Modern toplumumuz, sürekli artan bir talep ile madenciliğin ürettiği minerallere ihtiyaç duymaktadır. McKinsey’in Temel Malzemeler Enstitüsü tarafından yapılan araştırmaya göre, minerallere yönelik talebin artması sebebiyle, mevcut durumda küresel olarak sera gazı (GHG) emisyonlarının %4-7’si madencilik operasyonlarından kaynaklanmaktadır. Maden sektörü dünya toplumunun önemli bir parçası olarak kabul edildiğinden dolayı madencilikte dekarbonizasyon uygulamalarının şart olduğuna dair şüphe yoktur. Bu yolculuk, endüstrilerde bazı kişiler için üstesinden gelinemez görünmektedir. Madencilik sektöründe de benzer durum söz konusudur. Endüstrinin son 30 yılda kat ettiği iş güvenliği yolculuğuna bakıldığında, hedeflerin doğru şekilde benimsediğinde yapılabilecek iyileştirmelerin ve iyi uygulamaların olacağı görülmektedir. Çalışanlarımızın artık zarar görmesini kabul etmiyor olmamız, dekarbonizasyonda benzer hedefler belirleyebileceğimizi ve bunlara ulaşabileceğimizi göstermektedir. İş güvenliği yolculuğuna benzer olarak, tek bir iyileştirme, tek bir sistem ve tek bir değişiklik ihtiyacımız olan sonucu üretmeyecektir.

Dekarbonizasyon, sonuçları artarak iyileştirmeler sunacak birçok adımdan oluşan bir yolculuktur. Mantıklı olan, güvenlik ve performans iyileştirmeleri gibi, endüstrinin daha karmaşık iyileştirmeler ile başa çıkmasının yolunu açan en kolay ve en ucuz değişiklikleri ilk önce benimsemektir.

Genel olarak, cevher hazırlama proses adımları için mekanik enerjinin mineralleri parçalaması, ayırması ve taşıması için nihai formda enerji gerekmektedir. Mevcut teknolojimiz, çevresel olarak kabul edilebilir kaynaklardan elektrik enerjisi üretimini pratik bir gerçeklik haline getirmiştir. Elektrik enerjisinin mekanik enerjiye dönüştürülmesinin kimyasal enerjinin mekanik enerjiye dönüştürülmesinden çok daha verimli olduğu gerçeği buna eklenebilmektedir. Bu durum, madencilik endüstrisine yönelik, dekarbonizasyonun en azından kısa ve orta vadede elektrifikasyona doğru bir yolculuk olduğu anlamına gelmektedir. Elektrik formundaki enerjinin en büyük faydalarından biri, taşıma ve kullanım kolaylığıdır. Bu, çoğu uygulamada optimizasyon için güç kaynağının son kullanım noktasından geniş ölçüde ayrılabilmesini sağlar. Bu yaklaşım, madencilikte, genellikle birkaç kilometre uzaklıktaki büyük enerji santrallerinden elektrik enerjisi üretmek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu, diğer kullanıcıların da bu durumdan faydalanmasını sağlar.

Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 99. sayı 36. sayfadadır.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikÇayeli Bakır’dan Bugünün Çocukları, Geleceğin Yetişkinlerine Destek
Sonraki İçerikElement CEO’su Marko Salmela: “Sadece Tedarikçi Değil, Maden İşletmeleri İçin Bir İş Ortağıyız.”