Ülkemizde madencilik sektörü son yıllarda gelişerek büyümesini sürdürmektedir. Yurt dışı ve yurt içi yatırımlarla birlikte madencilik kültürü gelişirken yeni birçok maden sahası da üretime geçmektedir. Yapılacak olan yatırımların büyüklüğü, bu çalışmaların hassasiyetle yapılması konusunda yatırımcı üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Yeni işletmeye alınacak bir sahada, mevcut üretimin yönlendirilmesinde ya da kapasite arttırmak için yapılacak yatırımlarda elbette fizibilite çalışmalarının önemi oldukça büyüktür.
Fizibilite çalışmaları yapılırken en önemli konuların başında rezerv miktarının tespit edilmesi gelmektedir. Doğru bir hesaplama ile mevcut rezervin belirlenmesi çok önemlidir. Rezerv hesabının doğru yapılabilmesi için sağlıklı verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Öncelikle söz konusu saha için, fayların ve mostraların konumlandırıldığı güncel bir jeolojik harita oluşturulmalıdır. Bu harita üzerinde doğrultu ve eğim hesaplamaları yaparak sondaj yapılacak noktaları belirlemek daha doğru ve kolay olacaktır. Sonraki aşamada, belirlenen her bir sondaj noktası için uygun çapta karotlu sondaj çalışması yapılmalıdır. Sondaj çalışmaları sonucunda elde edilen karot numuneleri, derinlikleri belirtilerek sandıklara dizilir, fiziksel ve kimyasal analizler için hazır hale getirilir. Bu çalışma sonucu elde edilen karotlar, yüzeyde görebildiğimiz jeolojik yapının yeraltındaki devamlılığını görebilmemizi sağlar ve jeolojik haritanın 3 boyutlu olarak çizilebilmesine olanak sağlar. Bir başka deyişle karotlu sondajlar sayesinde yeraltından koordinat ve numune alınmaktadır.
Yazının tamamı Madencilik Türkiye Dergisi 112. sayı 98-100. sayfalardadır.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.