Madencilik endüstrisinin medeniyetin gelişimi ile doğrudan ilişkili olduğu ve günümüz de dahil çağlar boyu teknolojik evrimin ve insan yaşamının merkezinde olan temel ekonomik faaliyetlerden biri olduğu yadsınamaz bir gerçek. Madencilik endüstrisinden vazgeçme lüksüne sahip değiliz. Fakat, diğer yandan madencilik faaliyetleri yerine getirilirken çevrenin, insan sağlığının ve doğrudan maden çalışanlarının ciddi potansiyel tehlikelerle karşı karşıya kaldığını da göz ardı edemeyiz. Ekonomik kalkınmanın bedeli doğa tahribatı veya insan hayatı olamaz.
Dolayısıyla, madenciliğin çok tehlikeli bir faaliyet olduğu, temel önemdeki teknik hususların ve güvenlik önlemlerinin şirketler tarafından ciddi bir şekilde ele alınması gerektiği, çevresel etkilerin ve risklerin doğru bir şekilde analiz edilip bertaraf edilmesinin ve rutin iş uygunluk denetimlerinin şirketler, devletler ve bağımsız kuruluşlar tarafından düzenli olarak yerine getirilmesinin hayati derecede önemli olduğunu tekrar tekrar hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor.
Bu noktada, madenciliğin gelişimi için mutlak ve hızlı bir değişim gereklilikten öte bir zorunluluktur. İşin politik ve ideolojik boyutu bir tarafa bırakılmalı, madenciliğin çevresel ve insani boyutu devreye girmelidir.
Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 104. sayı 68. sayfadadır.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.
Yazıyı interaktif dergiden okumak için tıklayın.