Birincil altın yataklarından, farklı ortam ve atmosferik koşullarda minerallerin ve altın tanelerinin parçalanıp, aşınarak ufalanması ve bu ufalanan tanelerin büyük çoğunlukla akarsu, rüzgâr, buzullar ve dalgalarla taşınması ile yoğunluklarına göre birbirinden ayrılıp, aynı ya da benzer yoğunlukta olanlar belirli bölgelerde birikmesi sonucunda PLASER yataklar oluşmaktadır. Özet olarak plaser yatakların oluşumunda iki önemli evre söz konusudur. Kimyasal olarak etkilenmeyen ve kolay ayrışmayan mineral tanelerinin ana kayaçtan ayrılarak serbest kalması ve serbest kalan minerallerin çoğunlukla su, rüzgâr veya buzullar tarafından taşınarak ya da hiç/veya çok az taşınarak belirli noktalarda konsantre olmalarıdır. Altın Genellikle altın kaynağından çok uzağa gitmez, bu nedenle maden yataklarının yerini bilmek oldukça faydalıdır.

Residual (Kalıntı) Plaserler: İlk tip plaser, damardan henüz yeni kopmuş olandır. Ana kaya rüzgar ve su tarafından aşınıp taşındığından, ağır altın olduğu yerde kalır ve tam o noktada yüksek konsantrasyonlarda altın oluşturabilir. Bu plaserler, diğer türlere göre çok daha büyük altın parçacıkları içermektedir. Çünkü büyük taneleri hareket ettirmek çok fazla enerji gerektirmektedir.

Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 106. sayı 52. sayfadadır.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

Yazıyı interaktif dergiden okumak için tıklayın.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikBartın İçin Kurulan Meclis Komisyonu’nun Üyeleri Belirlendi
Sonraki İçerikBartın’daki Maden Faciasına 25 Gözaltı