Sanayimiz 100 dolarlık üretim yapabilmek için 80 dolarlık ithalat yapmaktadır. Bu nedenle döviz kurundaki her artış, yatırım ve üretim sürecinde girdi maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Girdi maliyetlerindeki artış, üretim maliyetine yol açarken üretim maliyetindeki artış fiyatlara yansımakta ve fiyatlardaki artış ise ülkede enflasyonun artmasına, dolayısı ile hayat pahalılığına yol açmaktadır.

Sanayimiz üretim girdilerini döviz yerine Türk Lirası ile karşılayabilse, üretim yapabilmek için maliyeti yüksek döviz bulmak zorunda kalmayacaktır. Sanayimizin hammadde ve
ara mal ihtiyacını dövize ihtiyaç duyulmadan, kur riski sıkıntısı yaşanmadan kendi yer altı kaynaklarımızdan karşılayabildiğimiz oranda, dış ticaret açığımız ve dışa bağımlılığımız
azalacaktır.

Türkiye’de 2023 yılında yaklaşık 840 milyon ton maden üretildi. Bir başka ifade ile ülkemizde kişi başına üretilen maden miktarı yaklaşık 10 tondur. Kişi başı maden tüketimi
ile sanayileşme arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına maden tüketimi 15-25 ton arasında değişmektedir.

Ülkemizde maden üretmek için kazılan alanlar 780 bin km2’yi bulan yüzölçümümüzün sadece binde birini (%0,1) teşkil etmektedir. Ülkemizdeki maden üretimi sanayimizin ihtiyacını karşılamaya yetmediği için maden açığımızı çok ciddi bedeller ödeyerek ithal ederek karşılıyoruz. 2023 yılında enerji, maden ve ara malları dış ticaret açığımız 106 milyar dolar. Sanayimizin hammadde girdisini kendi maden kaynaklarımızdan temin edebilmemiz ve her yıl giderek artan madencilikten kaynaklı dış ticaret açığımızın azaltılması için madencilik yatırımlarını arttırmamız gerekiyor.

Madencilikte Dışa Bağımlılığımızı Arttırmaya Yönelik Adımlara Bir Yenisi Daha Eklendi

Madencilerin diğer sektörler gibi yatırım yeri seçme lüksü yoktur. Madenler her ülkede olduğu gibi ülkemizde de doğası gereği bulunduğu yerde çıkarılmak zorundadır. Ülkemizde milli parklar, sit alanları, mutlak, kısa ve orta mesafe su havzaları, gen koruma alanları, yaban hayatı koruma alanları, askeri alanlar, arkeolojik alanlar, imar alanları ve zeytinliklere 3 km mesafedeki alanlar, madenciliğe kısıtlı alan ilan edildiği için buralarda madencilik yapılmasına zaten izin verilmemektedir.

Madenciliğe kısıtlı olmayan alanlarda, madencilik faaliyetleri için Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından verilen ruhsatlardaki madencilik faaliyetleri, ne
yazık ki diğer kamu idareleritarafından işin doğasına ve Maden Kanunu’na aykırı düzenlemeler ve uygulamalar sebebiyle sekteye uğramaktadır. Bu nedenle de ülkemiz maden varlığını ortaya çıkarmak amacıyla planlanan maden arama faaliyetleri dahi gerçekleştirilememektedir. O kadar ki ülkemizin güzide kurumları arasında yer alan MTA’nın bazı maden arama faaliyetlerine dahi kamu yararı yoktur diye izin verilmediği görülmektedir.

Ülkemizde zeytin alanlarının %10’u imara açılmışken, bu alanlara 3 km mesafede zeytin yağı üreten tesisler hariç, her türlü sanayi yatırımlarını yasaklayan, dünyada örneği olmayan ve bilimsellikten uzak bir “Zeytin Kanunumuz” bulunmaktadır. Şimdi de Maden Kanunu’nu hiçe sayarak, zeytin alanlarından sonra orman alanlarında da madenciliği engellemeye yönelik pek çok maddeyi barındıran, Orman Kanunu’nun 16’ncı Maddesi’nin Uygulanması Hakkında Yönetmelik, 24 Eylül 2024 tarihinde değiştirilerek yürürlüğe girdi.

Orman alanlarında sadece binde 3 olan madencilik faaliyetlerini kısıtlamaya, yatırımları engellemeye yönelik bu yönetmeliğin, ülkemiz ekonomisine ne kadar zarar vereceğine
önümüzdeki yıllarda hep birlikte şahit olacağız.

Yazının Devamı Madencilik Türkiye Dergisi’nin 122.sayısındadır.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikAramalarda ve Kaynak Tahmin Çalışmalarında “Yetkin Kişinin” Etkin Kullanımı