ve Türkiye’nin küresel madencilik
piyasalarındaki yerini pekiştirecektir.
Yazının Devamı Madencilik Türkiye Dergisi’nin 123.sayısındadır.