22-24 Mayıs 2024 tarihlerinde Zonguldak’ta tamamlanan IPMS Uluslararası Madencilik Sonrası Faaliyetler Sempozyumu’nda dünya genelinden örneklerle Endüstriyel Miras, Jeopark, Müzeleştirme, Ağaçlandırma ve çeşitli rehabilitasyon konuları tartışıldı.
Maden Mühendisleri Mesleki Gelişim Derneği (MMMGD) tarafından Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ev sahipliğinde organize edilen IPMS 2024 açılışında söz alan MMMGD Yönetim Kurulu Başkanı Halim Demirkan, etkinliğin madencilik sonrası çalışmaları halka daha iyi anlatmak amacıyla düzenlendiğini söyledi. Demirkan, maden sektörünün ülkelerin gelişmesinde büyük rol oynadığını belirterek, madencilik sonrası bölgenin iyileştirilmesine yönelik çalışmaların daha görünür hale getirilmesi ve bu sayede halkın sektöre yönelik önyargılarının kırılmasının önemine işaret etti.
Madencilik sonrası çalışmaların doğaya geri kazandırma, atık yönetimi, endüstriyel miras ve sosyo-ekonomik faaliyetler olmak üzere 4 bölüme ayrıldığını aktaran Demirkan, “Biz endüstriyel mirastan başlayalım dedik ve bu konuyu konuşmak için Türkiye’deki madenciliğin endüstriyel sahibi Zonguldak’ta karar kıldık. Bu önemli toplantıya ev sahipliği yaptığı için sayın rektörümüze çok teşekkür ediyoruz.” ifadelerini kulandı.
“Yeni bir madencilik stratejisine ihtiyaç var”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan ise sürdürülebilir kalkınma için sürdürülebilir madencilik faaliyetlerinin gerekliliğine dikkati çekerek, “Madenciliğimizin büyümesi için yeni bir anlayışa ve yatırımcı dostu ortamların oluşturulmasına imkan tanıyacak yeni bir madencilik stratejisine ihtiyaç bulunuyor.” dedi.
Kırşan, Türkiye’nin dış ticaret açığının madencilik ve enerji kalemlerinden kaynaklanan kısmının yaklaşık 100 milyar dolar seviyesinde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Böylesine büyük doğal kaynak potansiyeli bulunan ülkemizin yıllık ortalama 800 milyon ton üretim ve yılda yaklaşık 6,5 milyar dolar ihracat faaliyeti bulunuyor. Güncel ihtiyaçlar çerçevesinde madencilik sektörünü etkileyen mevzuata ilişkin bir çalışmanın yapılarak hem yatırım güvencesini hem de yatırım ortamını iyileştirecek bir çalışmayla bürokratik süreçlerin azaltılması neticesinde yıllık üretimimizin 1 milyar tonun üzerine, ihracatımızın da rahatlıkla yılda 15 milyar dolara çıkması mümkün görünüyor.”
Kırşan, ülkenin sahip olduğu potansiyelini verimli bir şekilde değerlendirmesiyle yerli sanayide ihtiyaç duyulan hammaddelerin yerli ve milli kaynaklardan karşılanmasının mümkün olduğuna değinerek, ithalata ödenen paranın yatırıma ve üretime dönüştürülmesinin cari açığı azaltmada önemli bir rol oynayacağını ve ülke ekonomisine katkıda bulunacağını dile getirdi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer de madencilik faaliyetlerinin sona erdikten sonraki iyileştirme sürecinin çevresel etkilerin azaltılmasını, ekonomik ve sosyal yönden de kalkınmayı hedeflediğini aktardı.
Özölçer, söz konusu sürecin temel bileşenlerinin doğaya yeniden hayat vermek, insanların ekonomik ve sosyal açıdan desteklenmesi olduğunu belirterek, “Yerel halkın ihtiyaçları ve beklentileri göz önünde bulundurulmalıdır. Kültürel mirasın korunması, nitelikli eğitim programları, yeni iş fırsatları yaratma ve toplulukların karar alma sürecine katılımları da sağlanmalıdır. İşte bu çerçevede sürecin etkin bir şekilde yürütülmesinin hem çevresel hem de sosyal açıdan olumlu sonuçlara vesile olacağı aşikardır.” diye konuştu.