Tüm organik ekonomilerdeki büyüme asimptotik olma eğilimindeydi. Üretim arttıkça, mal üretmenin marjinal maliyeti artmaya başladı ve zamanla büyümenin durduğu bir noktaya ulaşıldı. Bu kısıtlamadan kaçmak imkansız görünüyordu. Organik ekonomilerde üretim, bitki fotosentezinin yıllık döngüsünden elde edilen enerjinin temini ile sınırlıydı. Paradoksal olarak, bitki fotosentezi, geleneksel olarak Sanayi Devrimi olarak adlandırılan yeni çağda da baskın enerji kaynağı olmaya devam etti ancak bu, bir kömürün sınırlı bir ürünü olmaktan çok, milyonlarca yıllık bitki fotosentezinden kömür biçiminde elde edilen enerjiydi.

Marx’ın Sanayi Devrimi’nin getirdiği yeni duruma ilişkin görüşünü ileri sürdüğü esnada, W. Jevons ‘kömür sorunu’ olarak adlandırdığı konu hakkında kapsamlı yazılar yazdı. Kendi deyimiyle “ilk zamanların zahmetli yoksulluğuna” son veren şeyin kömür kullanımı olduğundan hiç şüphesi yoktu. Yeni bir enerji kaynağından yararlanmanın önemi; organik
ekonomilerin doğası göz önüne alındığında, aslında Sanayi Devrimi’ne ilişkin temel sorunun, onun ilk kez nasıl ivme kazandığı değil, klasik iktisatçıların öngördüğü şekilde neden durma noktasına gelmediği olduğu ileri sürülebilir.

Aynı noktaya farklı bir şekilde değinmek gerekirse, sanayi devriminin gerçekleşebilmesi için bir değil iki kapitalizme ihtiyaç duyulduğu söylenebilir. Başka deyişle kapitalist bir ekonominin gelişmesi, kişi başına daha yüksek üretim seviyelerine yol açabilir ancak kendi başına bir sanayi devrimi üretemez. Bunun gerçekleşmesi için ikinci tür bir sermayenin gerekli olduğu ortaya çıktı. Yani jeolojik çağda biriken enerjinin sermaye stokuna eklemlenmesini sağlamak da çok önemliydi. Çünkü bu, enerjinin başka türlü elde edilemeyecek bir ölçekte harcanabileceği anlamına geliyordu. Hollanda’da 17. yüzyılda “altın çağını” yaşayan bir piyasa ekonomisi vardı ancak sanayileşme öncüsü olamadı.

Geriye dönüp bakıldığında yeni enerji kaynağının öneminin anlaşılması çok daha kolaydır. On altıncı yüzyılın ortalarından on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar olan dönemde Britanya, kendisinden önceki ekonomilerden kökten farklı bir ekonomi türüne giden yolun öncülüğünü yaptı. Geçmişte büyümeyi çok ciddi şekilde kısıtlayan enerji bariyeri, jeolojik
çağlar boyunca biriken bitki fotosentezi ürünlerinin, daha önce insanların kullanabileceği enerjinin neredeyse tamamının kaynağı olan yıllık fotosentez döngüsüne eklenmesiyle
aşılabildi.

Kömür aynı zamanda endüstriyel işlemlerde de giderek daha fazla kullanıldı. Isı kaynağının, ısıtılan malzemeden metal bir bariyerle ayrıldığı tuz kaynatma veya bira yapımı gibi birçok endüstride ısı kaynağı olarak odun yerine kömür kullanmak yaygınlaştı. Cevherlerin ergitilmesinde olduğu gibi durumlarda, kömürdeki kimyasal kirlilikler ergiyen malzemeye
aktarılabilir. Bu, demirin kömür veya kok kullanılarak başarılı bir şekilde ergitilmesindeki uzun süren teknik zorlukları açıklar.

Detaylar Madencilik Türkiye Dergisi’nin 117.sayısındadır.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Önceki İçerikŞile Hammaddesini İnşaat Sanayinde Kullanmak Bir Tercih Mi? Bir Mecburiyet Mi?
Sonraki İçerikOrman Kanunu ve Orman Amenajman Yönetmeliği Kapsamında Madencilik Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi