Madenler, insan hayatının her alanında yaşamını kolaylaştırıyor, refahını arttırıyor. “Hayatımız Maden” mottosuyla, Türkiye’nin yer altı zenginliklerini ekonomiye kazandıran madencilerin bundan sonraki öncelikli gündemi “Sürdürülebilir Madencilik” olacak.
Madenlerin, toplumların refahı ve ekonomik kalkınmasının anahtarı olduğunun altını çizen Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, “Maden denildiğinde akla öncelikle sanayi gelse de aslında Hayatımız Maden! Bugün evimizde kullandığımız telefona, yediğimiz ekmeğe, su içtiğimiz bardaktan elimizden düşürmediğimiz tabletlere, uçaklardan gemilere kadar hayatımızın vazgeçilmezi olan birçok ürün farklı madenler içeriyor. Modern sağlık hizmetleri, bankacılık sistemleri, ulaşım, ısınma, gıda gibi birçok sektör maden sektörüyle yaşıyor. Hal böyleyken yani ‘Hayatımız bu kadar Maden’ iken hem sürdürülebilir madencilik yapmamız hem de bunu kamuoyuna doğru anlatmamız gerekiyor.” dedi.
4 Aralık Dünya Madencilik Günü nedeniyle görüşlerini paylaşan Kaya, “Sürdürülebilir Madencilik” vurgusu yaptı. Kaya, “Sürdürülebilir Madencilik” ilkelerine bağlı kalarak, Türkiye’nin yer altı zenginliklerini, ekonomiye kazandırmaya devam edecekleri mesajını verdi.
“Türkiye’nin petrolü madenleridir” diyen Kaya şöyle devam etti: “Dünyadaki 90 çeşit madenin 77 tanesi ülkemizde bulunuyor. Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0.4’ü, endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2.5’i, kömür rezervlerinin yüzde 1.0’i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0.8’ine sahibiz. “Sürdürülebilir Madencilik” mottosuyla, “İnadına üretim, inadına ihracat” sloganıyla üretmeye ve ihraç etmeye devam edeceğiz. Covid-19 virüsü en büyük ihraç pazarımız Çin’de ortaya çıktığı için pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında gelmemize rağmen 2020 yılının Ocak – Kasım döneminde, 3 milyar 793 milyon dolar döviz kazandırdık. 2019 yılında 4,3 milyar dolar ihracata ek olarak, ülke ekonomisine tüm sektörlere de hammadde sağlayan bir sektör olduğumuz için iç pazarla birlikte 40 milyar dolarlık bir değer oluşturarak ülke ekonomisine GSYİH’nın yüzde 5’i oranında katkı sağladık. Sağladığımız ekonomik büyüklüğün yüzde 90’dan fazlası yerli girdiden oluşuyor, yani katma değeri ülkemize kalıyor.”
Bilim insanlarının Covid-19’u yok edecek aşı için çok büyük yol aldıklarına temas eden Kaya, “Yeni aşılar sayesinde kısa sürede covid-19 virüsü hayatımızdan çıkacak, ertelediğimiz pek çok ihtiyacımızı karşılama yoluna gideceğiz. Bu süreç başta madencilik sektörü olmak üzere pek çok sektörde çarkların hızlanmasına, istihdamın artmasına, ihracatın yükselmesine katkı sağlayacak.” diye konuştu.
Türkiye’de yaşayan 83 milyon insanın sahibi olduğu madenlerin kiracısı olduklarının bilinciyle hareket ettiklerini dillendiren Kaya şöyle devam etti: “Türkiye’nin en önemli öz kaynaklarından biri olan madenleri, 150 bin kişilik madenci ordusuyla yeryüzüne çıkarıp, “Sürdürülebilir Madencilik” mottosuyla ekonomiye kazandırırken, 2 milyon insanımızın madencilik sektöründen geçinmesini sağlarken, sadece 83 milyon insanımıza değil, 8 milyarlık dünya insanlarının hayatlarının kolaylaştırılmasına katkı sağlıyoruz. 2020 yılında 200 ülke ve serbest bölgeye Türk madenlerinin ihracatını gerçekleştirdik.”
Türkiye’nin toplam ithalatının yüzde 75’ini enerji, hammadde ve ara mal kalemlerinin oluşturduğunun altını çizen Kaya, ihtiyacımız olan enerji kaynaklarını ve metalleri dışarıdan satın almak için çok büyük bedel öderken, ithal kömür, demir cevheri, altın, bakır, kurşun, çinko ve birçok maden ve metal için her yıl yaklaşık 25 milyar dolar harcadığımızı, öz kaynaklarımızın ise hala toprağın altında yattığına vurgu yaptı. Kaya, “Bu yer altı kaynaklarının çıkarılıp ekonomiye kazandırılmasının milli bir görev olduğuna inanıyor, madenlerimizi işleterek milletimizin yararına sunmak istiyoruz. ‘İnadına Üretim, İnadına İhracat’ diyoruz.” dedi.
Türkiye’deki madencilik işletmelerinin, madencilik sahalarında devletin ilgili kurumlarınca verilen izinler dahilinde ve yine bu kurumların gözetim ve denetimi altında madencilik faaliyetlerini sürdürdüğüne vurgu yapan Kaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkemizin maden ihtiyacını karşılayabilmek, ihtiyacımız olan dövizin ülkemize kazandırılmasını sağlamak, için sürdürülebilir bir maden üretimini gerçekleştirmek zorundayız. Bunun için çevre ile dost, insan sağlığını üretiminin merkezine oturtan ve sürdürülebilir bir üretim zincirini iyi yöneterek amacımıza ulaşabiliriz.”