Merkezi İskoçya’da bulunan araştırma ve danışmanlık şirketi Wood Mackenzie tarafından hazırlanan ve Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki Gelecek Mineralleri Forumu’nda sunulan “Süper Bölgeler: Enerji Dönüşümü Nasıl Sağlanır?” başlıklı rapora göre, maden zengini “Süper Bölgeler” dünya genelinde enerji dönüşümünün gerçekleştirilmesi için büyük katkı sağlayacak.

AA muhabiri Gülşen Çağatay’ın rapordan derlediği bilgiye göre, enerji teknolojileri için gerekli minerallerin üretiminde küresel güç olmanın mümkün olup olmadığı tartışılırken kritik madenlerin çıkarılması, rafineri ve döküm gibi alt ve üstyapı işlemleri için yatırım planları gerekiyor.

Aralarında Türkiye’nin de yer aldığı; özellikle Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya’daki maden zengini ülkelerin oluşturacağı “Süper Bölgeler” için 400 milyar dolarlık ilk yatırım tutarına ihtiyaç duyuluyor.

Süper bölgeler ekonomik, coğrafi ve kültürel olarak benzerlik gösteren ve maden rezervi açısından zengin, işleme yeteneği ve finansal desteği bulunan ve işlenen madenler için ekonomik talep yaratabilen ülkeleri kapsıyor.

Rapora göre, enerji dönüşümü için ihtiyaç duyulan mineral maden çeşidi ve miktarı açısından Afrika kıtası lider konumda bulunuyor.

Küresel kobalt rezervlerinin yaklaşık yüzde 80’i, mangan rezervlerinin yüzde 44’ü bu kıtada yer alırken küresel grafit rezervlerinin yüzde 21’si Afrika’da işlenmeyi bekliyor. Kıtada bakır ve kalay rezervleri ise “benzersiz” olarak değerlendiriliyor. Ancak kıtadaki gelişmemiş finansal ekosistem, altyapı olanaklarının yetersiz olması ve Afrika ülkelerine yatırım iştahının yeterli olmaması, bu kaynakların kullanılmasındaki “zorluk” olarak değerlendiriliyor.

Madencilikte “Süper Bölgeler”in oluşturulmasında Orta Doğu ve Afrika’nın finansal ve altyapı problemlerinin çözümü için önemli rol oynayacağı düşünülüyor.

Trilyon dolarlık devlet fonlarını yöneten Orta Doğu ülkeleri, fiziksel altyapı ve madencilik konularında bölge dışında yatırım yapma tecrübesine sahip bulunuyor.

Orta Doğu ülkelerinin, bu tecrübelerinin madencilikte Süper Bölge içinde mineral tedarik zinciri oluşturulmasında kaldıraç etkisine sahip olacağı ifade ediliyor. Ancak Orta Doğu’nun mineral kaynakları, maden rezervleri ve üretiminin kısıtlı olması, bölgede farklı işbirlikleri ihtiyacını doğuruyor.

Orta Doğu, küresel petrol rezervlerinin yüzde 35’ine sahip ancak kobalt, nikel, lityum ya da grafitte anlamlı miktarlarda üretim gerçekleştiremiyor. Rapora göre bu durum Süper Bölge’deki yatırım olanaklarının ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.

Raporda yer alan bilgilere göre Güney Asya Bölgesi ne Orta Doğu gibi finansal yeterliliklere ne de Afrika gibi doğal kaynaklara sahip ancak talep ve üretim tarafında güçlü yönleri bulunuyor. Örneğin Hindistan’ın 2020’ye kadar 152 gigavat güneş enerjisi kurulu gücü, 2050’ye kadar ise 19 milyon elektrikli araç hedefi mineral talebinin bu bölgede oldukça fazla olacağının göstergesi durumunda bulunuyor. Limanlara yakınlık, düşük üretim maliyetleri ve rekabetçi iş gücü gibi bölgenin öne çıkan avantajları tedarik zincirinin üretim ve satışa dönük operasyonlarının buradan yürütülmesini kolaylaştırıyor.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikPolyak Eynez Analiz Laboratuvarı Hizmete Açıldı
Sonraki İçerikYıldırım: “Kromda Türkiye’nin Adını Dünyada Altın Harflerle Yazdırdık”