Hacettepe Üniversitesi Senato’sunun 30 Nisan 1968 tarih ve 222 numaralı kararı ile kurulan Jeoloji Mühendisliği Bölümü bu yıl 50. yaşını kutlamanın gururunu yaşıyor.

Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünün kuruluşu; 1967 yılının yaz aylarında MTA kamplarına yaptığı ziyaretlerden dönmekte olan dönemin MTA Genel Müdürü Doç. Dr. Sadrettin Alpan ve beraberindekilerin, ülkenin yer bilimlerine olan ihtiyacı üzerine gerçekleştirdikleri hararetli konuşmalarında beliren bir fikirken, Alpan’ın konuyu ODTÜ Mütevelli Heyetinde görev alan İhsan Doğramacıya açmasıyla hayata geçer. 

Başlayan serüven ile birlikte kurucularının engin gelecek öngörüsü, yüksek nitelikli mühendis yetiştirerek ülke refahının yükseltilmesine ilişkin arzuları ve bu konuda ortaya koydukları kararlılık doğrultusunda eğitim-öğretim kadrosunda yer almış olan tüm öğretim kadrosunun büyük emek ve katkıları ile Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü 50. yılına ulaştı. Bu vizyona mezunlarının yer bilimlerinin her alanında göstermiş oldukları özverili ve başarılı çalışmaları ile karşılık vermeleri ile de Türkiye bugün uluslararası platformda tanınan bu önemli kuruma sahip oldu.

Nisan ayı itibariyle ise Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünün 50. yılı kapsamında bir dizi etkinliğe imza atılıyor. Etkinlikler dizisi yıl içerisinde çeşitli şekillerde devam edecek.

30 Nisan’da gerçekleştirilen açılış programı Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ekmekçi, Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yurdal Genç, Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Reşat Ulusay, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu ve Hacettepe Üniversitesi Rektörü Haluk Özen’in konuşmaları ile başlarken bu ilk etkinliğin ana bölümünü ise Bölüm kurucularından Doç. Dr. Sadrettin Alpan’ın ‘Yaşam ve Medeniyetin Temeli Madendir’ başlıklı konferansı oluşturdu. Açılış programı müzik sunumları ve çeşitli dönemlerden mezunların geniş katılımı ile bir kokteyl ile de taçlandırıldı.

Bölüm Başkanı Ekmekçi; Bölümün kuruluşundan bu yana verilen 3000’e yakın lisans, 500’ye yakın da yüksek lisans ve doktora mezunu mühendislerin sadece Türkiye’nin dört bir yanında değil dünyanın çeşitli ülkelerinde başarılı çalışmalar sürdürmelerinden doğan gururlarını dile getirirken Yurdal Genç Bölümün akademik ve rekabet gücünün arttırılmasında mezunlar ve öğrencilerinden gelen geri bildirimlerin ne kadar önemli olduğunu dile getirerek mezun ilişkilerin geliştirilmesi konusuna daha da önem vereceklerini aktardı. Reşat Ulusay ise konuşmasında 50. Yıl etkinlikleri kapsamında maddi ve manevi destek sağlayanlar ile bizzat organizasyonun çeşitli aşamalarında görev alan kişi ve kuruluşlara teşekkürlerini sundu.

Daha sonra kürsüye çıkan, aynı zamanda Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi de olan Mühendislik Fakültesi Dekanı Candan Gökçeoğlu bölümün 50 yılının 35 yılına şahit olup bir fidanın nasıl bir çınara dönüştüğünü gözlemlediğini belirterek, Hacettepe Üniversitesinin bir temel bilim olan jeolojinin pratik mühendislikte nasıl karşılık bulduğunu dünya genelinde bir marka haline gelerek gösterdiğini, bölümden mezun olanların gördüğü saygıyı ve bu noktada Sadrettin Alpan’ın ve diğer kurucuların hayallerinin gerçekleştiğini dile getirdi. Jeolojiyi ve yerküreyi anlamanın dünyanın en zor işlerinden birisi olduğunu aktaran Gökçeoğlu Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünün bu zorlu işi kendilerine en iyi şekilde öğrettiğini, kendilerinin de gelecek nesillere en iyi şekilde bu bilimi aktarmaya devam edeceklerinin altını çizerek sözlerini noktaladı.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Özen ise sözlerine; geçmiş olmadan gelecekle ilgili konuşmanın çok mümkün olmadığına inandığını belirtip, Jeoloji Mühendisliği Bölümünün 50 yıllık geçmişini gözlemlediğinde ne kadar duygulandığını dile getirerek başladı. Bölümün bir marka haline gelmesinde gösterilen özveriler ve verilen emeklerin ardından bu günlere gelindikten sonra bunun çok daha ileriye götürülmesinin kaçınılmaz olduğunu, bunun da mezunlar ve genç meslektaşlarımızın önemli katkıları ile gerçekleşeceğini belirtti. Hacettepe Üniversitesinin günümüzde 10 araştırma üniversitesi içerisinde yer almasının önemine de vurgu yapan Özen önümüzdeki dönemlerde iki alanda Hacettepe Üniversitesinin ülkemize çok katkı sağlayabileceğini belirtti. Özen bunları sosyal bilimler bölümleri ile ‘göç’ sorunu ve jeoloji mühendisliği bölümünü de kapsayan ‘enerji’ konusu olarak vurguladı. Bu alanlarda ilgili bölümlerin ortaya koyacakları akademik çözüm önerileri ile Hacettepe Üniversitesinin bu ülkeye katkılarını kat be kat arttırmasının mümkün olduğunu aktaran Özen Hacettepelilerin sadece ülkenin sorunlarını konuşmakla kalmayıp üretecekleri çözümler ve yapacakları çalışmalar ile de asli görevlerini yerine getirerek Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalmasına önemli katkı sağlayacaklarını vurguladı.

Açılış programının ana bölümünü oluşturan konferans kapsamında ise Doç. Dr. Sadrettin Alpan kürsüye çıktı. Alpan; 50. yıl etkinliklerinin de sloganı haline gelen ‘Hacettepeli Jeologlar Her Yerde’ sözleri ile yer yer heyecanlı yer yer ise duygu yüklü konuşmasına başlayıp ilerleyen yaşına rağmen kürsüde dakikalarca ayakta kalmayı tercih ederek anılarını ve düşüncelerini dinleyicilerle paylaştı.

Alpan, Ulu Önder Atatürk’ün talimatıyla kurulan MTA, Etibank ve Sümerbank’ın tarihçesi ile başladığı konuşmasında; kurulan kurumların yer bilimci ihtiyacı doğrultusunda yurt dışına gönderilen Türk yer bilimcilerin ülkemize dönüşü ile 40’lı yıllarda başlanan atılımlar, ülkemizde kurulmaya başlanan bölümler, süreçte yaşanan zorluklar ve diğer pek çok anısını aktardı.

Dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün “Bu ülkede maden yok diyorlar, siz ne diyorsunuz?” sorusuna karşı heyecanlı bir şekilde “Hayır, bu doğru değil, ülkemiz madenler açısından zengindir!” diyerek dikkat çeken dönemin MTA Genel Müdürü Sadrettin Alpan, İhsan Doğramacı ile Beytepe yerleşkesinin kuruluşu hakkındaki görüşmelerini, ardından da Jeoloji Mühendisliği Bölümünün kuruluşu aşamasındaki yaşananları izleyicilere aktardı. Bölümün kuruluşunda MTA’nın katkıları, bölümde verilen ilk dersler, önemli görevlerde yer alan akademisyenlerle anıları dinleyiciler keyifle takip etti.

Konuşmasında madencilik tarihine de değinen Alpan medeniyetlerin madencilik sayesinde geliştiğini, insanın bile madenler yani elementler ve bileşikler olmadan hayatta kalamayacağının altını çizdi. Bu kapsamda özellikle değinmek istediği MTA Genel Müdürlüğü’nden sonraki görevi ise ders niteliğindeydi. 78 yılında MTA’daki görevinden ayrılan ve sonraki yıl Birleşmiş Milletler davetlisi olarak gittiği ABD’de uluslararası danışman ve kuruluşun maden bölümü başkanı olarak aldığı görevler doğrultusunda 50 ülkeyi ziyaret eden Alpan, görevi süresince 100’e yakın yardım projesi hazırladığını, bunlardan üçünün önemine istinaden detaylarını paylaşmak istediğini belirtti. Alpan sunumunda konuyla ilgili olarak şunları aktardı;

Güney Kore, 80 yılında görevi itibariyle Alpan’ı davet ederek ekonomi ve ticareti geliştirme konusunda ülkenin maden kaynaklarını değerlendirmesini istiyor. Ülkedeki maden sahalarını haftalarca gezen Alpan sadece gemi inşa endüstrisine sahip olduğunu öğrendiği Güney Kore’ye ellerinde bulunan gözlemlediği maden kaynaklarından yola çıkarak çeşitli endüstriler kurmalarını tavsiye ediyor. Hemen ardından hükümetin daveti ile Çin’i ziyaret eden Alpan orada madencilikten ziyade kendisinden Batılı ülkelerin ekonomileri hakkında bilgi alan Çinlilerle görüştükten sonra maden alanında da gerekli paylaşımlarda bulunuyor. Aynı dönemde ülkede de rejim değişikliğine gidiliyor. Oradan da Kuzey Kore’ye geçen Alpan, o dönemki devlet başkanının “Ülkenin kömür üretimini 10 milyon tondan 100 milyon tona çıkarın!” talimatı doğrultusunda kendisiyle görüşüldüğünü öğreniyor ve gerekli bilgi paylaşımlarında bulunuyor.

Bahsettiği bu ülkelerin o dönemdeki gelişmişlik seviyelerinin çok düşük olduğuna vurgu yapan Alpan, üç ülkenin de 80’li yılların başlarında Türkiye’den oldukça geri olduklarını gözlemlediğini belirtiyor.  Alpan, o yıllarda Kore’de, Çin’de sokaklarda araba yokken Türkiye’de her şehirde arabaların rutin hayatın parçası olduğunu, o dönemde bahsedilen ülkelerde yapılaşmanın geri kaldığını, Türkiye’de ise lüks otellerin dahi bulunduğunu, çok daha medeni bir ülke olduğumuzu belirtiyor. 1984 yılında o dönemki Çin’e Birleşmiş Milletlerden 20 milyon dolar gibi bir yardım yapıldığını ve bunu Çin’in hemen kabul ettiğini de bir not olarak ekliyor.

Alpan o dönemden aktardığı bilgilerin ardından günümüzde Güney Kore’nin çok çeşitli endüstrilerde dünya lideri olduğunu, Kuzey Kore’nin savunma sanayi başta olmak üzere pek çok konuda önde gelen ülkeler arasında yer aldığını, Çin’in ise ekonomik anlamda dünya liderliğine oynadığını anımsattı. Bu ülkelerin yokluk içerisindeyken ekonomiyi, ticareti canlandırarak, bunun için de madenciliği iyi çalışarak bugünlere geldiklerini ve artık bizden çok daha ileri seviyede olduklarını belirten Alpan, halbuki Atatürk’ün onlardan onlarca yıl önce “Memleketimizin fakir, bizim ekonomimizi geliştirmemiz lazım, fabrikalar kurmamız lazım” dediğini ve ilk işin MTA’nın, Etibank’ın kurulması olduğunu aktardı. Ardından geçen yıllarda madencilik alanında atılımların yapıldığını, Cumhuriyetin ilk yıllarında ve sonraki senelerde liderlerimizin madenciliğin ülkemiz için öneminin bilincinde olup yer bilimcileri el üstünde tuttuklarını, onların yetişmeleri için imkanlar sağladıklarını ancak son 30-40 yılda madenciliğin maalesef ülkemizde geri planda kaldığını gözlemlediğini belirtti.

Her bilim dalının temelini jeolojinin oluşturduğunu, maden olmazsa ekonominin, medeniyetin ve yaşamın da olmayacağını belirten Alpan Batılı ülkelerin bu kadar ileri olmasını, pek çok bilimin temeli olan jeolojinin 200-300 yıl önce işlenmeye, öğretilmeye başlamasına bağlayarak bizim jeolojideki akademik geçmişimizin sadece 80 yıl öncesine dayanmasıyla alakalı olarak madencilikte ve ekonomide de o ülkeleri geriden takip ettiğimizi aktararak bu madenciliğe yeniden değer verilmesinin ülkemiz için önemime vurgu yapıp sözlerini sonlandırdı.

50. yıl etkinlikleri kapsamındaki 11 Mayıs 2018 tarihindeki bir diğer söyleşi ise bölümün emekli öğretim üyelerinden Dr. Süleyman Kocaefe tarafından “Geçmişin İzleri” başlığında gerçekleştirildi. Kocaefe’nin eski öğrencileri ve mesai arkadaşlarının katılımıyla gerçekleşen keyifli söyleşinin ardından 18 Mayıs 2018 tarihinde ise Depremlerin neden olduğu zemin davranışlarıyla ilgili hasarlar, etkileri ve mikrobölgeleme yaklaşımlarının önemi” başlığı altında Prof. Dr. Reşat Ulusay tarafından bir konferans verilecek.

Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünün kuruluşunun 50. yılını tebrik ediyor nice başarılara imza atarak faaliyetlerinin devamını diliyoruz.

50. yıl açılış videosu linki: http://www.jeomuh.hacettepe.edu.tr/videolar/sinevizyon.mp4

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikYMGV’dan Eğitim Semineri
Sonraki İçerikVerusa Holding Boksit Madeni Zenginleştirme Tesisi İçin Arsa Satın Aldığını Duyurdu