“Madencilik sektöründe teknolojinin kullanımı her geçen gün artarken, ülkemiz madenciliğinde de teknolojiyi kullanmak konusunda önemli yatırımlar hayata geçiriliyor. Manyetik separatörler konusunda dünyanın en iyisi olan Steinert Gmbh Türkiye, Orta Doğu ve Hindistan Bölgesi Satış Müdürü Ergun Sokulluoğlu ile şirketin tanıtımı, ürünlerinin teknolojisinde gelinen son nokta, üretilen cihazların verimliliği ve birçok konu üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.”

Şirketinizi tanıtabilir misiniz?

Steinert GmbH oldukça eski bir aile şirketi. 1889 yılında Ferdinand Steinert tarafından kurulmuş. O yıllarda cüruf ve moloz içerisindeki demirleri geri kazanmak için manyetik separatörler konusunda çalışılmış. Bugünlere geldiğimizde ise değişen koşullar ve ihtiyaçları karşılayabilmek için “Manyetik Separatörler” ve gelişen teknolojilerle birlikte özellikle “Sensörlü Ayırıcılar” konusunda dünya lideri bir firma olmuştur. Steinert merkezi, ilk kurulduğu yıllardan beri Almanya’nın Köln şehrindedir. Bunun dışında Amerika, Brezilya ve Avustralya’da yerleşik firmaları olup; her birinde de kendi test merkezleri bulunmaktadır. Almanya’daki Test ve Araştırma Merkezi’nde her biri kendi konusunda uzman mühendislerden oluşan son derece yetkin ve tecrübeli ekiplerle, endüstriyel boyuttaki farklı hatlardan oluşan ve Steinert manyetik separatörleri, ferromanyetik olmayan metal separatörleri ve yüksek teknoloji SBS (Sensor Based Sorting) sensörlü ayırıcılar kullanılarak her türlü malzemenin testleri yapılabilmektedir. Metal geri dönüşüm, atık geri dönüşüm ve madencilik bölümleri olmak üzere Steinert üç ana bölümden oluşmaktadır. Her bölüm bazı uygulamalarda aynı, bazen de sektöre özel tasarlanmış benzer Steinert ekipmanlarıyla yüksek verimlilik sağlayan ileri teknolojileri kullanmaktadır.

Sensör, X-ray, uzaktan algılama ve ayırma yöntemleri gibi teknolojinin ön planda olduğu bir sistem üretiyorsunuz. Bizlere sistemin teknolojik yönlerinden bahsedebilir misiniz? Steinert markasını ön plana çıkaran özellikler nelerdir?

Sensörlü ayırıcılar, çoğu zaman meslektaşlarımız arasında optik ayırıcı olarak anılmaktadır. Evet, optik sensörler de bu ayırıcılarda uzun yıllardır kullanılmaktadır fakat optik sensörler kullanmakta olduğumuz çeşitli sensör teknolojilerimizden sadece birisidir. Sensörlü ayırıcıların madencilik camiasıyla ilk tanışması optik ayırma ile olsa da zamanla gelişen görüntüleme teknolojileri sayesinde XRT, XRF, NIR, Lazer 3D ve Induction gibi sensör varyasyonları da cevher zenginleştirmede kullanılmaya başladı. Bu sayede sensörlü
ayırıcıların madencilik sektörüne katma değer sağlama potansiyeli bilinenin ve sanılanın çok daha üstüne çıktı. Basit olarak açıklamak gerekirse, malzeme titreşimli bir besleyici ile sisteme veriliyor. Besleyici cevheri, 2,8m/s hızla hareket eden bir bant üzerine seriyor. Bant üzerindeki malzeme birkaç metre sonra sensörlerin bulunduğu alandan geçiyor. Bu sırada sensörler her bir partikül ile ilgili verileri topluyor, analiz ediyor ve uygulanan algoritma ile bant sonuna geldiğinde her bir parça ya normal olarak banttan düşüyor ya da yazılım, o parçanın ayrılmasına karar verdiyse valf grubunda karşılık gelen nozül yüksek basınçlı hava ile o parçayı vurarak daha ilerideki bir hazneye yollayıp ayrılmasını sağlıyor.

Steinert SBS ekipmanlarında kullanılabilen birçok farklı sensör var. Cevherin özelliklerine
göre ekipmanın tam olarak hangi amaçla kullanıldığına, yani tam olarak ne yapmak istediğimize göre (tenörü mü yükseltmek, geri kazanımı mı arttırmak, vb.) değişik sensör ve kombinasyonlarını kullanılıyor. Ana sensör grupları XRT, XRF ve NIR. Bunlar uygulamaya göre tek veya yanında indüksiyon, optik yani 3D-lazer ve renkli kamera sensörleriyle birlikte kullanılabiliyor. İşte Steinert’i ön plana çıkaran teknolojik özellik de bu. Aynı ekipmanın içine 4 farklı sensörü yerleştirip, gerçek zamanlı olarak her bir parçanın farklı özelliklerini tespit edip, tüm verileri bir arada analiz ederek o parçanın ayrılıp ayrılmayacağına karar veriyor. X-ray sensörleri her bir tanenin atomik yoğunluğundaki farklılıkları tespit ediyor. Renkli kameralar parçalar arasındaki renk farklılıkları; 3D-lazer sensörleri ise parçaların boyutları ve şekilleri, ayrıca lazer ışığı altındaki tepkileri hakkında veriler topluyor.

Detaylar Madencilik Türkiye Dergisi’nin 117.sayısındadır.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikPDAC 2024 Tamamlanırken Türk Firmaları Ülkemizi Başarıyla Temsil Etti
Sonraki İçerikMaden Sondajına Kadın Gözüyle Bir Bakış…