Konu hakkında basında yer alan madenciler tarafından zeytinlikler yağmalanıyor içerikli yazılar üzerine bu konuda fikrimizi açıklamak zorunda kalınmıştır.

Zeytincilik konusunda Atatürk’ün girişimi sonucu Yasa çıkarıldığı ve bu konuda zeytinliklerin korunmasının amaçlandığı ileri sürülse de Atatürk gibi büyük düşünen bir insanın zeytinlikleri korurken madenciliği hiç düşünmemesi akıl alacak bir durum değildir.

Madencilik ile Zeytincilik hakkında 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasanın 07.02.1939 gün 4126 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlük kazandığı tarihten itibaren, madenleri ilgilendiren mevzuatın da incelenmesi gerekmektedir.

Maden ruhsatları 07.02.1939 tarihinde iki Nizamname ile verilmektedir. Bunlar 26 Mart 1906 tarihli Maadin (Madenler) Nizamnamesi, 6 Haziran 1901 tarihli Taşocakları Nizamnamesidir. Nizamnamelerin yürürlük kazandığı tarihlerde Parlamento dağıtılıp, Yasama ve Yürütme erki Padişahta (II. Abdülhamit) toplandığından bu Nizamnameler Yasa hükmündedir. Anayasa Mahkemesi kararları da bu yöndedir.

927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Yasa, 30 Haziran 1926 gün 408 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlük kazanmıştır. Günümüzde 927 sayılı Yasanın yerini 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Yasası almış,13 Haziran 2007 gün 26551 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 792 sayılı Petrol Yasası 21.03.1926 tarihlidir. 5014 sayılı Petrol Piyasası Yasası olarak 20.12.2003 gün 25322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlük kazanmıştır. 2804 sayılı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Yasası 22 Haziran 1935 gün 3035 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 677 sayılı Etibank Yasası 22 Haziran 1935 tarihli ve 3035 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlük kazanmıştır.

Konu maden ruhsatlarının zeytinlik alanları karşısında incelenmesi olduğundan Maadin Nizamnamesi ile Taşocakları Nizamnamesi asıl konumuz olmaktadır.

Önce 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasanın 07.02.1939 gün 4126 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlük kazandığı tarihte maden ruhsatlarının verilmesini Maadin Nizamnamesine göre incelediğimizde;

Maadin Nizamnamesinin 9’uncu maddesi uyarınca; Maden ruhsatı alabilmek için iki durum söz konusudur. Maden sahipli arazide ise arazi sahibi İlmühaber alacak, maden sahipsiz arazide ise Taharri (Arama) Ruhsatnamesi alacaktır. Burada İlmühaber de bir Arama Ruhsatıdır, bu ruhsatın farkı madenin mülk sahibinin mülkünde bulunması halidir.

Madenlerin işletilmesi ise İşletme Ruhsatına veya İşletme İmtiyazına sahip olmayı gerektirmektedir (İşletme İmtiyazı 3213 sayılı Maden Yasası ile kaldırılmıştır.). Madenin işletilmesinde sahipli ya da sahipsiz arazi ayrımı yapılmamış, Devletin malı olan madenlerin üretilmesi, Nizamnamenin 44’üncü maddesine bağlanmıştır. İmtiyaz sınırları içerisinde şahıslar uhdesinde bir yerin geçici kullanımına ihtiyaç duyulduğu takdirde mülk sahibinin izni bulunmasa dahi bu husus belirli şartlarda olanaklıdır. Konu Nizamnamenin 69’uncu
maddesinde yer almış; Bir madenin üretimi için verilen Bakanlar Kurulu kararlarında belirli hudut dahilinde olan arazi şahıs mülkiyetinde ise bu yerin geçici kullanımı gerektiği takdirde bu alanın bir seneye kadar eski hale getirilmesi ile sahibine teslimi mümkün olursa ya da söz konusu arazi eski haline getirilemez ise o yerin bir sene süreyle arazi sahibinin
kabul edeceği net karın iki misli bedel ruhsat sahibi tarafından mülk sahibine ödenecektir, denilmiştir.

Ruhsatname verilemeyecek yerler Nizamnamenin 12. ve 13’üncü maddelerinde kural altına alınmıştır. İstanbul Boğazlarının iki sahili ile Genel Kurmay Başkanlığınca izin verilmeyecek bölgelerdir. Şehir ve kasabalarda, pazar yeri, bahçe meydan gibi umuma mahsus yerler, mera, koru, kale, istihkam ve askeri binalara zarar vereceği anlaşılan yerlere maden arama ruhsatı verilmeyecektir. Zarar vereceğinin tespiti ise yapılacak keşif sonrasında ortaya konulacaktır. Arama Ruhsatları 1.000 hektar olarak verilecek ve süresi iki yılı geçemeyecektir. Dört tarafı duvarla çevrili arazide veya avlu, bahçe ve bunlara 500 metre mesafe dahilindeki arazide mülk sahibinin rızası olmadan, kuyu açılması, baca ruhsatı, şantiye binası yapılması yasaktır. Ancak bu yasak mülk sahibinin rızası ile olanaklı hale gelmekte alet ve edevat konacak bir inşaat ise yasak kapsamındadır (14’üncü madde).

4268 sayılı Madenlerin Aranma ve İşletilmesi Hakkında Yasa 23. Haziran 1942 gün 5139 sayılı Resmi Gazete ile yürürlük kazanmış, yukarıda alıntılanan Maadin Nizamnamesinin;9.,12., 13., 14. ve 44’üncü maddelerine bir değişiklik getirmemiştir.

Yazının Devamı Madencilik Türkiye Dergisi’nin 123.sayısındadır.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Önceki İçerikTÜRKİYE MADEN ZİRVESİ’NDE SEKTÖRÜN GELECEĞİ MASAYA YATIRILDI
Sonraki İçerikSon 1 Gün. Maden-Tek 2024 Başlıyor.