Nereden Çıktı Bu Altın?
Altın, Anadolu insanının kültürel olarak vazgeçemediği, daha doğumda takılan çeyreklikle hayatımıza giren; gerektiğinde okul parası, düğün, dernek, doktor ve hatta kefen parası diyerek yastık altı tabir edilen bir tasarruf aracıdır. Dahası uluslararası ekonomi dünyasının en önemli finans aracı, merkez bankalarının güvencesi ve bir ülke için gücün farklı bir simgesidir. İleri teknoloji sanayiinin hammaddesi, elektronik ürünlerin önemli bir bileşenidir. Medeniyetlerin var oluşundan günümüze mücevherdir, takıdır o; kollarda altın bilezik, aile mevhumunun parmaktaki işaretidir.
Altın, hayatın her noktasında ve hatta yastığın altına kadar girip bizden biri olmasına rağmen, sürekli sorun haline getirilen bir madencilik faaliyeti olarak akıllarda yer etmiştir.
Ekonomik boyutuyla evrensel öneme sahip nadide bir varlık olan altına hangi taraftan bakarsanız bakın, o çil çil, sarı sarı ışıltının cazibesine kapılmayan herhalde yoktur. Bu yazının konusu, çok bilinen altının az bilinen ve sırlarla dolu geçmişine kısa bir yolculuktan ibarettir.
Yazının başlığında da belirtildiği gibi yapılan bilimsel araştırmalar ve hesaplamalar Dünya’daki altın varlığının yaklaşık 2000 trilyon ton olduğunu göstermektedir. Oysa kıymetli
varlıkların temel özelliklerinden birisi de nadir oluşlarıdır. Peki, o zaman bu 2.000 trilyon ton altın nerededir?
Yazının Devamı Madencilik Türkiye Dergisi’nin 123.sayısındadır.
