1.Giriş

Dünya genelinde madencilik süreçleri, madencilik hakkı ve izinlerin verilmesi ile başlayan, arama ve üretim aşamaları ile devam eden ve madenin kapatılması ile sona eren bir yaşam döngüsüdür. Tüm bunları, yapılan madencilik faaliyetlerinin karmaşıklığına bağlı olarak, çok uzun bir süreye yayılan post-mining (madencilik sonrası) aşaması takip eder. Söz konusu aşama madencilik sonrası alanın emniyeti ve yeniden kullanımı gibi direkt aktivitelerin yanı sıra, eski madencilik faaliyetlerinin ve bu faaliyetler için kullanılan alan ve bölgenin uzun vadeli izlenmesini (geomonitoring) de içermektedir. Dolayısıyla post-mining terimi tek bir maden alanının basitçe kapatılmasının çok ötesine geçerek, bir bölge ve hatta ülkedeki supra-bölgesel ve bölgesel değişiklikleri tanımlamaktadır.

On dokuzuncu yüzyılda taşkömürü ve linyit üretimi birçok Avrupa ülkesinin sanayileşmesinin temelini oluştursa da mineral hammadde üretimi son on yılda Avrupa’da kalıcı olarak azalmış ve bu durumdan en büyük oranda metal ve taşkömürü madenciliği etkilenmiştir. 2004 yılında Fransa’da, 2015 yılında İngiltere’de son bulan taşkömürü madenciliği Almanya’da 2018 yılının sonunda üretimin sübvanse edilerek gerçekleştiği ve geriye kalan son iki ocak olan İbbenbüren ve Prosper Haniel madenlerinin kapatılması ile sona ermiştir. Aynı zaman zarfında sübvansiyonların kaldırıldığı İspanya’da, Almanya’dan farklı olarak, bazı küçük ve özel şirketler taşkömürü madenciliği faaliyetlerine halen devam etmektedir. Çekya önümüzdeki 3 yıl içinde, Polonya ise 2049 yılına kadar taşkömürü madenciliğini sonlandırılmayı planlamaktadır.

2. Madencilik Sonrası Ortaya Çıkan Zorluklar

Dünya genelinde üretilen hammaddenin cinsine ve uygulanan madencilik faaliyetlerinin karmaşıklığına bağlı olarak yeraltı ve yerüstü maden ocaklarının gerek işletilmesi sırasında
gerekse kapatılması sonucunda ortaya çıkan ve post-mining adı altında ele alınması gereken sorunlar genellikle aynıdır. Almanya´da özellikle post-mining konusu dikkate alınarak Maden İşleri Genel Müdürlüğü gibi denetim otoriteleri ve Jeolojik Etüt gibi uzman otoritelerin taşkömürü üretimi yapan maden firması ile yakın işbirliği içinde geliştirdikleri risk yönetim sistemi taşkömürü üretiminden kaynaklanan risklerin tanımlanmasını, izlenmesini ve gerekli önlemlerin tanımlanmasını sağlamaktadır. Tanımlanan riskler; yeraltı boşluklarının yüzeye olan mesafesi, galeri ve kuyular, zemin hareketleri (çökme ve yükselme), yapılarda meydana gelen hasarlar, yeryüzüne ulaşan metan gazı emisyonu, yeraltı ve yüzey suyu drenajı, ocak suyu drenajı, döküm alanlarının yeniden kullanımı, eski maden alanlarının rehabilitasyonudur. Bu makalede söz konusu riskler Almanya´da yeraltı taşkömürü madenciliğinin sona ermesi kapsamında 2015 yılında kurulan Post-Mining Araştırma Merkezi`nin 4 ana faaliyet alanı kapsamında değerlendirilmiştir.

Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 95. sayı 112. sayfadadır.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikYeniden Görülen Soma Davasında Kararlar Açıklandı
Sonraki İçerikDaha İyi Erişim Daha Hızlı Bakım