Ülkemizdeki mücevher taşı üretiminin öncüsü Milenyum Madencilik, Muğla’da yer alan işletmesinden bugüne kadar 600 bin ton boksit ve 8 bin kilogram diaspor kristali üretimi gerçekleştirdi. Madencilik Türkiye dergisi olarak yatırımlarıyla önemli bir başarının yolunu açmış olan Milenyum Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akgün ile bugüne kadar yaptıkları çalışmalar, yatırımlar, şirketin hedefleri ve diaspor kristali üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
2005 yılında Etibank tarafından 2 kez ihaleye çıkartılan ve kimsenin ilgilenmediği 9000 hektarlık alüminyum ruhsatına üçüncü ihalede hak sağladıklarını vurgulayarak sözlerine başlayan Akgün, “Bugüne kadar 600.000 ton boksit ve 8000 kilogram diaspor kristali üretip ihraç ederek ülkemize direk döviz girdisi sağlamış olduk. Yurt dışı ve yurt içi pazarlama çalışmalarımız ile ülkemizin tanıtımına destek olurken, sağladığımız istihdam, tedarik, devlet hakkı ve vergilerle de ülke ekonomisine katkı yapmaktayız.” şeklinde konuştu.
Diaspor kristalinin özelliklerinden söz eden Akgün, diaspor kristalinin dünyada bilinen 200 küsur süs taşından birisi olduğunu, en önemli pozitif özelliklerinin renk değiştirebilen ‘gem’ kalitesinde kristallerin tek kaynaktan çıkması; yani nadirliği, ortamdaki ışığa göre renk değişimi sergilemesi, görünümünü geliştirmeğe gerek duyulacak herhangi bir işleme tabii tutulmadan satışa sunulması olduğunu aktardı. Akgün diğer özellikleri olarak da “Bazı taşların ‘kedi gözü’ efekti sergilemesi, çevreye minimum etki ile çalışılması ve sürdürülebilirlik öncelikli bir madencilik anlayışıyla üretilmesi sayılabilir.” şeklinde konuştu.
Diaspor kristalinin üretimi konusunda deneyimlerini paylaşan Akgün, “Madencilerin çok iyi anlayabileceği üzere kristal düzensiz oluşum gösteriyor ve ayrıca üretimi boksit üretimiyle doğru orantılı olarak artıp azalabiliyor. Hatta boksit üretimi olan her ocaktan diaspor kristali çıkmıyor. Dolaysıyla bazı yıllar sıfır üretim olmasına rağmen örneğin 2012 senesine 1414 kg rekor kristal üretimimiz oldu. Üretime başladığımız tarihten bu yana ortalama yılda 518 kg üretim olmuş. Boksit talebine göre hangi ocaktan üretim yapacağımıza karar veriyoruz.” Sözlerini sarfetti.
Sadece kristal odaklı üretimin günümüzde imkânsız olduğunu belirten Akgün bunu gelirin gideri karşılamaması ile açıklıyor. “Ben bunu ruhsatı yasal tutabilmek adına ilk yıllarda denedim ve iki kez üretime ara vermek zorunda kaldım. Çünkü boksit satışları yer altı üretiminin sadece %60 kadarını karşılıyordu. Ama son 3 senedir boksit fiyatları da artarak yaptığımız işin sürdürülebilir hale gelmesine olanak sağladı. İnşallah bu ay start verdiğimiz yeni marka ve tanıtım çalışmalarımızla kristal fiyatını da arttırarak gerçek potansiyeli hep birlikte göreceğiz.” derken bu durumun pazarlama için ayırabildikleri bütçe miktarı ile de doğru orantılı olduğunu sözlerine ekledi.
Diaspor rezerv miktarını öğrenmek istediğimizde Akgün; “Gerçek rezerv rakamı belirlemek süs taşlarında mümkün değil çünkü düzensiz oluşum göstermekte. Ama bugüne kadar yaptığımız üretim ve kalan boksit rezervi göz önüne alındığında ocağın bereketli bir geleceği var diyebiliriz.
Kaç yıl derseniz bu da sizin her yıl kaç ton boksit üretip satabildiğinizle doğru orantılı olarak değişim gösteriyor. Bulabildiğimiz kristallerin yaklaşık yüzde ellisi süstaşı kalitesinde.
Bu yüzde elliden ise kesim sonrası geri kalan ise yaklaşık yüzde 2 olmaktadır.” şekilde yanıt verdi.
Diaspora olan ilgiliyi arttırmak için oluşturdukları yeni markaları CSARITE®’ten de bahseden Akgün, hikâyeyi anlattıklarında herkesin ilgisini çektiğini belirtiyor. Bugüne kadar diaspor kristalini gösterebildikleri her kadının renklerine hayran kaldığını ifade eden Akgün sözlerini sürdürdü;
“İşin zor kısmı bu taşı meşhur edebilmek. Bu da eğer yeni bir taşı tanıtmaya harcayacak milyonlarınız yoksa, doğal olarak mücevher tasarımcıları ve kuyumcular aracılığıyla yapmak zorundasınız. Bu işe ilk başladığımda hem taşın nadirliği hem de biraz taraf olmamdan dolayı sanki ürettiğimiz taşları almak için yarışacaklarını zannediyordum. Kısa zamanda anladım ki onların önyargısını kırmak zor. Alışılagelmiş ve müşterilerin zaten bildiği kolayca sattıkları taşlar var. Bu yeni taşı alıp vitrine koyup gelen müşterilere anlatmalarını sağlamak işin zor kısmı. Ayrıca dünyada en çok satılan renk lacivert, sonra kırmızı tonları ve sonra yeşil renkli taşlar geliyor. Burada da zümrüt gibi binlerce yıldır bilinen ve rengi gerçekten üstün olan bir taşla rekabet etmeniz zor. Bizim taşın renginin benzeri ve sarı tonlarda alternatif çok ucuz taşlar var. Dolaysıyla bir kuyumcuyu bu yeni ve az bilinir taşa yatırım yapmaya ikna etmek kolay olmuyor. Ancak tanıtım çalışmalarıyla son kullanıcının bunu kuyumcudan talep etmesini sağlamaya çalışmaktan başka bir seçenek kalmıyor. Biz de artık yeni markamız CSARITE® ile bu işe soyunduk. Seneler önce tanışıp arkadaş olduğum ve dünya taş piyasasında efsane olmuş bir isim olan Ian Harebottle ve ekibi markamızın tanıtımını üstlendi. Ian sadece Tanzanya’dan çıkan Tanzanit taşını dünyada meşhur eden isim olarak tanındı. Sonrasında İngiltere merkezli Gemfields firmasının CEO’luğunu üstlenerek dünyanın en büyük zümrüt, yakut ve ametist madenlerini yönetti. Göreve geldiğinde batmak üzere olan şirketi piyasa değeri 300 milyon dolara ulaşan bir halde bıraktı ve şimdi bizimle çalışıyor. Yani bizim sektörde bu taşı gelebileceği en yüksek mertebeye getirebilecek tek kişi.”
Hedeflenen marka bilinirliğine ulaşıldığında diaspor kristalinin ülkemiz ekonomisine sağlayacağı katkılar konusunda da görüşlerini aldığımız Akgün, bunun gibi ileriye dönük tahminleri yapmanın hiç de kolay olmadığını, çünkü pek çok faktörün nihai sonucu şu veya bu şekilde etkileme potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Bunların başında dünyada ve ülkemizde karşılaştığımız politik ve ekonomik gelişmelerin geldiğini ifade eden Akgün; “Bununla birlikte, ilk olarak 1964 yılında keşfedilen tanzanit ile adil bir karşılaştırma yaparsak Tanzanit üretimi 2019’da yaklaşık 23 milyon karat olarak gerçekleşmiş ve yaklaşık 61 milyar Tanzanya Şilini (yaklaşık 26 milyon USD Doları) toplam ihracat geliri oluşturduğunu biliyoruz. Yüzlerce iş, vergi, devlet hakkı gibi ek faydaları da sayabiliriz. Tabii böyle bir karşılaştırma yaparken dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, tanzanitin diaspor kristalinden çok daha geniş bir alandan çıkması, çok daha fazla rezervi bulunması ve Tiffany and Co. gibi dünya markaları tarafından yıllardır tanıtılması göz önüne alınmalıdır. Taşımız kesinlikle çok sayıda potansiyel değer sunarken, bu sonuçların elde edilmesi için çok kapsamlı bir çalışma, stabil ekonomik şartlar ve hızlı işleyen bir bürokrasi gerekecektir.” dedi.
Payı açısından pazar lideri olan elmasın yaklaşık yüz sene evvel renkli taşlarla aynı değerde olduğunu ancak bu seviyeye ulaşması için uzun yıllar boyunca yılda yüz milyonlarca karat üretildiğini aktaran Akgün, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Pazarlama ve promosyonlara milyarlarca dolar harcandığını biliyoruz. Gerçek şu ki günümüzde tüm renkli taşlar, pazar payı söz konusu olduğunda ne yazık ki pırlanta ile yarışacak düzeyde değil ancak zümrüt, yakut, safir ve diğer daha yaygın olarak bilinen taşlar, geriye kalan liderlik pozisyonlarını alıyor. Yani diaspor şu anda neredeyse önemsiz bir pazar payına sahip. Ancak şirketimiz Milenyum‘un gösterdiği çaba gibi doğru sinerji, özveri ve kararlılıkla, daha önce tanzanitte olduğu gibi, oldukça kısa bir süre içinde bunların hepsi olumlu yönde değişebilir. Yani çok umutluyuz.”
Diaspor kristali için oluşan talep ve satış konusunda da sorumuzu yanıtlayan Milenyum Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akgün, satış konusunda hedef ülkeleri ve pazarları bizlerle paylaştı. Başından beri ilk tercihlerinin ülkemizin taşını önce ülkemizde meşhur edebilmek olduğunu dile getiren Akgün, “Röportajın başında da değindiğim gibi kendi kuyumcu ve tasarımcılarımızı bu taşa yatırım yapmaya ikna etmeyi başaramadık. O yıllarda 36 Osmanlı sultanımıza atfen yarattığım “Zultanite™” markasıyla tanıtımlarıma başlamıştım. Ancak sektör liderlerimiz taşa yatırım yapmayı bırakın, Çin ve Hindistan’da laboratuvarda üretilen sentetik benzerini alarak satmayı tercih ettiler. Maalesef günümüzde birçok takı ve mücevher satan mağazada, turistik merkezlerde, internet ortamında ve hatta sokak tezgahlarında bile taklitlerini bulmak mümkün.
Mücevher, takı ve bunu gibi lüks tüketim malları doğal olarak refah seviyesi yüksek ülkeler tarafından daha fazla talep görmekte. Biz de ABD, Kanada, İngiltere, Avrupa, Arap Emirlikleri, Hong Kong ve Hindistan gibi ülkelerde alıcılara ulaşmak için çalışmalar yapıyor, fuarlara katılıyoruz. Bu arada da yılbaşından itibaren Türkiye’de tanıtım çalışmalarımıza ağırlık vererek ülkemizi ziyarete gelen her yabancı misafiri CSARITE® ile tanıştırmayı hedefliyoruz.” şeklinde sözlerini sonlandırdı.
Murat Akgün Hakkında
1966 İstanbul, Kadıköy’de doğdu. ABD’de üniversite eğitimini devam ettirirken bir arkadaşının ortak iş teklifi sayesine kuyumculuk sektörü ve değerli taşlarla tanıştı. 1998 yılında gene Amerika da ilk diaspor kristalini görene kadar kapalı çarşıda süs taşlarına ilgi ve sevgisi arttı. Diaspor kristalinin ülkemizden çıktığına önce inanmakta zorluk çekti. Ancak diaspor kristalinin ülkemizde de olduğunu öğrendikten sonra şu an içerisinde bulunduğu maceraya başlamış oldu.
We started the new year off in #style, launching an an all-new #website that champions CSARITE®’s dynamic #colorchange ability and expressive nature.
Use the link below to take a look and to delve into all things #CSARITE®.
CSARITE®, #natural, #transparent and #rare.
— CSARITE® (@CSARITE) March 24, 2022