Enerjide Türkiye Yüzyılı Zirvesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın himayelerinde, Albayrak Medya öncülüğünde İstanbul’da gerçekleştirildi. Zirve’de petrol ve doğalgazdan, elektrik, madencilik ve yenilenebilir enerji sektörlerine kadar Türkiye’nin gelecek yüzyılına damga vuracak konu başlıkları ele alındı.

Zirvenin açılışı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in gerçekleştirdiği konuşmayla başlarken, Dönmez, Türkiye’nin hızlı karar alabilen, dinamik ve kendini sürekli güncelleyebilen bir yapıya kavuştuğunu belirtti. Dönmez sözlerine şöyle devam etti: “İnsanoğlu kimi zaman geçmişini muhasebe eder. Doğrularını, yanlışlarını masaya yatırır. Kimi zaman pişmanlıklar, kimi zaman da ‘iyi ki yapmışım’ dediği zamanlar olur. Aslına bakarsanız devletlerin, milletlerin kaderleri de bundan çok farklı değil. Sistemler, düzenler, devletler hiçbir zaman doğru bir hat üzerinde ilerlemiyor. İnişler, çıkışlar, krizler, zirveler sürekli bir değişim halindeyiz. Böylesi bir hercümerçte bizleri güvenli limana ulaştıracak iki şey var. Bir, size gideceğiniz yolu gösterecek bir yol haritanız.

İki, sizin önünüzü açacak, sizi yeni ufuklara taşıyacak bir liderin varlığı. Hamd olsun, Türkiye bugün ikisine de sahip. Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi kararlılığı ve vizyonu ile Türkiye’nin kangren olan pek çok meselesi çözüme kavuştu. Türkiye, hızlı karar alabilen, dinamik ve kendini sürekli güncelleyebilen bir yapıya kavuştu.” dedi.

Türkiye’yi güvenli limana taşıyacak yol haritasının da belli olduğunu vurgulayan Dönmez, “Türkiye Yüzyılı. Türkiye Yüzyılı, geleceğin Türkiye’sinin vizyon belgesidir. Büyük ve Güçlü Türkiye’nin kızılelmasıdır. Çocuklarımıza, gençlerimize miras bırakacağımız müreffeh Türkiye’nin ayak sesleridir. Geçmişimize kilit vuranlara, ipotek altına alanlara inat, geleceğimizin, gelecek yüzyılımızın başarı anahtarıdır.

Bu büyük hedeflere bizleri taşıyacak ana unsur ise enerjidir. Enerjinin büyük oranda yerli kaynaklar, yerli teknoloji ve yerli insan kaynağıyla üretimi olmazsa olmazımız. 6 yıl önce Milli Enerji ve Maden Politikamızı açıklarken güçlü bir niyet beyanında bulunmuştuk. Bugün geldiğimiz noktada açıkladığımız strateji belgesindeki pek çok hususu hayata geçirdiğimizi görüyoruz. Şimdi ise artık Yüzyılın Enerjisi ile yeni bir sayfa açıyoruz.

Karadeniz gazı, nükleer enerji, doğal gaz depolama, LNG, FSRU tesisleri, gaz merkezi, yenilebilir enerji, nadir toprak elementleri, bor ve diğer madenlerde uç ürün üretimi gibi her bir konu aslında bugünün ya da yarının meselesi değil, gelecek 50 yılın, 100 yılın meselesi.” şeklinde konuştu.

Zirve’nin açılış konuşmalarının ardından oturumda kendisine sorulan sorulara cevap veren Dönmez, nadir toprak elementi konusunda Eskişehir’de keşfedilen saha ile ilgili bilgiler verdi. Dönmez, “Dünyada üretilen 17-18 adet nadir toprak elementi var. Eskişehir Beylikova’daki sahada bu ürünlerden 7-8 tanesini keşfettik. İlk pilot üretim tesisi şu anda devreye girmek üzere. Endüstriyel anlamda üretimler için ayrı bir çalışmaya ihtiyaç var. Pilot tesisten elde edeceğimiz verilere göre bunu planlayacağız.

Nadir toprak elementleri çok stratejik; özellikle havacılık, savunma sanayi, bilişim, tıp ve elektrikli otomobil gibi sanayilerde kullanılıyor. Örneğin F-35 uçağında yaklaşık 50 kg civarında nadir toprak elementi kullanıldığını biliyoruz.”  

Lityum üretimi konusunda kendisine sorulan sorulara cevap veren Dönmez, “Eti Maden’in Eskişehir Kırka sahasında yer alan bor madeninin atıklarının içinde lityum mevcut. Yeni geliştirdiğimiz bir prosesle o sahadaki lityumu da kazanmayı başardık. Yılda 600 – 700 tona kadar üretim yapabileceğiz. Şimdi bu tekniği Kütahya Emet ve Balıkesir Bigadiç’te yer alan bor sahalarında da uygulamayı düşünüyoruz. Böylece yıllık üretimimiz daha da artmış olacak. Ayrıca 40 yıldır atılmış, depolanmış bor atıkları var. Bunların içerisinde de ciddi miktarda lityum var. Şimdi bunun üzerine çalışıyoruz.” dedi.

Bor konusunda da açıklamalar yapan Dönmez, “Bor ürünleri 200’e yakın alanda kullanılıyor. En çok kullanıldığı alanlardan bir tanesi ısıya dayanıklı cam sanayi. Amacımız katma değerli ürünler elde edebilmek. Bu kapsamda bor karbür üretimine başlayacağız. Şubat ayında bu tesisimizi açacağız. Bor karbürü başta savunma sanayi olmak üzere yüksek mukavemetli ve hafif malzeme üretiminde kullanıyoruz. Artık biz cevheri işleyerek mücevhere dönüştürüyoruz. Cevher satışını mümkün mertebe azaltıyoruz ve katma değeri yüksek ürünlere olarak piyasaya sunuyoruz. Tüm madencilik alanında amacımız bu. Cevher olarak sattığınızda 1 dolar kazanıyorsanız ara mamulde bu 8-10 kat, uç üründe ise (Niteliğine göre) 1000 kata kadar bir gelir elde edebiliyorsunuz.” şeklinde ifade etti.

Zirve’de söz alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı, madencilik oturumunda madencilik sektörünün önemine değinirken madencilik sektörünün endüstrinin temelini oluşturduğunu belirtti. Kalaycı, “İnsanlar madenleri işleyerek bugünkü çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmıştır. Madenlerin, Türkiye için ne kadar stratejik ne kadar önemli olduğunu rakamlarla açıklamak isterim: 2022 yılında biz doğalgaz ve petrole yaklaşık 50 milyar dolarlık bir fatura ödedik. 2022 yılı rakamlarına göre kömürde yüzde 80 dışa bağımlı konumdayız maalesef. Alüminyumda yüzde 90, bakırda yüzde 75 dışa bağımlıyız, demir çelikte büyük ölçüde dışa bağımlıyız. Gübre hammaddelerine 2022 yılında 2,5 milyar dolar ödedik. Bunların hepsini topladığımızda cari açık olmuş oluyor aslında. Dolayısıyla madenlerimizin araştırılması, bulunması, çıkarılması bir ülke için fevkalade önemlidir.” şeklinde konuştu.

Altın Madencileri Derneği (AMD) Başkanı Mehmet Yılmaz ise söz aldığı Zirve’de, “Topraklarımızın altında yatan bütün değerleri ekonomimize kazandırırken önceliğimiz; insanı ve doğayı önceleyerek bu işi yapmaktır.

6500 ton altın potansiyelimiz var diyoruz ama bunun daha da fazla olduğuna dair bir düşünceye sahibiz. Bu 6500 tonun yaklaşık 1500 tonunun nerede olduğunu biliyoruz. Ama geriye kalan 5000 tonluk kısmın bulunabilmesi için bizim risk sermayesini yani aramaya gidecek parayı bu sektöre doğru bir şekilde aktarmamız lazım. Eğer bunu başarabilirsek ve yer altında bulunmayı bekleyen altını bulmayı yönelik harcamaları yapıp ortaya çıkartabilirsek bugünkü piyasa bedeli yaklaşık olarak 275 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu bizim gibi bir ekonomi için çok çok önemli bir rakam. Halihazırda yılda ortalama 35 ton altın üretmemize rağmen 160 – 165 tonu ya ithal ediyoruz ya da Merkez Bankası kendi rezervlerinden piyasanın ihtiyaçlarını gideriyor.

Ülke olarak 2001 yılında ilk altın madenin açılmasından sonra bugün 16 tane altın madeni ile ortalama 35 ton altın üretimi yapan bir hale geldik. AMD’nin 19 tane üyesi var. Bu 16 tanesi direkt altın üretiyor geriye kalan 3 tanesi de yan ürün olarak altın çıkarıyor. Hatta geçtiğimiz hafta Gübretaş Altın Madeni’ni Sayın Cumhurbaşkanımızın katıldığı bir tören ile açtık.”

Türkiye’de kamu kurumlarının bir ahenkle sadece altın değil madenciliğe gerçekten de ciddi destek vermesini beklediklerini ifade eden Yılmaz, “Yakın süreçte Bakanlığımızın ve kurumlarının madenciliğe müthiş destek verdikleri bir dönemi yaşadık. Fakat bu dönem içerisinde diğer kamu kurumlarının bazılarından aynı desteği göremedik. Diğer kamu kurumlarından da destek görebilseydik bu vizyonu şöyle tanımlardık: Elimizde 20 tane proje var. Bunlardan bir tanesi hayata geçti. Geriye kalan 19 projenin hayata geçirilmesiyle Türkiye yılda 100 ton altın üreten bir ülke pozisyona çok rahat gelebilir. Dolayısıyla yıllık 100 ton üretim hayal değildir. Eğer diğer bakanlıklarımızda madenciliğe izinlerin verilmesi aşamasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan gördüğümüz tavrı görebilirsek biz altın madenciliğinde 100 ton hedefini tutturmaya hazır bir sektör olarak beklemekteyiz.” şeklinde konuştu.

Zirve’de söz alan İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Rüstem Çetinkaya ise 6,5 milyar dolarlık ihracatla bu yıl yeni bir rekor kırıldığını ifade ederken, “Geçen yılın ilk yarısında hızla artan bir grafiğimiz vardı. İkinci yarıda özellikle ABD’deki resesyon beklentileri, Çin’deki yavaşlama hızımızı kesti ama genelde bir artışla rekorumuzu tazeledik. Önümüzdeki sene de iki tane pazar çok etkileyici olacak. ABD’deki resesyonun oranı yüzde 30’lara kadar düştüğü için özellikle Mart, Nisan en kötü ikinci yarıdan sonra tekrar özellikle doğal taş tarafında bir artış bekliyoruz.

Çin’de ise şuandaki seyahat yasaklarının ortadan kalkmasından sonra Çin’den de umutluyuz diyebiliriz. Dolayısıyla önümüzdeki senede artış hızımız devam edecek gibi gözüküyor.” dedi.

Madencilik sektörünün ihracatı içinde görünmeyen kalemlerinde olduğuna dikkat çeken Çetinkaya, “Bu konuda Bakanlığımızın da çalışması var. Mesela Trona madeni son anda bir çözelti madenciliği ile soda külüne dönüştüğü için maalesef 1 milyar dolarlık ihracat kimya ihracatı olarak kayıtlara geçiyor. Ayrıca 750 milyon dolarlık pentahidrat gibi uç bor ürünleri de maalesef kimya ihracatı olarak kayıtlara geçiyor. Biz sadece 250 milyon dolarlık kısmını maden ihracatı olarak görebiliyoruz. Bu sektörümüz için çok önemli. Örneğin bir de izabe edilmiş bakır var. O da demir demir dışı metal ihracatı kayıtlarına giriyor. Tüm bu rakamları topladığımızda biz 2 milyar dolarlık bir ihracatı GTIP kavgasından dolayı kaybetmiş oluyoruz. Bu kayıplardan dolayı da ciddi bir potansiyelimizi ortaya koyamıyoruz. Herkes kalıbı kadar yer kaplar misali, bizim sektörümüzde bu ihracat rakamlarıyla istediklerini kolay elde edemiyor.” dedi.

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürü Serkan Keleşer, kurumun yaptığı çalışmalar, bor pazarı, gelecekte yapmayı planladıkları projeler hakkında önemli açıklamalar yaparken “2022 yılında 1,321 milyar dolar ciro yaptık. 2021 yılında ise 2,630 milyon ton bor satış yapmıştık. 1,30 milyar dolar ciromuz mevcuttu. Dikkat ederseniz 1,30’u, 2,630’a bölerseniz 390 dolar yapar. Yani ton başına rakam 390 dolar olur. 2022 yılı rakamlarını bölerseniz, ton başına 495 dolar rakam çıkar. Yani 2021 yılı ile 2022 yılı arasında ton başına 105 dolarlık bir artış söz konusu.” şeklinde bir hesapla güncel rakamları paylaştı.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikHaritacılığın Maden Faaliyetlerindeki Yeri ve Önemi
Sonraki İçerikÜç Kısımlı Konik Kırıcı Astar Arka Dolgu Maddeleri