Kamulaştırma Nedir?

Kamulaştırma, kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve tüzel kişilerin bir taşınmaz üzerinde sahip oldukları mülkiyet hakkının, kısmen veya tamamen sona erdirilerek ilgili taşınmazın, kamulaştırma amacına yönelik olarak tasarruf ve yararlanma yetkisinin Devlet veya kamulaştırmayı yapan kamu tüzel kişiliğine, kamuya geçirilmesidir.

Özel mülkiyeti merkezine alan liberal ekonomik sistemlerde, devletin bu alana müdahalesini ifade eden kamulaştırma ve devletleştirme kavramları, Devlet’in istisnai birer yetkisi olarak ortaya çıkmaktadır.

Kamulaştırma kavramının varlık nedeni, özel mülkiyetin sona erdirilme maksadı, ilgili taşınmaza kamu yararı nedeniyle duyulan ihtiyaçtır. Devlet kudretinin mülkiyet hakkı karşısında sınırlanması yönü itibariyle konu Anayasa’da ele alınmış ve düzenlenmiştir. Anayasanın 46. Maddesi Kamulaştırma başlıklı olup, kamulaştırmaya ilişkin Anayasal ilkeleri belirlemektedir.

Ayrıca 1983 tarihli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu da kamulaştırma süreçlerini, kamulaştırmaya muhatap kalanların kullanabilecekleri hakları düzenlemektedir. Kamulaştırma doğrudan kamu idarelerinin ihtiyaç duyduğu özel kişilerin taşınmazlarını konu alabileceği gibi kamu yararını gerçekleştirecek bir faaliyet için izin, ruhsat veya lisans almış olan özel hukuk tüzel kişileri lehine de yapılabilmektedir. Üçüncü şahıs lehine kamulaştırma olarak tanımlanan bu durum, enerji yatırımlarında lisans sahibi şirketler adına, organize sanayi bölgelerinde, elektronik haberleşme sektöründe lisans sahibi şirketler için söz konusu olabilmektedir.

Doğal kaynaklar alanı açısından bakıldığında Petrol Kanunu (md.10), Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu (md.12) ve inceleme, konumuzu oluşturan Maden Kanunu’nun (md.46), ruhsat sahiplerinin faaliyetleriyle ilgili ihtiyaç duydukları özel kişilere ait taşınmazların kamulaştırılmalarına ilişkin hükümlere yer verdiği görülmektedir.

Madencilik Açısından Arazi Edinim Yöntemleri Nelerdir?

Madencilik faaliyetleri, ruhsat sahalarında gerçekleştirilmektedir. Maden ruhsat sahalarında; orman alanları, mera alanları gibi özel statüde alanlar bulunabileceği gibi özel kişilere ait taşınmazlar da bulunabilir.

Madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde ihtiyaç bulunan, cevherin çıkarılacağı ocak alanları, ocak erişim yolları, altyapı tesisleri ve diğer alanlar için tabi oldukları statüye göre ilgili kurumlarından izinlerin alınması gerekmektedir. Söz konusu alanların, şahıs arazisi olması halinde ilgililerin muvafakatleri alınmak ve ayrıca ilgili alanlarda tarım dışı kullanım gibi gerekli diğer izinleri de almak suretiyle madencilik faaliyetleri gerçekleştirilebilir.

Bununla beraber, ruhsat sahasında kalan özel kişilere ait taşınmazların ilgililerin muvafakatlerinin alınamaması nedeniyle madencilik amaçlı kullanılamaması durumunda kamulaştırma süreci gündeme gelmektedir. Kamulaştırma, kapsamlı bir süreci ifade etmektedir. Aşamaları mevcuttur. Muhataplarının dava hakları da doğmaktadır. Bu aşamaların tamamının hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde tamamlanması, maden yatırımlarında önemli bir beklentidir.

Maden Yatırımları Açısından Kamulaştırmanın Özellikleri ve Ön Aşamaları Nelerdir?

Kamulaştırma, farklı idareler nezdinde işletilecek idari aşamalar ve devamında yargısal aşamaların iç içe geçtiği kendine özgü bir hukuki süreçtir. Bir zinciri birbirine eklenerek oluşturan halkalar gibi kamulaştırma sürecinin aşamalarını temsil eden her bir halkanın kendi içinde tam ve doğru biçimde oluşturulması gerekmektedir.

Kamulaştırma sürecinde dava aşamasına gelindiğinde, idari aşamaları temsil eden önceki halkalar inceleme konusu olmakta ve bunlardaki bir eksiklik veya uygunsuzluk kamulaştırma sürecini tekrar ilgili aşamaya veya başa döndürebilmektedir. Bu da yatırım açısından büyük bir zaman kaybı ve belirsizliği beraberinde getirecektir. Bu nedenle kamulaştırma sürecinde idari aşamaların usulünce gerçekleştirilmesi, kamulaştırmanın ve dolayısıyla maden yatırımında arazi ediniminin hukuki geçerliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Maden yatırımlarının kamulaştırılmasında ihtiyaç duyulan özel mülkiyete konu taşınmazlar için öncelikle ruhsat sahibinin taşınmaz malikleriyle anlaşma yoluyla mülkiyeti edinme yolunu izlemeleri gerekmektedir. Kamulaştırma, zor alım olup ön koşulu; ilgili taşınmaz maliki ile bedelde anlaşarak taşınmazın rızai satın alınmasının gerçekleştirilememiş olmasıdır. Söz konusu rızai satın alma taleplerinin, maden projesinin gerçekleştirileceği bölgedeki yöre halkıyla ilişkilerin sağlıklı biçimde kurulup sürdürülmesi açısından da büyük önemi bulunmaktadır.

İlgililer ile yapılan görüşmeler neticesinde rızai alım için anlaşma sağlanamamış olabilir. Bu halde rızai alıma dair sergilenmiş girişim ve çabaların resmi biçimde kanıtlanabilir olması zorunludur. Bu nedenle uygulamada, MAPEG’den kamulaştırma kararı talep edilmesi öncesinde taşınmaz malikleri noter vasıtasıyla gönderilen davet mektuplarıyla görüşmeye davet edilmektedir. Bu davetlerde, ilgililere katılım masraflarının da karşılanacağı bildirilmektedir. Tebliğ edilecek bu mektuplardan sonra maliklerin belirtilen tarih ve yerde hazır bulunmaları halinde yapılan görüşmenin sonucu da noter huzurunda kayıt altına alınmaktadır. Bu şekilde taşınmazların mülkiyetini anlaşma yoluyla elde etmeye çalışmış ancak başarılı olamamış olan maden ruhsat sahibi tarafından, kamulaştırma yoluyla taşınmazın mülkiyetinin edinimi süreci başlatılmaktadır.

Detaylar Madencilik Türkiye Dergisi’nin 116.sayısındadır.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikYıldırım: “Kromda Türkiye’nin Adını Dünyada Altın Harflerle Yazdırdık”
Sonraki İçerikÇayeli Bakır’ın “Temel Madencilik Eğitimi” 13. Yılında