İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, Ukrayna-Rusya Savaşı nedeniyle dünya ülkelerinin Ukrayna’dan talep ettiği kil ve kaolen alımının ülkemize kaydığını, Şile bölgesindeki rezervlerin bu talebi karşılamaya yeterli olduğunu ancak orman izinleri konusunda yaşanan sıkıntılar nedeniyle sektörün henüz talebe karşılık veremediğini söyledi.

Konuyla ilgili olarak özel bir kanala görüşlerini aktaran Çetinkaya, “Ukrayna’da tam da savaşın olduğu Donbass bölgesinde önemli bir kil üretimi mevcuttu. Bu kil üretimi savaşla birlikte durunca dünyadaki büyük alıcılar özellikle İtaya ve İspanya, dünyanın her tarafından kil ve kaolen aramaya başladı. Bu ülkeler ülkemizde de aynı kalitede ürünü Şile bölgesinden tedarik etmeye başladılar.” şeklinde konuştu.

Ülkemizde başka bölgelerde de kil ve kaolen üretimi olduğunu ama alıcıların özellikle Şile bölgesini seçmesini şu sözlerle anlatan Çetinkaya “Büyük ebatlı seramik üretiminde kullanılan kilin -ki modası her geçen gün artan ürünlerdir- Türkiye’de ana üretim bölgesi Şile’dir. Savaşın başlamasının ardından İtalya ve İspanya Şile bölgesinden bir anda kil almaya başladılar. İlk 3 ayda önceki senelere oranla aldıkları miktar bir anda 3 katına çıktı. Hammadde arzından endişe edildi. Hammadde arzındaki bu endişe seramik üreticilerine de yansıdı ve Ticaret Bakanlığı kil ihracatını kayda almaya başladı.” dedi.

Şile bölgesinde yıllık 3 milyon 600 bin ton gibi bir üretimin mevcut olduğunu söyleyen Çetinkaya, bunun yaklaşık 600 bin tonunun ihracata gittiğini ifade etti. Son 3 ayda ihraç edilen rakamın 200 bin tonu geçmesi üzerine yurtiçindeki sanayi arzının güvenliğini almak için kayıt işlemi başlatıldığını vurgulayan Çetinkaya, bu işin üretim boyutunda ise rezerv sıkıntımızın olmadığının altını çizdi.

Çetinkaya sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Aslında Şile bölgesinde çok önemli bir rezerv alanı mevcut. Ancak Orman Bakanlığımızın ilan ettiği kısıtlı bir alan var. İşletme ruhsatlarımızın içerisinde Orman Bakanlığı’ndan almamız gereken izinler var. İzinler alındığında kapasite arttırılabilir. Böylece kapasite arttırılarak hem ihracata malzeme verilip hem de yurtiçindeki talep karşılanabilir. Fakat bu kısıtlı alandan dolayı yeni bölgeleri açamayınca hatta bir de mevcut bölgelerdeki rezervleri tüketince şu anda bir kıtlık ortaya çıktı.”

Madencilik sektörünün sanayi ve endüstrinin hammaddesi olduğunun altını çizen Çetinkaya, “Madenler olmadan sanayi de olmaz. Bugün yaşadığımız bu savaş bize bir kez daha gösterdi. Dolayısıyla sadece salt bir çevreci bakış açısıyla madenlere yaklaşmamamız gerektiğini anlıyoruz. Bunun için insanı ve çevreyi önceleyen sürdürülebilir bir madencilik anlayışı benimsiyoruz. Bu anlamda maalesef Orman Bakanlığımızın şu anki izin süreçleri aşırı derecede yavaş. Çözüm çok basit. Biz bu konuyla ilgili gerek Seramik Üreticileri Birliği ile gerek Türkiye Seramik Federasyonu gerek diğer STK’lar ile birlikte toplantılar yaptık. Tüm paydaşların uzlaştığı nokta Orman Bakanlığı’nın acil olarak bekleyen izinleri bir şekilde vermesidir. Zaten bu izinler verildiği zaman ilk üç ay içerisinde biz yeni rezervlere ulaşabiliriz. Bu şekilde hem ihracatımızın artması devam eder hem de yurtiçindeki talepleri karşılayabiliriz.” şeklinde sözlerini sonlandırdı.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikSoma’da Üretim Çalışmalarının Sonlandığı Sahalar Ağaçlandırılıyor
Sonraki İçerikOtomatik Konveyör Bandı Sıyırıcı Gergisi, Bakım İhtiyacını ve Tahmine Dayalı Belirsizlikleri Azaltır