TÜPRAG’tan yapılan açıklamaya göre, Türkiye, altın madenciliğinde 2023 yılının ilk ayında Söğüt altın madeni tesis açılışı ile büyük bir ivme kazandı. Bilecik’in Söğüt ilçesindeki maden sahasında tespit edilen 3,5 milyon ons’luk altın kaynağıyla birlikte maden sektörünün yüzü güldü.
Açıklamada görüşlerine yer verilen TÜPRAG’ın Yönetim Kurulu Başkanı ve Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Türkiye’nin madencilik alanında önemli bir süreçten geçtiğini belirterek, “Ülkemiz zengin yer altı potansiyeline sahip, nitekim tespit edilen 3,5 milyon onsluk altın kaynağı da bu söylemimizi pekiştirmiş oldu. Öz kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması konusunda oldukça memnunuz. Türkiye, altın üretiminde 20 yıl içerisinde bir sıçrayış gerçekleştirdi.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bulunduğu bölgede önemli altın üreticisi aktörlerinden birine dönüştüğünü aktaran Yılmaz, altın üretim kapasitesini artırmak için önemli bir misyon üstlendiklerini vurguladı. Yılmaz şunları kaydetti: “Türkiye’nin altı, üstü, dört bir yanı çok kıymetli. Yer üstündeki değerleri koruyarak, yer altı kaynaklarımızı ortaya çıkarıp bu kaynakları ülkemiz için işlemeye çalışıyoruz. Türkiye, altın madenciliği açısından da yüksek potansiyele sahip. Bu potansiyeli harekete geçirip ülkemizin altın üretimini önce 50 daha sonra 100 tona çıkarmayı hedefliyoruz. Türkiye, önümüzdeki dönemde, yılda 100 ton altın üretebilecek seviyeye getirilebilir. Biz, bu potansiyele sahip olduğumuza inanıyoruz. İlerleyen yıllarda 45 ton hedefimizi gerçekleştirmeyi umuyoruz. 2000’li yılların başındaki süreci düşündüğümüzde, sektör geçen 20 yılda mükemmel bir sıçrayış yaşadı. Bilecik-Söğüt’ten gelen müjdeli haber, bizleri oldukça heyecanlandırdı ve mutlu etti. Biliyoruz ki Türkiye, ürettikçe zenginleşecek. Birlik ve inanç içinde, insanımıza ve doğamıza sahip çıkarak ilerlemeye devam edeceğiz. Ülkemiz ve geleceğimiz için… “
Uşak-Kışladağ Altın Madeni Genel Müdür Yardımcısı Hakan Ünal ise Türkiye’nin 2022 yılında 6,5 milyar dolar değerinde madencilik ihracatıyla Cumhuriyet rekorunu kırdığını ve bu rekorun aslında Türkiye maden sektörünün potansiyelini bir kez daha ortaya çıkardığını belirtti.
Ünal, madenlerin hem yerel hem de ulusal düzeyde kalkınmanın temel unsurları olduğunu, ülkelerin kalkınmaları ve yaşam seviyelerinin belirleyicisi olarak kabul edilen sanayi, enerji ve tarım sektörlerinin temellerini de madencilik sektörünün oluşturduğunu kaydetti.
Altın madenciliği sektörünün üretimle ekonomiye 2,4 milyar dolarlık bir katkı sağladığını aktaran Ünal, bu üretim miktarının 2022 yılında yaklaşık yüzde 25’lik kısmının ise İzmir-Efemçukuru ve Uşak-Kışladağ’da bulunan işletmeleriyle TÜPRAG‘ın tek başına üstlendiğini, altın madenciliğinde İzmir ve Uşak’ın yerinin çok önemli olduğunu vurguladı. Ünal, şunları kaydetti: “TÜPRAG işletmelerinin bulunduğu alanlarda, faaliyetlerinin temelini oluşturan ‘önce insan ve çevre’ prensibiyle uyumlu nitelikte bir sosyal yönetim planı uyguluyor. Yerel kalkınma ve kapasite geliştirme, gelir ve istihdam için ekonomik fırsatların artırılması, beceri geliştirme ve mesleki eğitimler, özellikle eğitim ve sağlık konularında yöre halkı ve paydaşların eksikliklerinin giderilmesi ve ekonomik kalkınma için yerel alt yapının geliştirilmesi, bölge ekonomisini güçlendirmek açısından önceliklerimizdir. Proje kaynaklı olarak yerel düzeyde hissedilen en büyük farklılık, istihdam olanaklarında yaratılan artış. Bölgede istihdam kaynaklı oluşturulan yukarı yönlü ivme; altyapı, eğitim, sağlık gibi temel sosyoekonomik yapıyı belirleyen değişkenlerin tümü üzerinde de olumlu yönde hareketlenme meydana getiriyor.”
Hakan Ünal, doğrudan ve dolaylı istihdam olanaklarına ek olarak, mal ve hizmet sektöründeki canlanmayla ek istihdam olanaklarının gelişmesine katkıda bulunduklarını belirtti.
Artan nüfus paralelinde gelişen hizmet sektörünün, madencilik faaliyetleri bünyesinde malzeme, ekipman ve araç ihtiyacı, konut ve konaklama olanakları gibi farklı sektörlerdeki talebe karşılık verebilecek gelişimi körüklediğini aktaran Ünal, devlete ödenen doğrudan ve dolaylı vergiler sayesinde de vergi tabanının genişlediğini, faaliyette bulundukları bölgelere aktarılan kaynak miktarının arttığını bildirdi.
Ünal, yerel satın alma politikaları gereğince yerel tedarikçilerden mümkün olan en üst düzeyde hizmet satın alındığını belirterek, “Bu sayede faaliyette bulunulan bölgelerde tedarik zinciri verimliliğini artırılmakta ve yerel ekonomi üzerinde olumlu etki yaratılmaktadır. Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde, çevresel hassasiyeti yüksek ve uluslararası standartlarla uyumlu üretim gerçekleştiren altın madeni işletmelerinin sayısının artması, yerel ve ulusal düzeydeki ekonomik büyüme açısından hayati bir önem taşımaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.