1.Giriş

Dünyada bugün halen birçok ülkede madenciliğin en önemli sorunlarının başında, alınması gerekli izinler ve ruhsatlar gelmektedir. Maden satış fiyatlarının hızlı değiştiği bir piyasada, izinlerde oluşan gecikmeler yatırımcı şirketler için çok büyük zararlara neden olabilmektedir. Bu durumdan daha kötüsü izinlerin hiç alınamaması ve şirketlerin yatırımlarını geri çekmesi olabilmektedir. 5177 sayılı Kanun değişikliğiyle 3213 sayılı Maden Kanunu’nda yapılan 2004 yılındaki değişikliklerden evvel yeni bir maden işletme projesi için yaklaşık 30’a yakın farklı kurumdan ve kuruluştan izin almak gerekmekteydi. Bu mevzuat reformu bürokratik sorunları azaltmış olsa da bu konuda halen atılması gereken adımlar vardır10. Nitekim maden işletme ruhsatı ve işletme izni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) tarafından verilmekte, ancak bugün halen işletme faaliyetine geçilebilmesi için 8-10 farklı Bakanlığın 15-20 adet ayrı biriminden izinlerin alınması gerekmektedir. Bu durum yatırımcıyı sektöre girme noktasında caydırmakta, kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılmasını önlemektedir. Ayrıca, işletme izni alındıktan sonra dahi üretimlerin gerçekleştirilmesinde, sonradan, birtakım sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Tüm bu durumlar madenciliğimizde üst yönetimde bir boşluğun, koordinasyon eksikliğinin ve kurumlar arası iletişimsizliğin mevcut olduğunu düşündürmektedir.

Yıllardan bu yana diğer Bakanlıkların maden kanunu ve yönetmeliklerini işlemez hale getiren yasaklamaları söz konusudur. Belirsizlikler, haksız rekabet, tarife dışı engeller ve sürekli değişen mevzuat, idareye olan güveni zayıflatmaktadır14. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tüm kurumlarını oluşturma aşamasında olduğu için madencilik sektörü izin süreçlerinde belirsizlikler yaşanmakta, bürokratik işlemlerde zaman zaman büyük zorluklarla karşılaşılmaktadır. Bu etkilerle madencilik sektörü 2012 yılından bu yana varolan genel büyüme rakamları karşısında maalesef küçülmektedir. Bunun temelinde yatırım ortamının iyileştirilmemesi, sektörün önündeki engellerin kaldırılmaması bulunmaktadır. Mevcut ortam da sektörün küçülmesine neden olmaktadır. 2013 yılından bugüne kadar bu küçülmeye sebebiyet veren (mevzuat) nedenleri; “Başbakanlık Genelgesi, (…), ruhsat güvencesinin azalması, sektörün birçok Bakanlık ve Kurumlarından alması gereken izin işlemlerinin aylar hatta yıllarca sürmesi ve özellikle izin veren kurum ve kuruluşların madenciliğe kısıtlı alanlar yaratması, varolanları genişletmemesi, doğal kaynakların işletilmesi önceliğinin hiçe sayılması vb.” şeklinde sıralayabiliriz5.

Nitekim ülkemiz madenciliğine yerli ve yabancı sermaye girişi azalmış olup bunun sebebi kaynakların yetersizliği olmayıp, madencinin önünde bulunan izin süreci engelleridir. Bu nedenle tüm izinlerin hızlı işleyen ve şeffaf bir uygulama sürecinin işletildiği bir idari mekanizmaya bağlanması gerekmektedir. Bu doğrultuda, ülkemizde madencilik sektöründeki belirtilen söz konusu mevzuat sorunlarını tespit etmek ve çıkacak sonuçları analiz etmek amacıyla 2018 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında “Survey Monkey” anket programı aracılığıyla maden işletmelerine anket düzenlenmiştira.

Bu çalışmada öncelikle, Türkiye’de maden işletme faaliyetleri yapılabilmesi için maden işletmelerinden istenen izin sürecinden ve izinlerde yetkili olan kurumlar ile bu kurumların izin sürecini etkilemesinden bahsedilmiştir. Ardından yapılan anket çalışması sonucu maden işletmelerinin, izin süreçleri konusunda yetkili kurumlar ile izin sürecindeki işleyiş hakkındaki görüşleri alınarak çözüm önerileri ortaya konmuştur.

2.Maden Yatırımı Yapılmasında Mevzuat Düzenlemelerinin Etkisi

2023 yılında Türkiye’de maden ihracat hedefi 15 milyar ABD doları olarak hedeflenmiştir. İhracatı bu rakama çıkarabilmek için madencilikte yatırım süresini ve yatırım maliyetlerini azaltabilecek önlemlerin sürat ile alınması gerekmektedir.

Bu doğrultuda büyük sermayeler gerektiren ve parasal geri dönüşü yaklaşık 15 yıl sonra gerçekleşecebilecek madencilik sektörüne ciddi yatırımcıların yatırım yapmalarının sağlanabilmesi için ülke riskinin kabul edilebilir seviyede olması, yatırım ortamının uluslararası standartlarda olması, haksız sebepler ile ruhsat iptalinin olmadığı, kanunların ve yönetmeliklerin istendiğinde askıya alınabildiği uygulamaların olmadığı, yatırıma başlanması sonrasında kuralların değiştirilmediği, güvenilir bir yatırım ortamı ve tüm bunları kapsayan bir hukuki güvencenin olması gerekmektedir15.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikAydın Dinçer: “Haziran Ayıyla Birlikte Daralmalarda Hızla Geri Çekilmeler Gözlemledik”
Sonraki İçerikTürkiye Varlık Fonu, Madencilik Dahil Stratejik Endüstrilerde Yıllık 10 Milyar Dolarlık Yatırımlara Ulaşmayı Amaçlıyor