T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, TBMM Genel Kurulunda, Amasra’daki maden kazası konusunda bilgilendirme yaptı.
Kazanın TTK Amasra Müessesesinde 14 Ekim Cuma akşamı saat 18.10 sıralarında yaşandığını anımsatan Dönmez, kaza haberini alır almaz İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile olay yerine intikal ederek çalışmaları yerinde koordine ettiklerini ve bütün kurumları teyakkuza geçirdiklerini ifade etti. Vahim hadisenin metan gazının boşalmasına bağlı olarak grizu patlaması şeklinde meydana geldiğinin değerlendirildiğini anlatan Dönmez, “Patlamanın ardından galeride kısmi yangınlar oluşmuş, keza kömür üretiminin yapıldığı alanda da kısmi göçükler meydana gelmiştir.” dedi.
Kazanın meydana geldiği 16.00-24.00 vardiyasında 110 madencinin çalıştığını aktaran Dönmez, işletmedeki kurtarma ekipleri tarafından ivedilikle arama kurtarma çalışmalarına başlandığını kaydetti.
TTK Amasra Müessesesinde 30 tahlisiyecinin bulunduğuna değinen Dönmez, Zonguldak, Bartın, Ankara ve Kütahya’dan toplam 110 kişilik ilave tahlisiye ekiplerinin arama kurtarma çalışmalarında görev aldığını bildirdi. Dönmez, Bartın, Sakarya, Kütahya, Karabük, Zonguldak, Eskişehir, Bolu, Düzce, Kastamonu, Samsun ve Ankara’dan 116 kişilik AFAD arama kurtarma ekibinin de çalışmalara destek vermek üzere bölgeye sevk edildiğini söyledi.
Madencilerden 58’inin sağ olarak tahliye edildiğini, 41 madencinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Dönmez, 11 madencinin ise yaralı olarak hastanelere sevk edildiğini anlattı.
Dönmez, 6 madencinin, ambulans uçakla İstanbul’a sevk edildiğini, kalan 5 yaralı madencinin tedavilerine ise Bartın’da devam edildiğini söyledi. Yalnızca İstanbul’da 6 madencinin tedavisinin sürdüğünü belirten Dönmez, Bartın’daki bütün yaralı madencilerin taburcu olduğunu aktardı.
Kazanın ardından 18 saat içinde arama kurtarma faaliyetlerinin tamamlandığını ve müessesede faaliyete ara verildiğini ifade eden Dönmez, yangının havayla irtibatının kesilerek söndürülmesi için iki noktadan “baraj” yapımının da tamamlandığını bildirdi.
1973’ten bu yana faaliyet gösteren TTK Amasra Müessesesinde iş sağlığı ve güvenliği kapsamında yapılan faaliyetler ve yatırımlarla ilgili bilgi veren Dönmez, “TTK’nin 2010’dan bu yana son 12 yılda yaptığı yaklaşık 677 milyon liralık yatırımın yüzde 33’ü iş güvenliğine ayrıldı. TTK’nin 5 müessesesinden en küçüğü olan Amasra müessesesine ise aynı yıllar arasında 77 milyon liralık yatırım yapıldı. Bu da yüzde 49’a tekabül ediyor.” diye konuştu.
İlgili yönetmeliğe göre, her 250 çalışana bir iş sağlığı güvenliği uzmanı görevlendirilmesinin zorunlu olduğuna dikkati çeken Dönmez, şunları kaydetti:
“TTK Amasra Müessesemizde 580 çalışana, 16 iş sağlığı ve güvenliği uzmanı görevlendirildi. Başka bir ifadeyle her 37 madencimize 1 iş sağlığı ve güvenliği uzmanı düşüyor. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı marifetiyle çalışma alanlarındaki bütün iş ve işlem basamaklarının, risklerinin iş güvenliği uzmanlarınca değerlendirilmesi zorunluluğu getirildi ve bu kurumda çalışmalar da bu düzenlemelere göre yapılıyor. Bu kapsamda iş sağlığı ve güvenliği uzmanları ve kurum çalışanlarına İstanbul Teknik Üniversitesi NOVA aracılığıyla keza Güney Afrika’nın Pretorya Üniversitesi yetkililerinin katılımıyla temel risk değerlendirilmesi eğitimi, tetikleyici müdahale eylem planı eğitimi ve büyük tehlike yönetim eğitimi aldırılmış ve akabinde uygulamaya yönelik yaşam döngüsü risk değerlendirmesi çalışması sahada gerçekleştirildi.”
Dönmez, “Yılda ortalama 8 bin denetim gerçekleştiren Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yer altı kömür ocakları yılda en az 4 kez denetlenmektedir. Bu kapsamda TTK Amasra Müessesesinin de bu yıl yapılan dördüncü yani son denetimi, 21-27 Ağustos tarihleri arasında yer altı uzmanları tarafından yerinde gerçekleştirildi. Bu denetimlerde teknik ve idari düzenlemelere aykırı bir husus tespit edilmemiştir.” diye konuştu.
İşletmenin eylül ayı içerisinde TTK İş Sağlığı Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığı teknik elemanları ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının iş müfettişlerince de denetlendiğini anlatan Dönmez, olayın meydana geldiği ilk andan itibaren Bartın Cumhuriyet Başsavcılığınca adli soruşturma başlatıldığını hatırlattı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ayrıca idari teknik soruşturma ve denetimler başlatıldığını kaydeden Dönmez, olayın tüm boyutlarıyla açıklığa kavuşması için gerekli her türlü desteği ilgili denetim birimlerine vereceklerini bildirdi.
Kamuoyunda gündeme getirilen Sayıştay raporlarına dikkati çeken Dönmez, şöyle devam etti:
“2017 ve 2019 yılları Sayıştay raporlarında yer alan ‘solunabilir ve patlayabilir tozla mücadele’ başlığı altındaki hususların dikkate alınmadığı iddiası ortaya atılmıştır. Bu iddiaya ilişkin ölçümler ve kontroller tam yapılmakta ve mevzuatta belirtildiği seviyede tutulmaktadır. İkinci olarak; Soma ve Ermenek kazalarından sonra mevzuattaki düzenlemelere istinaden TTK’da iyileşmeler yapılmadığına dair iddialar atıldı. Tüm müesseselerde bulunan toplam 200 kilometrelik bu yeraltı açıklıklarında hayat hattı tesis edildi. Yeraltı ferdi kurtarıcı maske değişim istasyonları kuruldu. Tüm iş süreçleri için risk değerlendirme yükümlülüğü getirilmiş, bu husus kurum tarafından titizlikle takip edilmiştir. Yer altında metan, oksijen, karbonmonoksit, hidrojensülfür, sıcaklık ve hava hızını ölçen sensörlerin bulunması zorunluluğu yerine getirilmiştir. Bağımsız çalışan her ekipte en az 1 adet seyyar gaz ölçüm cihazı bulunmaktadır. Ayrıca konveyör haberleşme ve acil ikaz sistemi, tahlisiye cihazı, el tipi sıcaklık ve basınç ölçer, çoklu gaz analiz seti, merkezi gaz izleme sistemi, exproof kamera, ana nefeslik aspiratör modernizasyonu, kişisel oksijen maskeleri, antistatik iş elbiseleri, basınç teneffüs istasyonları, otomatik yangın söndürme sistemleri, tali havalandırma pervaneleri gibi burada daha sayamayacağım 50 kalemde gerek bireysel gerekse de sahaya yönelik iyileştirmeler yapıldı. Yer altındaki bütün çalışma alanlarının hava giriş ve çıkışını kontrol etmek ve ölçmek amacıyla 6’lı sensörler tesis edilmiştir. Bu sensörler her müessesemizde bulunan merkezi gaz izleme birimlerinden takip edilmektedir.”
Çalışan ekiplerin her birisinin elinde gaz dedektörleri olduğunu, ayrıca çalıştığı ortamlarda sabit tesis edilmiş dedektörlerin de olduğunu açıklayan Dönmez, bunların ışıklı ve sesli uyarı yaptığını dile getirdi. Fatih Dönmez, bir sinyal hattıyla, işletmenin üstünde, merkezi gaz izleme sistemi kurulduğunu, sürekli operatörler ve süpervizörlerin bu durumu izlediğini vurgulayarak, verilerden herhangi birisinde uyuşmazlık olması halinde de birbirinden teyit ettiklerini aktardı. Dönmez, Sayıştay’ın bulguları arasında da yer alan “Kurum Degaj Yönergesi”ne riayet edildiğini söyledi.
2022 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş denetçilerince, kurum iş yerlerinde 26 denetim yapıldığını belirten Dönmez, bu denetimlerin 4’ünün Amasra Taşkömürü İşletme Müessesinde yapıldığının bilgisini verdi.
Bakan Dönmez, “Bakanlığımıza bağlı, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü görevlilerince, kurum iş yerlerinde 45 denetim yapılmış, bunun 7’si Taşkömürü İşletme Müessesinin yer altı iş yerlerinde gerçekleşmiştir. Sayıştay Raporlarında yer alan hususlarla ilgili olarak, aslında denetime yetkili olan MAPEG denetçileri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş sağlığı ve güvenliği denetçileri tarafından, herhangi bir tespitte de bulunulmamıştır.” ifadelerini kullandı.
Kazanın olduğu gün, Sayıştay Raporlarındaki ifadelerin çarpıtıldığını belirten Dönmez, şu ifadeleri kullandı:
“Kömürün içerisindeki metan gazı miktarı, ‘çalışılan ortamdaki havada metan gazı tespit edildi’ şeklinde de lanse edildi. Söz konusu ifade yanlıştır. Kömürün içerisindeki metan miktarı ile ocaktaki havalandırma içerisindeki metan oranı birbirinden farklıdır. Grizu patlamaları, kömürdeki metan miktarı değil, ortamdaki metan yüzdesiyle ilgilidir. Adı geçen raporlar, TBMM KİT Komisyonunda da görüşülmüş, ibra da edilmiştir.”
Dünya genelinde yürütülen madencilik faaliyetlerinin bir çoğunda, delme ve patlatma yönteminin kullanıldığını söyleyen Dönmez, Türkiye’de minimal seviyede, işin gereği olarak, teknik düzenlemelere riayet edilerek, delme ve patlatma işleminin yapıldığını kaydetti.
“Maden ocağının patlayacağına” yönelik iddialara ilişkin de Dönmez, şu ifadeleri kullandı:
“Yer altı tüm çalışma alanları ve giriş çıkış havalarında, metan, oksijen, karbondioksit, sıcaklık ve hava hızı ölçümleri ile 24 saat boyunca sürekli izlenmekte, bilgiler de kayıt altına alınmaktadır. O işletmemizde, aynı uçaklarda olduğu gibi kara kutumuz var. O ana kadar gerçekleşen tüm ölçümler, aşağıdaki ve yukarıdaki görevlilerin arasındaki her tür telsiz ve telefon konuşması kayıt altında. Bunların hepsi de incelemeye ve denetime tabi olacak. Hiçbir endişeniz olmasın. En ufak bir ihmal varsa gereği yapılacak.”
Havadaki metan gazı oranının yüzde 5 ila yüzde 15 olması halinde, en ufak bir kıvılcım ve benzeri ısı kaynağına temas etmesiyle grizu patlamasının meydana geldiğini kaydeden Dönmez, maden iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğine göre ortamda yüzde 1 oranında metan bulunması durumunda, patlatma yapılmadığını söyledi.
Ortamda yüzde 1,5 metan varsa emniyet amaçlı elektriklerin kesildiğini kaydeden Dönmez, yüzde 2 metan bulunması durumunda ise madencilerin çalışma ortamından tahliye edildiği bilgisini verdi.
Gaz izleme sensörlerinin, ortamdaki gaz belirli değerlerin üzerine çıktığında sesli ve ışıklı uyarı verdiğini kaydeden Dönmez, şu ifadeleri kullandı:
“TTK Amasra Müessesine kurulan sensörlerle metan oranı yüzde 1,5 değerine ulaştığında hem Merkezi Gaz izleme sisteminde hem de yer altındaki sistemde sarı ışık yanmakta ve sesli uyarı vermektedir. Akabinde Merkezi Gaz İzleme Birimi tarafından ilgili birimler hemen telefonla bilgilendirilip sistem takibe alınmaktadır. Kazadan önceki son kayıtlar incelendiğinde ortamdaki metan gazı oranı önce 1,5 seviyesine ulaşmış, saat 18.05 sularında ve emniyet amaçlı elektrik kesilmiştir. Son kayıt havadaki metan oranı yüzde 1,69 olarak ölçüldüğünü göstermektedir. 18.09’dan sonra kayıt alınmadı. Merkezi gaz izleme istasyonunda ölçüm bu. Bütün birimler, bilirkişiler bu değerleri tek tek değerlendirecek. Bilirkişi ve denetçiler olayı aydınlığa kavuşturacak.”
Türkiye’deki madencilik sektörüne ilişkin kaza istatistiklerini de paylaşan Dönmez, şöyle konuştu:
“Türkiye geneli ölümlü iş kazaları ve meslek hastalıklarında madencilik sektörünün payı 1990 yılında yüzde 35,4 iken bu oran, yapılan iyileştirmelerle 2010’da yüzde 10’un altına gerilemiş ancak Soma ve Ermenek kazaları sonrası bu oran 2014’te yüzde 23’e yükselmiştir. İyileştirmelere yönelik yapılan mevzuat düzenlemeleri, maden işletmelerinde yapılan ISG yatırımları ve yapılan denetimlerle 2021 yılında yüzde 5,2’ye gerilemiştir.”