1. Giriş

Orman kaynakları topluma odun hammaddesi üretimi, rekreasyon, estetik, toplum sağlığı, antierozyonal, hidrolojik; yaban hayatını ve biyolojik çeşitliliği koruma gibi fonksiyonlarıyla çok sayıda ve çok yönlü faydalar sağlar. Böylece orman yönetimi gerçekleştirdiği ormancılık çalışmalarıyla bu faydaları sağlarken çeşitli maliyetlere katlanır5. Ormanların madenciliğe tahsisiyle gerçekleştirilen madencilik nedeniyle mahrum kalınan orman faydalarının değerinin tahmin edilmesi, zarar gören ormanı yeniden eski kalitesine getirmek için gerekli maliyet bedelinin saptanması gereklidir13. Bu saptama sonrasında, orman alanlarında madencilik faaliyetleri yapılabilmesi için, kullanılan orman arazileri karşılığında birtakım bedeller alınmaktadır. Alınan bu bedellerin yukarıda belirtilen toplum faydalarını gerçekleştirmek üzere harcanması öngörülmüştüra.

Türkiye’de maden yatırımcısı maden işletme faaliyetleri yapabilmek için sadece orman bedeli ödememektedir. Alan çakışması durumuna göre değişmekle birlikte; kamulaştırma bedeli, özel arazi bedeli veya mera bedeli ödeme durumuyla karşılaşabilmektedir. Maden işletmelerinin; işletme ruhsat bedeli, atık bedeli, rehabilitasyon bedeli ve çevre ile uyum teminatı, belediye payı, devlet hakkı ve vergiler gibi arazi kullanımı sonucunda ödemekle yükümlü olduğu farklı tür giderleri de bulunmaktadırb,31.

Madencilik sektörünün geliştiği birçok ülkede, proje süresince madencilik faaliyetleri için ödenen orman izin bedelleri dahil tüm mülkiyet izinleri, toplam maden yatırım tutarlarının %2’sini geçmezken3,17, Türkiye’de, mevzuat değişikliklerinin etkisiyle, sadece orman arazilerinde bu oranın %40-45’leri aştığı somut örnekler bulunmaktadır23,25.

Türkiye’de alınan orman bedelleri dünya geneline kıyasla oldukça yüksektir 1,16,18. Türkiye’de her sene orman bedeli olarak ödenen bu paralar, bulunduğu arazilerin yaklaşık ortalama arazi satın alma maliyetlerini aşmaktadır2. Orman alanının hemen yakınında, mülkiyeti özel şahsa ait bir arazinin hektarı, sulak veya kıraç tarla olmasına göre yaklaşık 9000-18000 ABD dolarına satın alınabilmekte ve böylece bir daha kira bedeli söz konusu olmamaktadır8. Türkiye’de sürekli artan orman izin bedelleri nedeniyle örneğin 20 yıllık bir maden projesi süresince orman için ödenen kira bedeli yöredeki özel mülkiyete ait arazilerin toplam satın alma bedelinden yaklaşık 50-70 kat daha fazlası seviyelerine kadar çıkabilmektedir10. Maden işletme faaliyetlerinin, orman dışı mülkiyetler içerisinde olması durumunda ise ödenecek bedellerde yaklaşık 20 katı aşkın farklar ortaya çıkabilmektedir. Bu durum da söz konusu maden projelerinin hayata geçip-geçmemesini etkileyen kritik bir unsur haline getirmektedir18. Oluşan bu durumda yerli ve yabancı maden yatırımcılarının planladıkları madencilik yatırımlarında ekonomik işletilebilirlik sağlamaları mümkün değildir.

20. yüzyılın başında minimum işletilebilir tenörler, örneğin altın için 30 gr/ton, bakır için %3 ve çinko için %12 seviyelerindeydi14. Günümüzde minerallere olan artan talep ve fiyatlar sonucunda 0,5- 1 gr/ton’un altındaki altın madenleri, %0,5 tenörlü bakır madenleri, %2 tenörlü çinko madenleri artık zaman içinde ekonomik olarak işletilebilir hale gelmiştir9. Ancak, maden işletmelerinin maliyeti ne kadar artarsa, üreteceği maden cevherinin minimum işletilebilir tenörü de maliyet artışına paralel olarak yükseliş eğilimine girecektir. Bu durum, bazı maden işletmelerinin ekonomik işletilebilirlikten çıkıp kapanması anlamına gelecektir.

Her şirketin en önemli amacı azami kâr elde etmektir. Şirketin kârı veya zararı iki faktöre bağlıdır. Birincisi, üretip satacağı mal miktarı için katlanacağı maliyettir. İkincisiyse sattığı mallardan elde ettiği gelirdir22. Maden şirketleri açısından ikinci faktör, dünyadaki mineral talebine göre borsalar tarafından belirlenen mineral fiyatlarına bağlıdır. Yatırım riski açısından birinci ve daha önemli faktör ise, maden işletmelerinin ülkedeki maden politikalarının, mevzuatının etkisine maruz kalabilmesidir.

Ekonomik kalkınmada önemli araçlardan biri olan yatırım projesinin, projede öngörülen hedeflere (minimum süre, minimum maliyet, minimum kapasite ile) ulaşabilmesi7 için, mevzuat nedeniyle sonradan ortaya konan düzenlemelerin beklenilenin dışında olmaması gerekir.

Yapılan harcamalar ve riskler açısından madencilikle ilgili göz önüne alınacak en önemli faaliyet grubunu üretim öncesi faaliyetler oluşturur33. Bu faaliyetler içerisine orman izin süreci de girmektedir.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikZenit Madencilik Kızıltepe’de Kapasite Arttıracak
Sonraki İçerikAltın ve Gümüş Üreticilerinin Devlet Hakkı Oranı Yüzde 25 Arttırıldı