Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Mehmet Yılmaz, Ankara’da bir grup gazeteci ile yaptığı toplantıda, Türkiye’nin madencilik sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, Türkiye’de yapılmış bir modelleme çalışmasına göre altın madeni potansiyelinin 6 bin 500 ton olduğunu belirterek, “Bu potansiyelin 1500 tonunun nerede olduğunu biliyoruz ve hatta üretmeye başladık. Yer altında bekleyen 5 bin ton var ve bunun değeri yaklaşık 300 milyar dolar.” şeklinde konuştu.

2023 yılında altın ithalatına 31 milyar dolar verildiğini dile getiren Yılmaz, ihracatın 12 milyar dolar, bu alandaki ticaret açığının 19 milyar dolar seviyesinde olduğunu aktardı. Türkiye’nin altın üretiminin ekonomiyi enflasyonist etkiden kurtarma çabalarında avantaj sağlayacağını belirten Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: “Ürettiğimiz altını biz, kanun gereği Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na ön alım hakkını kullanırsa satmak zorundayız. Merkez Bankası, bizden aldığında lira ödüyor. Enflasyon üzerinde Türkiye’deki üretimin etkisinin olduğu nokta burası. Aksi takdirde bunu dolarla satın almak durumunda kalacak.”

Madencilik sektörünün yeni bir düzenleme beklentisi bulunduğunu dile getiren Yılmaz, taleplerinin madencilik izinlerinin hızlandırılması ve maden üretiminin artırılması için yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi olduğunu aktardı. Yılmaz, son 10 yılda madencilik arama ruhsat sayısının 40 binden 5 bine gerilediğini belirtirken, madencilik sektörünün kendi kendini denetleyecek bağımsız denetim mekanizmalarının oluşturması gerektiğini söyledi.

Bazı ülkelerin “Sürdürülebilir Madencilik İlkeleri” diye adlandırdığı ilkelere göre hareket ettiğini böylelikle iş kazalarını azalttıklarını ifade eden Yılmaz, “Madencilik sektöründe madenciliğin tüm aşamaları için denetim standartlarını net şekilde ortaya koymamız lazım. Sektörün, kendi kendini denetleyecek, bağımsız denetim mekanizmasını oluşturması gerekiyor.” dedi.

Yılmaz, “yeşil dönüşüm” ile madenciliğe olan ihtiyacın artacağını belirterek, şöyle devam etti: “Yeşil dönüşüm ile maden ihtiyacı mevcut durumdan 9 kat daha artacak. Fosil yakıtlardan uzaklaşalım, daha fazla yenilenebilir enerji kullanalım ve daha fazla batarya üretelim, elektriği depolayalım, güneş panelleri ve rüzgâr santralleri üretelim ve böylelikle fosil yakıtlardan uzaklaşalım diyoruz. Bunun bugünkü tespitle anlamı 9 kat daha fazla madencilik demek. Daha fazla lityum, kobalt, nikel, bakır, hatta altın bile daha fazla üretilmek zorunda.”

Bor maden ile ilgili olarak da uç ürüne dönüştürülebilmesi halinde Türkiye’nin dünyada söz sahibi olabileceğini aktaran Yılmaz, Türkiye’nin borda dünya rezervlerinin yaklaşık yüzde 70’ine sahip olduğuna işaret ederek şu ifadeleri kullandı: “Borda cevher veya ara ürün halinde satmak yerine uç ürünü üretebilirsek, muazzam bir katma değer yaratırız. Bir ton ham bor 300-500 dolar değerinde. Bunu ara ürüne çevirirseniz, bir ton ara ürüne dönüşmüş borun fiyatı 4 bin dolara kadar çıkıyor. Cam teknolojisini, zırh teknolojisini bu ülkede yaparsanız, bir ton ham borun 300-500 dolar olan değeri, bir tonda 500 bin dolara kadar çıkıyor.”

 

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikAtık Çamuru Susuzlaştırılmasında Yeni Teknolojiler
Sonraki İçerikAday Döküm En Son Teknoloji ile Aşınma Direnci Yüksek Bilyalar Üretiyor