Bir ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarının maksimum oranda kullanılması, ekonominin gelişmesindeki ana etmenlerdendir. Diğer bir deyişle; madenler, ülke kalkınmasındaki ana sermayedir. Türkiye madenciliği dediğimizde, aklımıza ilk olarak metal ve mermer madenciliği yanı sıra endüstriyel hammaddeler gelir. Endüstriyel hammaddeler konusunda
büyük rezervlere sahip olan ülkemiz, Akdeniz ve Karadeniz’de havzası olan ülkeler arasında ve hatta dünyada söz sahibi ülkeler içindedir. Bu bağlamda SERHAM adı altında Seramik, Cam ve Çimento Hammadde Üreticileri Derneği, 1997 yılında yedi firma tarafından kurulmuştur. 2024 yılı itibariyle 22 üyeye ulaşmış olup, bünyesindeki iki firma İSO 500 listesinde bulunmaktadır. Üyeler, endüstriyel hammaddeler üretiminde bulunmakta ve aşağıdaki hammaddeleri üretmektedir;

1. Feldspat
2. Kil
3. Bentonit
4. Kaolin
5. Sanayi silis kumu
6. İnşaat silis kumu

Derneğin çatısı altında bulunan firmaların toplam hammadde üretimi 19.000.000 tondan fazla olup, özellikle seramik sektörü, döküm sektörü ve İstanbul Anadolu yakası inşaat sektörünün kum ihtiyacını karşılamaktadır. Üretilen hammaddeler ise, Türkiye’nin ihracat yapan sektörlerinin ana girdi hammaddesidir. Bu sektörler ve ihracat değerleri ise;

Seramik sektörü… toplam ihracatı ~ 2,5 milyar USD
Döküm sektörü… toplam ihracatı ~ 6,5 milyar USD
Otomotiv ve makine sektörü… toplam ~ 25 milyar USD üzerinde bir ihracat rakamları vardır.

Türkiye bahsettiğimiz sektörlerde üretim kapasiteleri konusunda Avrupa’da ilk büyük üç ülke arasındadır. Seramik sektöründe Avrupa’da ‘üçüncü’ konumda olup, cam üretiminde
‘birinci’ sırada ve döküm sektöründe ise büyük kapasitesi ile Avrupa’nın ana tedarikçileri arasında yer almaktadır. Endüstriyel hammadde konusunda ise büyük rezervlere sahip olduğumuz hammaddeler, feldspat, kil, kaolin, bor, silis kumu, kalsit, dolomit, perlit vs. olarak sıralayabiliriz. Bunlar arasında en büyük ihracatçı konumunda olduklarımız ise feldspat, bor mineralleri ve ürünleri, perlit, kaolin ve kil hammaddelerini sıralayabiliriz.

1957 yıllarında Türkiye’de üretimi başlayan seramik ürünlerinin ilk kil tedarik alanı Bilecik -Söğüt Bölgesi olmuştur. 1983 yılına kadar bu bölgeden tedarik edilen kil hammaddesi, artan
ihtiyaç ve teknoloji gelişme birlikte başka alanlardan kil sağlama çalışmaları başlamış ve 1985 yılından itibaren İstanbul Çatalca ve Şile Bölgesi killeri kullanıma alınmıştır. Bu bölgelerde ilk dönemlerde sadece kömür üretimi yapılmaktaydı ve çoğu killer hafriyat olarak atılmaktaydı. Seramik sektörünün bu killeri kullanıma almasıyla bölgede kil amaçlı üretimde yaygınlaşmıştır. Özellikle Avrupa yakasında kil rezerv alanlarının daralması ile birlikte, sektör Şile bölgesine yoğunlaşmış olup Türkiye’de bu bölge haricinde Konya ve Afyon’da kil rezervleri bulunmakla birlikte teknik özelliklerinden dolayı kil ihtiyacının %80’i Şile bölgesinden sağlanmaktadır.

Şile bölgesi, kil ve silis kumu konusunda büyük rezervlere sahip bir bölgedir. Ayrıca ihracat imkânı olan bir hammaddemizdir. Türkiye kil rezervleri konusunda, İngiltere, Almanya ve Ukrayna’dan sonra dördüncü büyük rezerve sahip bir ülke konumunda olup, ne yazık ki ihracat yönünden ve kil teknolojileri konusunda çok geri kalmış bir ülke olduğunu söyleyebiliriz.

Detaylar Madencilik Türkiye Dergisi’nin 117.sayısındadır.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikBakan Alparslan Bayraktar Polyak Eynez Kömür Madenini Ziyaret Etti
Sonraki İçerikTÜMMER TV Youtube Kanalı Yayın Hayatına Başladı