Maden mühendisi Recep Balcı tarafından yazılan “Yeraltından Küresel Pazarlara BORLA YOLCULUĞUM” adlı kitap satışa çıktı.

Yayın hayatına giren kitabıyla ilgili açıklamada bulunan Balcı şu ifadeleri kullandı: “İş kazalarında hayatını yitiren madencilere adadığım bu kitabı yazmaktaki amacım sadece bor madeninin serüvenini anlatmak değil, dokuz ayrı coğrafyadaki on altı görevim sırasında edindiğim deneyim ve yaşadığım veya tanık olduğum bazı anıları meslektaşlarımla ve meslektaş adayı öğrencilerle, madencilerle, madenlere ilgi duyan herkesle paylaşmak istedim. Kitabın başına çocukluğumun köy ve mahalle hayatı ile gençliğimin üniversite yıllarını, sonuna doğru da emekliliğimin ilk dönemini alıp kapsamı biraz genişlettim. İş hayatımın on dört yılını geçirdiğim Finlandiya’daki bizim için de yararlı olabilecek bazı farklı uygulamalara yer verdim. ‘Yönetim Sanattır’ başlığı altında yaşanmışlıklardan yola çıkarak yöneticilerin sahip olması gereken nitelikler üzerinde durdum. İletişimin yönetimdeki anahtar rolünü vurguladım. Doğal iletişim ve katılımcı yönetim algısına katkı sağlamak da bu kitabın temel amaçları arasındaydı. Kitap ilgi görürse ikinci baskıdan itibaren %20 telif hakkı doğacak ve bu pay anne veya babasını kaybetmiş çocuklara eğitim veren Darüşşafaka okullarına aktarılacaktır.”

Kitaptan bir alıntı (s. 245):

“Madenler özelleştirilirken bir değil, bin kez düşünülmelidir. Toprağın üstüne tohum ekersiniz, yağmur yağmaz da yeterli mahsul alamazsanız kısmetinizi sonraki, olmadı daha sonraki yıl ararsınız. Ancak toprağın altı cömert değildir, insanoğluna yalnızca bir şans tanır. Madeni verimli işletemezseniz, bir sonraki hasat için milyonlarca yıl beklemeniz gerekecek! O nedenle, tarihleri aşan bu eşsiz mirası hoyratça, alelacele tüketemeyiz. Yer altı kaynaklarımızı kıskançlıkla korumalı ve bir arkeolog titizliğiyle çalıştırmalıyız.

Yasalara göre toprağın üstüne herkes sahip olabilirken toprağın altının yalnız devlete ait olması sebepsiz değildir. Devletimiz sahip olduğu bu kaynakları kendi işletmiyorsa hiç olmazsa ihalelerinde yüksek kira (rödevans) ve fazla üretimden çok; zayiatsız üretim, kaliteli ürün ve güvenli çalışma gibi kıstasları esas almalıdır. Borçlar Kanunu da rödevansçının madende verimlilik ve emniyet gereklerine göre çalışmasını öngörür. (…) Üretimin sonunda terk edilen sahalar mutlaka usulünce restore edilmelidir. Maliyet hesapları ve bütçeler yapılırken bu operasyon için karşılık ayrılmalıdır. Ülkemiz için çok gerekli ve stratejik olmadıkça maden varlığımız uğruna ormanlar, ağaçlar ve ekilebilir toprak varlığımız yok edilmemelidir. Bir işletme yüz yıl yaşayabilir; ama oralarda yüzlerce nesil yaşayacak.”

Kitabı satın almak için buraya tıklayın.

. .

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikEti Alüminyum Ar-Ge Çalışmalarıyla Savunma Sanayine Hammadde Sağlıyor
Sonraki İçerikSudan, Türk Maden Yatırımcılarının Önündeki Tüm Engelleri Kaldırma Sözü Verdi