Özellikle 1980’li yıllardan itibaren başlayan Serbest Piyasa Ekonomisi yatırımları ve iç rekabeti her alanda gittikçe artırırken, Rahmetli Turgut Özal tarafından dile getirilen tüm sektörlerde tekellerin kırılacağı bir dönem başlamış; ekonomik krizlerin de sıkça yaşandığı, kaynak bulmanın zorlaştığı ve maliyetinin arttığı bir dönem olmuştur. Türkiye‘nin hem sanayileşmede hem de kentleşmede lokomotif sektörü olan inşaat sektörü için 1984 yılında Turgut Özal iki vizyonu hayata geçirtmiştir. TOKİ’nin kurulduğu bu yıl aynı zamanda yine Turgut Özal’ın İnşaat Malzemesi sanayicilerine tavsiye ettiği gibi Türkiye İMSAD‘ın (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) da kurulduğu yıldır.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri yılda ortalama 100-110 milyar dolarlık ekonomik büyüklük ve sanayide yarattığı 1,6-1,7 milyon kişilik istihdam ile Türkiye’nin lokomotif sektörüdür. Bu büyüklükler içinde alt yapı ve üst yapı müteahhitlik işleri bulunmamaktadır. Yine yılda ortalama 30-34 milyar dolar ihracat büyüklüğü ile Türkiye ihracatının her zaman ilk 3 sektöründen biri olma özelliği ile ön plana çıkmaktadır. Yıllık 50-60 milyon ton ihracat rakamı ile miktar bazında en çok ihracat yapılan sektördür. Konumuza gelirsek, bu 50-60 milyon ton ihracatın da 1/2’si kadar miktarı Taşa, Toprağa Dayalı Mineral Ürünler’dir. Yaklaşık 250 milyon ton inşaat malzemesi üretilir, bir bu kadar da girdi hammadde ve yarı
mamul madde kullanılır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye‘de taşınan yıllık 1 milyar ton malzemenin 1/2’si inşaat malzemesi üretimi ve tüketimi için taşınmaktadır. İhracatta 2022 yılında İnşaat Malzemesi Sanayisi Ürünleri 22 Alt Grup toplamında en rekabetçi olduğumuz sanayi ürünleridir. Dünya da ilk 5 ülke içinde yer almaktayız. Taşa Toprağa Dayalı Ürünler ihracatında Dünya sıralamasında; çimento birinci, doğal taşlar birinci, seramik kaplama malzemeleri ve seramik sağlık gereçleri dördüncü, demir çelik profil birinci, demir çelik radyatör birinci, demir çelik inşaat aksamı beşinci ve inşaat düz cam beşinci sırada yer almaktadır.

Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada son 100 yıldır inşaat sektörünü en çok etkileyen iki faktörden birisi Yeraltı Kaynakları, diğeri Depremler’dir. İnşaat Sektörünü etkileyen ilk
faktör olan Yeraltı Kaynakları çoğunlukla Endüstriyel Hammaddeler, yani çıkarıldığı gibi kullanılabilen madenlerken (Doğal Taş, Kalker, Kalsit, Kuvars ve Silis Kumu, Kil, Kaolen,
Feldspat, Perlit, Soda v.s.) diğeri ise Enerji Madenleridir (Taş Kömürü, Linyit). Bu kaynaklar enerjiye ve taşa, toprağa dayalı inşaat malzemesi sanayisinin gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Bu hammaddelerin en önemli özellikleri ise maden ocaklarından üretildikleri şekilde doğrudan kullanılmaları ve tümünün Türkiye‘de yeterli rezervlere sahip yeraltı zenginliklerimiz arasında olmasıdır. Kalite – Maliyet – Fiyat Şeytan Üçgeni içinde özellikle küresel pazarda bu özellik en önemli rekabet gücümüzdür.

Detaylar Madencilik Türkiye Dergisi’nin 117.sayısındadır.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Önceki İçerikEsan’ın Yeni CEO’su Emre Kayışoğlu Oldu
Sonraki İçerikKömür Yakıtına Dayalı Elektrik Güç Santrallerinin Öyküsü