Agrega sektörü, 2020 yılını bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %20 büyüme ile 270 milyon ton seviyelerinde tamamlayarak, yine madencilik sektörü içinde en fazla üretimin yapıldığı sektör olmuştur. Ülke genelinde birçok iş kolunun pandemi nedeni ile durma noktasına geldiği bu zor dönemde, sektörümüzün 2019 yılının üzerinde bir üretim gerçekleştirmiş olması sevindirici bir gelişme olmakla birlikte, 2018 yılında sektörün geldiği 450 milyon
ton seviyesinin de yaklaşık %40 gerisinde kalmamız, sektörümüzde halen ciddi bir arz fazlasının olduğunun da göstergesidir. Diğer taraftan agrega sektörü, yaklaşık 1 milyar $ cari büyüklüğü ile madencilik sektörü içinde 3. sırada, yaklaşık 20.000 kişilik doğrudan istihdam ile de istihdamın en fazla desteklendiği sektör konumunda olmaya devam etmektedir.Bildiğiniz gibi madencilik faaliyetlerinin ilk aşaması, maden rezervinin tespitinin ardından, maden ruhsatının alınması ve sonrasında izin süreçlerinin tamamlanmasıdır. Bu aşamada
üreticilerimiz hem Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığında uzun ve zorlu bir sürecin içine giriyorlar. Diğer taraftan faaliyetine geçmiş dönemlerde başlayan üreticilerimiz de rezervin gelişimi ve tüketimine bağlı olarak bu kurumlarda gerek ÇED gerekse mülkiyet izinlerinin genişletilmesi ile ilgili iş ve işlemler gerçekleştiriyorlar.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nde özellikle son yıllarda, iş süreçlerinde yapılan iyileştirmelerle ruhsat sahiplerinin kurumda gerçekleştirdikleri işlemlerin çok kısa sürelerde tamamlandığını görmekten duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Bilhassa Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Fatih Dönmez’in ülke madenciliğinin sürdürülebilir gelişimi adına attığı adımlar ve Bakan Yardımcımız Şeref Kalaycı ve Genel Müdürümüz Cevat Genç liderliğinde Mapeg’in yapısındaki revizyonlar sonrası, süreçlerde gözle görülür bir hızlanma ve gelişme kaydedilmiştir. Diğer taraftan bakanlığımız ile STK’lar arasındaki iletişim bu dönemde geçmişte olmadığı kadar güçlendirilmiş ve tüm süreçlere STK’ların katılımı sağlanmaya başlamıştır. Tüm bu gelişmeler için Bakanımız Fatih Dönmez ve ekibine sektörüm adına bir kez daha teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda bu olumlu gelişmeler yaşanırken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nda üreticilerimizin son dönemlerde izin süreçleri ile
ilgili çok ciddi sıkıntılar yaşamaya başladığını gözlemliyoruz. Ruhsat hukuku ve izinler birbirine bağlı, üretim faaliyetlerini direkt etkileyen unsurlardır. Bir kurumda yaşanan tıkanıklık maalesef diğer kurumların sektörü geliştirmek adına attığı adımların da heba olmasına neden oluyor.
Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi 96. sayı 74. sayfadadır.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.