Yer altındaki zenginlikler mevcut ve gelecekteki teknolojinin çoğunun temelini oluşturur. İlk insandan bugüne madenciliğin gelişimi, insanlığın gelişimi ile paralel yürümüştür. Önümüzdeki 50 yıl ve daha fazlası boyunca da madenlere olan ihtiyaç daha da artacaktır. Bu süreçte ülkeler, maden ve teknoloji zengini ülkelere çok daha fazla bağımlı hale geleceklerdir. Bugün eğer uzay madenciliğinden bahsediliyorsa, bunun en temel sebebi madenlere olan ihtiyacın giderek artacağı ve kaynakların gittikçe azalacağı endişesidir.
Madenciliği Zorlaştırmak veya Sona Erdirmek Bir Ülkeyi Nasıl Değiştirir?
İlk şok dalgası istihdama yönelik olurdu. Bu, “daha önce hiç görülmemiş ölçekte” kitlesel bir işsizliğe yol açardı. Madenciliğin bir ülkede zora sokulması veya sonlandırılması, çarpan etkisini dikkate alırsak sektördeki milyonlarca kişiyi işsiz bırakırdı. Bedel bununla da bitmezdi. Naçizane, madenciliğin olmadığı bir ülkede, hayalet yerleşim yerleri neredeyse bir gecede yaratılırdı.
Madencilik yapılan sahalara dolaylı olarak güvenen çok fazla insan mevcut. Büyük ve küçük ölçekte madencilik yapan işletmelere iş yapan, hizmet veren ve geçimini temin eden
çok fazla kişi ve kuruluş, geçim kaynağını kaybederdi. Yıllarca madencilik faaliyetleri yapılmış ücra ve kırsal alanlarda, madenciliğe bağımlı hale gelen insanlar madeninin kapatılması ile bölgede geçim kıtlığı ile karşılaşabilir ve daha önemlisi insanlar hayatlarını sürdürmek adına illegal yollara başvurmak zorunda kalabilirlerdi.
İş bununla da bitmeyebilir. Madenciliği zora sokmak ve yapılmasını engellemek, makro ekonomik dengelerin bozulmasına yol açacaktır. Kritik metallerin elde edilmesinde bir
ülkenin dışa bağımlı hale gelmesine, artan metal ve hammadde fiyatları ile karşı karşıya kalmasına, ülkenin ekonomik büyüme ve kalkınmasına negatif etki yapmasına, döviz
kazançları ve ticaret dengesinin bozulmasına, teknolojik ilerlemeler ve inovasyonun yayılmasının sekteye uğramasına, uzak ve ücra bölgelere altyapı yatırımlarının gitmemesine, doğal afetlerde her zaman ilk müdahaleyi yapan maden kurtarma ekiplerinin yetişmemesine ve hatta bu yetişmiş ekiplerin yok olmasına, kamu hizmetlerinin devlet gelirlerine katkının bitmesine sebebiyet verecektir.
Madencilikte Kazan-Kazan Çözümleri Oluşturmak: Maden Kanunları
Madencilik bir ülkenin ulusal ve ekonomik çıkarları açısından önemlidir. Sivil toplum örgütleri ve hükümetler, madenciliğin pozitif ekonomik ve sosyal etkilerini kabul etmeli ve şirketlerin yatırımları/üretimleri boyunca sıkıntıya düşürmeyecek yerli ve yabancı yatırımcıyı ürkütmeyecek, sürekli değişim göstermeyecek yasalar ve yönetmelikler çıkarılmalıdırlar. Kanun ve yönetmelikler madencilik şirketlerinin mutlaka görüş ve önerileri dikkate alınarak yapılmalıdır. Sonuçta saha ve operasyonda olanlar, madencilik şirketleridir.
Özellikle ülkenin ulusal ve uluslararası alanda yatırım çekiciliğini artırıcı özellikler ön plana çıkarılmalıdır. Yerli ve yabancı yatırımcının “Ruhsat Güvencesi” sağlanmalıdır. Maden ruhsatları, büyük veya küçük sermayeli olsun, sadece yeterli finansal kaynakları ve teknik ekibi olan firmalara verilmelidir. Maden ruhsatları üzerinde başka planlamalara ve izinlere yer verilmemelidir.
Madencilik zaten uzun soluklu ve büyük bir iş gücü gerektirir, bu nedenle izin süreçleri tek bir merkezde toplanmalı ve en kısa sürede sonuçlandırılacak şekilde bir süre tanımlanmalıdır. Buna göre yönetmelik ve mekanizmalar oluşturulmalıdır. Yer altı kaynaklarının bir an önce ekonomiye kazandıracak uygulama yönetmelikleri sağlanmalıdır. Temdit ve kamulaştırma süreçlerinin en kısa sürede değerlendirilip sonuçlanacağı “sürelere” yer verilmelidir.
Yerli ve yabancı maden arama şirketleri madenciliğin dinamosudur. Bu tip şirketlere ve aramaya önemli finansal kaynakayıranşirketlere,ilaveteşviklervekolaylıklarverilmelidir.
Madencilik sektörünün arama ve sondajlara ihtiyacı vardır.
Her madenin gerek grubu gerekse de madencilik üretim ve proses yöntemi arasında farklılıklar vardır. Devlet hakları şirketlerin bulunduğu bölge, işletmecilik yöntemi, uç ürün
ve konsantre üretim, finansal verileri dikkate alınarak hesaplanmalıdır. Buna göre teşvikler sağlanmalıdır.
Maden projeleri ve operasyonları genellikle uzak mesafelerde ve istihdam fırsatlarının kıt ve ekonomik faaliyetlerin sınırlı olduğu bölgelerdedir. Enerji, yakıt ve alt yapı konularında teşvik uygulamaları ve kolaylıklar sunulmalıdır.
Kanun ve yönetmelikler, maden şirketlerini sadece cezalandırma üzerine kurulmamalıdır. Kurumsal anlamda çalışan, işçi sağlığı ve emniyeti, çevreye duyarlı yerli ve yabancı şirketlere kolaylıklar sağlanmalıdır.
Madencilik şirketlerinin başarısı sadece çıkarılan ons veya tonla ölçülmez;aynı zamanda çalışanlarımızın ve yöre insanlarının hayatlarını iyileştirip iyileştirmediğimizle de ölçülür.
Bunun gerçekleşmesi için de bir ülkenin maden kanununun günümüz şartlarına uygun, yerli/yabancı yatırımcıyı ve ülkeyi sıkıntıya düşürmeyecek şekilde düzenlenmesi gerekir.
Yazının Devamı Madencilik Türkiye Dergisi’nin 122.sayısındadır.