TOBB Türkiye Maden Meclis Başkanı İbrahim Halil Kırşan, Türkiye altın madenciliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Habertürk’den Olcay Aydilek’in sorularını yanıtlayan Kırşan, dünyada nüfusuna göre kişi başına altın almada Türkiye’nin ilk üçte bulunduğunu belirterek, “Vatandaşımızın altına ilgisi hiçbir zaman azalmadı. Altın hem önemli bir tasarruf aracı hem de kara gün dostu olarak hep önemini korudu.” ifadelerini kullandı.

Türkiye altın madenciliğinde; maden arama, çıkarma, zenginleştirme, rafineri, metal üretimi ve katma değeri yüksek ürünler üreten kuyumculuk ve mücevherat alanında halkaları tamamlayarak madeni, katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmede dünya standartlarının üstünde bir seviyeye gelindiğini aktaran Kırşan, ülkemizde 18 tane altın madeninde üretim yapıldığını, 4 adet akredite altın rafinerisi bulunduğunu, altın borsamızın 1995 yılından beri faaliyette olduğunu, çok sayıda mücevherat fabrikası ve atölyesinin faaliyet gösterdiğini söyledi.

Türkiye’de üretilen külçe altınların yurt dışına satılmasının yasak olduğunu ifade eden Kırşan, ülkemiz altın madenlerinde üretilen dore külçelerin, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından satın alındığını belirtti.

Cumhuriyet döneminde ilk altın madeninin 2001 yılında İzmir ili Bergama ilçesinde faaliyet göstermeye başladığını söyleyen Kırşan, bugün gelinen noktada 18 adet işleyen altın madeni olduğunu, ülkemizin yıllık altın ihtiyacının 200 ton olup, bunun yaklaşık yüzde 20’sini kendi potansiyelimizden karşılanır hale geldiğini belirtti. Yeni projelerin de devreye girmesiyle 40 ton olan yıllık altın üretiminin, 100 ton seviyesine çıkmasının da beklendiğini ifade etti.

Bugüne kadar altın madenciliğinde yapılan yatırımların miktarının 6 milyar dolar olduğunu vurgulayan Kırşan, “Maden aramaları devam ettikçe yeni yeni kaynaklar keşfedilmektedir. Türkiye halen Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin toplamından daha fazla altın üreten bir konuma gelmiştir. 2019 yılında gerçekleştirilen 38 ton altın üretiminin ekonomiye katkısı 1,7 milyar dolardır.” şeklinde konuştu.

2001 yılından 2019 yılına kadar ülkemizde toplam 340 ton altın üretimi gerçekleştirildiğini aktaran Kırşan, 13 bin 200 kişiye doğrudan istihdam sağlandığını, 68 ton altına eşdeğer vergi ödendiğini de sözlerine ekledi.

Türkiye’nin altın potansiyeli hakkında görüşlerini de belirten Kırşan, “Son 25 yıldaki gelişmeler değerlendirildiğinde Türkiye’nin önemli bir altın potansiyeline sahip olduğunu görüyoruz. Anadolu’da 42 medeniyet yaşamış. Müzelerimiz her bir medeniyetin bize bıraktığı on binlerce altın ve gümüşten eserle dolu. Bu durum Anadolu’nun altın ve gümüş açısından ne kadar zengin olduğunun en önemli kanıtlarından birisidir. Unutmayalım dünyada ilk para günümüzden yaklaşık 2 bin 600 yıl önce Anadolu’da altın ayarlı sikkeler şeklinde Manisa -Salihli Sart’ta basılmıştır.” dedi.

Altın madenciliğinde kullanılan teknolojiden de bahseden Kırşan, “Türkiye’de altın üretiminde kullanılan teknoloji Kanada, ABD, Avustralya, İsveç gibi madencilikte gelişmiş ülkelerde kullanılan teknolojinin aynısıdır. Türkiye’de uluslararası standartlarda çevreye ve insan sağlığına duyarlı pek çok proje gerçekleştirildi.” ifadelerini kullandı.

Türkiye altın ithalatına, fiyatlardaki artış ve azalışa bağlı olarak yılda 6-8 milyar dolar ödendiğini aktaran Kırşan, Türkiye’nin dünyada önemli altın potansiyeline sahip ülkelerden birisi olduğunu, eğer sektör desteklenirse kendi altın ihtiyacını kendi kaynaklarından karşılar hale gelebileceğini, bu sayede yılda yaklaşık 8 milyar dolar döviz tasarrufu sağlanarak, dışa bağımlılıktan kurtulabileceğini de ifade etti.

Para olduğunda herhangi bir malı ithal etmenin çok kolay olduğunu vurgulayan Kırşan, “Ama üretmek zordur. Yeni bir altın madeninin keşfedilip üretime geçirilmesi 10-15 yılı almaktadır. Ancak unutmayalım ki bir malı üretmeyip dışarıdan alırsak o ülkelerin ekonomisine hizmet etmiş oluruz. İthalata bağımlı hale gelirsek yatırım, istihdam, vergi, ekonomik ve sosyal gelişmeden mahrum kalırız.” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikMevlüt Kaya:“THY’nin Uçuşları Başlatmasının Ardından Çin’in Guangzhou Şehrinden Geleceklerin %80’ini Maden Alıcıları Oluşturacak”
Sonraki İçerikCumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin İkinci Yılında Madencilik