Ülkemize katma değer sağlayan madencilik sektörünün desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekirken, gerekli destek sağlanmadığı gibi orman idaresinin yasal düzenlemelere aykırı uygulamalarıyla madencilik faaliyetleri engellemelere maruz bırakılmıştır. Bu yönde tesis edilen orman idaresinin E-28611589-255.03-6067994 sayılı, 08.11.2022 tarihli düzenleyici işlemi ile de İstanbul’da, ruhsat sahiplerinin madencilik yapma faaliyetine ket vurulmuş, madenciliği etkileyen ve madenciliğin temel yapıtaşlarından olan ruhsat güvencesine vurulan darbe ile madenciliğin sürdürülebilirliğine imkan bırakılmamıştır.
İstanbul’da Madenciliği Büyük Sekteye Uğratan E-28611589-255.03-6067994 Sayılı, 08.11.2022 Tarihli Düzenleyici İşlem Etkisi
Söz konusu düzenleyici işlemle birlikte İstanbul ili sınırları içerisinde yer alan; muhafaza ormanları, gen koruma alanları, tohum meşçereleri, orman içi dinlenme yerleri, özel ormanlar, yaban hayatı geliştirme sahaları, ağaçlandırma sahaları, 3 kapalı verimli orman alanları, otoyol, bölünmüş ve iki yönlü karayolu, il ve ilçe yerleşim yerleri ile deniz görünüm alanları, il ve ilçe yerleşim yerlerine en az 1 km’lik mesafede kalan yerler ile kıyı kenar çizgisine 2 km’lik mesafede kalan yerlerde madencilik faaliyetlerine yeni izin verilmeyecektir. Dolayısıyla orman idaresinin bu düzenleyici işlemi ile ruhsat sahaları, söz konusu alanların içerisinde yer alan ruhsat sahiplerinin, mevcut izin sahalarında yeni izin alma imkanı ortadan kaldırılmış, ruhsat hukukunca kazanılmış haklar korunmamış, yer seçme şansı olmayan ruhsat sahiplerinin, madencilik yapması engellenmiştir.
Oysaki, madenciliğe getirilen bu yasaklamalar ve engellemeler, yalnızca bugünün konusu değildir. Geçmişte de Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından tesis edilen 03.03.2014 tarihli, 5107285-010.06.01 sayılı Genelgenin (2014/1 Genelgesi) 5. Maddesi ile, “Başvuruların Değerlendirmeye Alınmayacağı Sahalar” başlığı altında düzenlenen, “Tepe kapalılık oranı %71’den fazla olan verimli orman alanlarında, Otoyol, karayolu, il veya ilçe yerleşim alanlarının ön görünümünde en az 2 km’lik mesafede kalan orman alanlarında, Deniz sahili ön görünümünde olup, kıyı çizgisinden itibaren en az 5 km’lik mesafede kalan alanlarda, Gen koruma ormanlarında, tohum meşçerelerinde, ve muhafaza ormanlarında” belirli grup madencilik faaliyetlerinin yapılamayacağı yönünde benzer kısıtlamalar getirilmiştir. Normlar hiyerarşisi ışığında; başta Anayasa olmak üzere güncel yasal hükümlere ilk bakışta da açıkça aykırı olan düzenleyici işlem, nihayetinde Danıştay 10. Daire 2015/118 E. 2019/7505 K. Sayılı ilamı ile; “ … davalı Bakanlıkça çıkarılan 2014/1 sayılı Genelgenin dava konusu maddelerinde belirlenen alanlarda madencilik faaliyetlerine yönelik başvuruların değerlendirmeye alınmayacağı yönünde, Kanunda ve Yönetmeliklerde yer alan hükümleri aşar nitelikte düzenleme getirildiği görülmekte olup, dava konusu Genelge maddelerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” denilerek iptal edilmiş ve iptal kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2020/1104 E. 2022/855 K. Sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi’nin 114.sayısındadır.