Türkiye Madenciler Derneği (TMD) önderliğinde organize edilen ve sektörün önde gelen STK’larının yöneticileri ve temsilcilerinin katıldığı 4 Aralık Dünya Madenciler Günü kutlamaları İstanbul’da gerçekleştirildi. Sektörün sorunlarının da tartışıldığı etkinlikte T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlık çalışmaları yürütülen yeni “Maden Kanunu” hakkında görüşler bildirildi.
Hazırlanacak yeni kanun için madencilik sektörünün Aralık ayı ortasına kadar görüşlerini Bakanlıkla paylaşması beklenirken, yeni kanun üzerindeki çalışmaların 2020 Şubat ayı sonuna kadar tamamlanması, 2020 yılının ilk çeyreğinde de sektörün sıfırdan yeni bir kanunla yoluna devam etmesi hedefleniyor.
4 Aralık Dünya Madenciler Günü kutlamaları kapsamında gerçekleştirilen panelde görüşlerini belirten TMD Başkanı Ali Emiroğlu, mevcut maden kanununun geçmişten bu yana yapılan çok sayıda değişiklikle yorgun düştüğünü, yeni bir kanun konusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın başlattığı süreci çok önemsediklerini belirtti.
Yeni kanundan beklentilerinin öncelikle ruhsat güvencesinin sağlanması olduğunu belirten Emiroğlu, izin süreçlerinin öngörülebilir ve şeffaf olması, ruhsat bedeli ve devlet hakkının makul seviyelere çekilmesi gerektiğini ve yerel yönetimler ile valiliklere devlet hakkında pay ayrılması gerektiğinin altını çizdi. Emiroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasanın 168. maddesi çerçevesinde biz madenleri devlet adına işletiyoruz. Bu işin yürütmesi anlamında patronu mutlaka Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olmalı ve diğer bakanlıklara koordinasyonu sağlamalı. İzinler dünyada da olduğu gibi ‘Tek Durak Ofis’lerinde halledilmeli. ÇED sürecinde bütün izin süreçleri tamamlanmalı bu süreç aşıldıktan sonra da yeni bir takım yaptırım ve izin süreçleri getirilmemeli. Maden kanunu yapıldıktan sonra çok sık değişmemeli. Maden gruplarına göre ayrı yönetmelikler çıkarılmalı ya da aynı yönetmelik içinde gruplar düzenlenmeli.”
Altın Madencileri Derneği (AMD) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yücel de gerçekleştirilen panelde görüşlerini aktarırken sektöre sermaye girişini artıracak yeni bir kanuna ihtiyaç duyduklarını hem devletin hem yatırımcının taleplerini gözeten hem de yöre halkının taleplerine uygun bir kanun istediklerini belirtti. Yücel, konuyla ilgili olarak, “Madencilikte 5 grup var her gruba hitap edecek çerçeve bir kanun her bir gruba da ayrı yönetmelik olsun istiyoruz. Aynı elbiseyi herkese giydirince birisine dar, diğerine bol geliyor. Taş ocaklarının, mermerin, kömürün, metal madenciliğinin talepleri farklı farklı. Ayrıca kanundaki şartlar yerine getirildiğinde en geç 2 ay içinde izin taleplerine cevap verilmeli ki bir güven ortamı oluşsun. Özellikle metal madenciliğinde yatırımların gerçekleştirilebilmesi için 100-200 milyon dolar finans bulmanız gerekiyor. Orman izin bedellerinde Kanada da bir hektara 17 lira ödenirken biz 38-40 bin lira ödüyoruz. 2300 kat fazla.”ifadelerini kullandı.
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Aydın Dinçer de etkinlikte gerçekleştirdiği konuşmada cezalara dayalı olmayan ancak uyarı sistemine dayalı yeni bir kanun yapılmasından yana olduklarını söylerken ikinci önceliklerinin ise ruhsat iptallerinin zorlaştırılması yani ruhsat güvencesi sağlanması olduğunu belirtti. Dinçer, ülkemizde üretimi yapılan çok çeşitli madenler (taş ocağı, mermer, kömür, endüstriyel mineral ve metal madenciliği) olması nedeniyle farklı uygulamalara ihtiyaç duyulduğunu belirtirken söylerini şöyle sürdürdü:
“Farklı grup madenlere aynı uygulama uygun değil. Teşvikler olmalı, madencilik sektörünün en önemli giderleri akaryakıt ve elektrik, madeni çıkarabilmek bunlar üzerine kurulu. Enerji maliyetlerini yükse olması rekabet edebilmemizi sınırlayabiliyor. O nedenle enerji maliyetlerinde ÖTV’den muafiyet önemli. Madencilik sektörüne bu tür teşviklerin kanuna konularak sektörün desteklenmesi gerekiyor.”