Çanakkale Madenciler Derneği (ÇAMAD) yeni ofisinin açılışını gerçekleştirdi. Açılışa Çanakkale Madenciler Derneği Başkanı Naci Tülek, Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu, Türkiye Madenciler Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Madencilik Sektör Başkanı İbrahim Halil Kırşan, İstanbul Metal Maden İhracatçılar Birliği Başkanı Aydın Dinçer, Agrega Üreticileri Birliği Başkanı Şevket Oruç, Yurt Madenciliği Geliştirme Vakfı Başkan Yardımcısı Dündar Erginalp katılım gösterdi. Katılımcılar düzenlenen açılış töreninin ardından düzenlenen basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Açılış konuşmasına tüm katılımcılara teşekkürlerini sunarak başlayan Çanakkale Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Naci Tülek yeni açılan ofisi daha aktif olarak çalıştırmak istediklerini belirterek “Öncelikle biz 2001 yılında kurulduk. Yeni kurulan bir dernek değiliz.  2018 yılına kadar biraz daha aktiftik. Sonra durağan bir döneme geçtik. Bizim sektörümüzde belirli dönemlerde böyle bir yavaşlama süreci olabiliyor. Dünyadaki etkileşimden de kaynaklanan bir durgunlaşma olabiliyor. 2018’den bu yana gelen süreç, bu kapsamda değerlendirilebilir. 2018 öncesi çok daha aktiftik. Pek çok etkinliğin içinde yer almıştık. Tabi bunun yanında vatandaşlarımızın görmediği çalışmalarımız da oluyor. Bu platformumuz içinde Çanakkale dışında da içinde bulunduğumuz pek çok etkinlik oluyor. Şartlar el verdiği sürece en aktif şekilde çalışacağımızı buradan belirtmek isterim. Zaten biz de öyle düşünüyoruz. Ama bir de pandemi gerçeği var. Yarın ne olacağını hiçbirimiz bilemiyoruz. Şartlar uygun olursa, elimizden geldiğince madenciliği Çanakkale’de ve Türkiye’de anlatmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.

Çanakkale Madenciler Derneği’nin olarak 15 farklı sivil toplum kuruluşu ile birlikte hareket ettiklerini kaydeden Tülek: “5 yıldır yaptığımız ancak pandemiden dolayı geçtiğimiz yıl yapamadığımız Madencilik Platformu Çalıştayı’nı şartlar elverirse yapmayı düşünüyoruz. Bu platformda sektörün sorunları ile ilgili, görüş ve bilgi alışverişlerinde bulunuyoruz. Sektörün önde gelen dernek ve STK’larından başkanlarımız Çanakkale’ye gelerek sizlerle buluşturmak istedik” dedi.

Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu konuşmasında Kaz Dağları’ndaki maden tartışmaları ile ilgili sorulara cevap verdi. Emiroğlu şu açıklamalarda bulundu: “Alamos olayı bildiğiniz gibi mahkemeye düştü. Burada onunla ilgili çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Devlet katında bu konuda nasıl bir karar alınacaksa biz onu saygıyla karşılamak durumundayız. Ama şunu da söylemek isterim, mevcut platformumuzdaki bütün STK’larımız, başkanlarımız, madenciliğin çevreyi ve insanı önceleyen bir şekilde yapılması için inanılmaz çaba gösteriyor. Hem üyeleri hem de sektörü bu yönde itmeye devam ediyoruz. Aslında temel amacımız da bu. Alamos ile ilgili karar ne olursa olsun, altın madenciliği biter mi diye soracak olursanız, bitmez. Altın aslında Türkiye’nin 2000 yılına kadar yok denen bir madeni. Aslında baktığınız zaman 1928 yılında, Atatürk zamanında, devlet tarafından altın arama şirketi kurulmuş. Yani varlığımız var ama ne yazık ki 2000 yılına kadar bunun varlığı ortaya çıkarılamamış. Türkiye bilindiği gibi metal kuşağı içerinde yer almaktadır. Ülkemizin ciddi bir altın potansiyeli de var. Bilinen 6 bin 500 tonluk bir potansiyel var. İletilebilir rezerv olarak ise 1.200 tonluk bir potansiyel var Altın madenciliği tabi ki devam edecek ve etmeli. Ama burada en önemli şey, insanı ve çevreyi önceleyen bir madencilik anlayışı ile bunları sürdürmemiz. Türkiye’deki altın madenciliği işletmeleri de dünyaya örnek gösterilebilecek güvenlikleri ve önlemleri alan, bu şekilde işletilen, çalışırken ve bittikten sonra da bölgeyi rehabilite edip tekrar doğaya kazandıran bir yapıya sahip. Bergama’yı hatırlarsınız, orada da çok kıyametler kopmuştu. Ama şu an Bergama’ya gittiğiniz zaman orası hep zeytin ağaçları, çam ağaçları, üzüm bağları ile donanmış vaziyette.”

Madencilikte ruhsat güvencesinin önemini vurgulayan Emiroğlu şu yorumlarda bulundu: “Devletimizin, tüm izinleri alınmış madencilik işletmelerinin, gerçekten düzgün işletme yapan firmaların yanında durmasının gerektiğine inanıyorum. Yani ruhsat güvencesi dediğimiz olayın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ruhsat güvencesinin sağlanmasının da madencilik alanında yatırımların daha da artacağını düşünüyorum.”

Türkiye’de madencilik sektörüne karşı olumsuz bir ön yargının mevcut olduğunu hatırlatan Başkan Emiroğlu, bunun sebebinin ise madencilik sektöründe faaliyet gösteren firmaların anlatamamalarından kaynaklandığını belirtti. Emiroğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dünyada aslında temel iki sektör vardı; Birisi tarım diğeri madenciliktir. İnsanların nüfusu arttıkça yeme içme ihtiyaçları arttıkça madenciliğe olan ihtiyaçta artacak. Maden olmayan bir tane ürün yoktur hayatımızda. Tarım bile madenlerden elde edilen araç gereçlerle yapılıyor. Biz bu protestoları hak ettik mi?  Bir tane olaydan yola çıkarak; kötü madencilik, doğa katliamı yapan bir algı oluştu. Aslında bizde de eksiklik var. Bizlerde bazı konuları toplumumuza yeterince anlatabilmiş değiliz. Biz bu konuda eksik kaldık, kendimizi tanıtmak için eksik kaldığımızın bilincindeyiz. Bu algıyı bir günde kırmanın kolay olmadığının farkındayız ve bu konuda çalışıyoruz. Şu bilinsin ki; madencilik faaliyetleri için Türkiye’deki tüm ormanlık alanlar içerisinde sadece binde yüzde 2,9’u tahsis ediliyor. Bu çok düşük bir rakam alında. Bu rakamın yüzde altmışa yakını ağaçsız ve çok bozuk ormanlık alanlardır. İşletmelere baktığınızda gölgesinde dinlenebilecek bir tane ağaç yok ama orman alanı vasfı olduğu için ormanlar katledilmiş algısı oluşuyor.”

Kamuoyunun çevre ve doğaya karşı hassasiyetlerini bildiklerini ve endişelerini paylaştıklarını belirten Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu tüm sektörlerde olduğu gibi madencilikte de iyi örnekler olduğu gibi kötü örnekler de bulunduğunu hatırlattı. Emiroğlu: “Eskiden rehabilitasyon olayı bu kadar önemsenmiyordu. Son yıllarda hem rehabilitasyon konusuna çok önem veriliyor hem de ciddi denetimler yapılıyor. Bütün bakanlıklara taahhütler veriliyor. Takip ettiğimiz kadarıyla her geçen gün daha iyiye giden bir rehabilitasyon anlayışı ve doğayı onarma çalışmaları var. Türkiye genelinde 117 üyemiz var ve Türkiye’deki tüm maden üretiminin yüzde 80’ini karşılıyoruz. Yolumuz çok uzun, ülkemizin çok ciddi bir maden potansiyeli var. Biz henüz çok derine inebilmiş değiliz; 90 metreden maden çıkartıyoruz. Bunları çıkartıp ülke ekonomimize kazandırmamız gerekiyor. Tüm bu faaliyetleri yaparken de insana ve doğaya saygılı bir anlayışla çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Bunu hem devletle hem de STK’lar ile el birliği içinde yapmamız gerektiğine inanıyoruz.” dedi.

Covid-19 salgınının madencilik sektörüne etkileri hakkında bilgi veren Mehmet Naci Tülek: “Dünya’da bulunan 90 çeşit madenin 77’isi Türkiye’de bulunuyor. Türkiye’nin bir aynası da Çanakkale’dir. Madenciliğin dışında madencilikten etkilenip de devam eden iş kolları da var Çanakkale’de. TKİ’nin Çan’daki işletmesinde 1200 civarında çalışanı var ama bu işletmeden üretilen kömürü kullanan termik santrallerde de yüzlerce çalışan işçi var. Yenice’de kurşun madenlerimiz var. Çok farkında olunmayan endüstriyel üretim yapan maden ocakları da bulunuyor. Seramik sanayine çalışan yüzlerce küçük işletme de bulunuyor. Pandemi salgını sürecinde madencilik sektöründe hiçbir işletmenin işçi çıkarttığına dair duyumumuz olmadı. Buna da gerek olduğunu sanmıyorum çünkü endüstriyel üretim yapan küçük işletmeler özellikle seramik sektöründe çok hızlı bir satış gerçekleştirdiler. Pandemi döneminde ellerindeki stokları çok hızlı tükettiklerini biliyoruz.” şeklinde bilgi verdi.

Salgın başlangıcı ile birlikte her şeyin bıçak gibi kesildiğini kaydeden Tülek pandemi sürecinde en çok etkilenen sektörlerin başında madencilik sektörü geldiğini ifade etti. Tülek sürecin devamı ile ilgili şu paylaşımlarda bulundu: “Salgın başlangıcı ile birlikte her şey bir anda bıçak gibi kesildi. Ancak süreç ilerledikçe tüm sektörler içerisinde en hızlı toparlanmayı sağlayan sektörde madencilik sektörüdür. İhracat artışımız 2021 yılı içerisindeyiz. Şu anda ihracatımız yüzde 20’nin üzerine çıktı. 2,8 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştirdik; geçtiğimiz yıl ise 4,8 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştirildi. Pandemi sürecinde işten çıkartma değil; istihdamı arttıran tek sektörün madencilik olduğunu söyleyebiliriz.”

İstanbul Metal Maden İhracatçılar Birliği Başkanı Aydın Dinçer gerçekleştirdiği konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Bu sabah Çanakkale Valimizi diğer başkanlarımızla birlikte ziyaret ettik. Kendisi de Çanakkale`de madencilik faaliyetlerinin devletimizin verdiği izinler çerçevesinde yapılmasının uygun olduğu yönünde görüşlerini ifade ettiler. Bizler de madenciler olarak şunu söylüyoruz, tüm Türkiye`ye ve dünyada, madenler bütün sanayilerin ham maddesini oluşturmakta. Ben İstanbul Metal Maden İhracatçılar Birliği başkanlığını yürütüyorum. Bünyemizde bulunan metal sektörü, çelik sektörü, kimya sektörü, elektrik, elektronik bunların hepsinin ham maddesini oluşturan aslında madenler. Bu madenler olmazsa, maalesef Türkiye`de sanayinin gelişmesi beklendiği gibi olamaz ve yurt dışından ithal ham maddeye ihtiyaç duyarız ki zaten şu anda ciddi ithalat yapmaktayız. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte Türkiye`de yer altında bulunan metalik madenler endüstriyel hammaddeler ve doğal taşların Türk ekonomisine katkısının sağlanması için tüm madenciler olarak hem çevreye hem insana duyarlı bir vaziyette madencilik faaliyetlerimizi sürdürerek tüm Türkiye`ye ve dünyada gelişmiş olan yeni teknolojileri de Türkiye`ye getirip madenlerimizde kullanarak, genç nesil maden, jeoloji mühendislerimizle birlikte Türkiye`de yer altı kaynaklarını ekonomimize kazandırmak yönünde faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. ” Dinçer ayrıca Türkiye`de madenciliğin gelişmesi için üniversitelerde maden mühendisliği, jeoloji mühendisliği, jeofizik mühendisliği ve cevher hazırlama mühendisliği bölümlerini tercih eden ilk 80 bindeki öğrencilere, çok başarılı öğrencilere burslar verdiklerini kaydetti.

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikBokela BoVac Pan Filtre ile Kuvars Kumu Susuzlandırma
Sonraki İçerikArcGIS ile Saha Operasyonlarında Konumun Gücünden Faydalanın!