TÜPRAG Efemçukuru Altın Madeni, “İş günü kayıplı kazasız” bir şekilde 1000 günü aşarak, mükemmel güvenliği sağlama yolculuğunda önemli bir kilometre taşına ulaştı.

Konuyla ilgili görüşlerini aktaran Efemçukuru Altın Madeni İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Müdürü Göksel Alpaslan: “Yakın zamanda elde ettiğimiz ‘İş günü kayıplı kazasız’ başarısı bir kilometre taşıdır, bu başarıdan ve şirket olarak elde etmeye çalıştığımız kültürden herkes gurur duymaktadır. 

Bu, sıkı çalışmanın, odaklanmanın ve herkesin güvenliğe olan güçlü bağlılığının, sıkı güvenlik prosedürlerine bağlılığın, sürekli iyileştirmenin ve sıfır zarar veren bir çalışma kültürünü her zaman kolaylaştırarak en iyi uygulamaları benimsemenin sonucudur.

Güvenlik kültürümüzün gelişimi için daha iddialı hedefler belirlediğimizden bu sadece bir başlangıçtır.

Bu dikkate değer başarı, yüklenici dâhil tüm Efemçukuru çalışanlarının süreklilik arz eden çabaları ile elde edilmiştir ve güvenliğe olan bağlılığımızı, çalışanların birbirlerine gösterdikleri özen ve sorumluluğu ortaya koymaktadır.

Sürekli gelişmek için hala odaklanmamız gereken iş alanları olduğunu kabul ediyor olsak da bu bizim için önemli ve ziyadesiyle gurur duyduğumuz bir kilometre taşıdır.”

Efemçukuru için meydan okumanın burada başladığını belirten Alpaslan, 1000 günlük iş günü kayıplı kazasız işyeri elde etmenin yalnızca bir başlangıç olduğunu ve bunu sürdürmenin gerçek hedefleri olduğunu söyledi.

Madencilikte güvenliğin son on yılda kesinlikle uzun bir yol kat etmiş olduğunu ifade eden Alpaslan, tüm dünyada ve Türkiye’de hala zayıf tutumlar ve kayıtsız yaklaşımların mevcut olduğunu da sözlerine ekledi.

İşyerinde riski anlama ve ardından kendilerini adayarak bu riski azaltmak için harekete geçme kavramının yeni bir şey olmadığını aktaran Alpaslan, zor olan ve nihayetinde en iyi güvenlik performansını sağlayacak olanın, dünya standartlarında ve tüm çalışanların katılımını temin edebilecek bir sistem yaratabilmek olduğunu vurguladı.

2010 yılında TÜPRAG-Efemçukuru Altın Madeni’ne İş Sağlığı, Güvenliği, Çevre ve Risk Müdürü olarak katıldığını söyleyen Alpaslan, “Madenin inşaatı devam etmekteydi. Başlangıç olarak, güvenlik sicilimiz en iyisi değildi ve ilk birkaç yıl yaklaşık 6-7 kayıp zamanlı olay yaşamıştık.

İlk birkaç yıl boyunca, sahada sağlam bir güvenlik yönetim sistemi ve kültürü oluşturmak için çok çalıştık ve altı yıl sonra Efemçukuru’nun güvenlik kültüründe dramatik bir değişime tanık olduk.

Efemçukuru Altın Madeni 13 Eylül 2016 tarihinde, sıfır iş günü kayıplı kazasız ile 500 günü kutlamıştı ancak maalesef bu rekor 6 gün sonra tarih olmuştu. Ne var ki bu durum, daha iyisini yapabileceğimize inanmamızı, daha iyi başarı için çabalama motivasyonumuzu etkilemedi.” ifadelerini kullandı.

Son on yılda madenin gelişip, olgunlaştığını belirten Alpaslan, iş gücünün o zamanlar olduğundan çok daha istikrarlı ve herkesi her gün eve güvenli ve sağlıklı bir şekilde gönderme hedefine bağlı durumda olduğunu, bir aile olgusu yarattıklarını ve çalışanların birbirlerini önemseme duygusunu geliştirdiklerini söyledi. Gelinen noktada birçok çalışanın kendi güvenliğinin yanı sıra başkalarının da güvenliğini sağlamak için düzenli olarak fazladan çaba harcadığını belirten Alpaslan, şimdi güvenlik şampiyonlarıyla dolu bir ekip olduklarının altını çizdi.

Konuyla ilgili düşüncelerini paylaşan Efemçukuru Genel Müdürü Yaşar Dağlıoğlu ise bu başarıyı Efemçukuru’nda nasıl elde ettiklerini şu başlıklar altında özetledi:

  • Bir Katılım Kültürü: Bir güvenlik sisteminin başarılı olması için, bunun yönetim ekibinin önemli bir gündem maddesi olması gerekir. Gelişimi yönetim ve deneyimli iş güvenliği uzmanları tarafından yönlendirilmelidir. En önemlisi, çalışanların sürece yoğun bir şekilde dâhil olması gerekir. Tam bir desteğin ve kabul görüşün elde edilebilmesi için bu kritik önem taşır.

Başlangıçtan itibaren dinleme, geri bildirim, katılım ve iyi raporlama uygulamaları kültürünü oluşturmak; çalışanların katılımını sağlamak ve prosedürleri iyileştirmek için çok önemlidir. Çalışanlar, tehlikeleri ve olayları bildirmenin; suçlamayla değil, öğrenip ders çıkararak gelişmeyle sonuçlanacağını anlamalıdırlar.

  • Sürekli İyileştirme İçin Kalite Döngüsü Oluşturma: Bir güvenlik yolculuğu asla bitmez asla sona ulaşmaz veya tamamlanmaz. Süreklilik arz eden bir yolculuktur. Sürekli dikkat ve eylem gerektirir.

Bir kalite döngüsünün geliştirilmesi ve uygulanması, sürekli iyileştirme için bir yöntem oluşturur.

  • Performansın Ölçülmesi ve Gözden Geçirilmesi: Sağlık ve güvenlik kapsamında haftalık, aylık ve yıllık sonuçların sürekli olarak izlenmesi; yönetimin, şirketin çalışanlarını, yaralanma ve olaylardan ne derece uzakta tutabildiğini veya tutamadığını takip etmesini sağlar. Gecikme sonuçlarından daha önemli olan, meydana gelen yaralanmaları veya olayları ilk etapta önleyebilen proaktif faaliyetlerdir.

Güvenlik, sabit olarak belirlenen ve unutulan bir süreç değildir. Performans ölçümü olmazsa, sürekli gelişimin durması ve rahatlamanın yol açacağı gevşekliğin ortaya çıkması muhtemeldir.

  • Tanıma ve Pekiştirme: Güvenlik performansının tanınması, dünya standartlarında bir güvenlik sisteminin önemli bir unsurudur. İyi güvenlik uygulamalarını tanıyan ve pekiştiren ve diğer şirket değerlerine örnek oluşturan kurum içi girişimler son derece yararlı olabilir. Bunlar sürekli iyileştirme sürecinin bir parçası olarak güvenliği ön planda tutmada önemli bir işleve sahiptir.

23 Temmuz 2020 tarihinin kendileri için harika bir gün olduğuna vurgu yapan Dağlıoğlu, bir süredir bu aşama noktasını tahmin ettiklerini ve çalışanların güvenlik odağını yüksek tutmak için çok çalıştıklarını belirtti. Dağlıoğlu sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Efemçukuru ekibinin burada başardıklarından hepimiz gurur duyuyoruz. 1000 güne ulaşmak önemliydi. Çünkü işimizi her gün kimseye zarar vermeden yapabileceğimizin gerçek bir olasılık olduğunu ortaya koyuyordu. Bu aynı zamanda birçoğumuzun yıllar önce belirlediği psikolojik bir hedefti.

Sanırım bu kilometre taşına ulaşmanın en büyük anahtarı Efemçukuru’da sahip olduğumuz bir aile olma duygusunun gelişmesiydi. Bu aile olma duygusu, bize kendi güvenliğimizden daha fazlasını önemsememiz için bir neden veriyor ve bu önemseme de işleri doğru yapma tutkusunu getiriyor. Hem denetim hem de ön saflardaki işgücüyle, iyi liderlik uygulamaları geliştirmek için çok çaba sarf ettik. Sahadaki çalışanlarımızla iletişim kurmaya ve onları güvenli kararlar almaları için güçlendirmeye odaklandık. Bu, ekiple bir bütün olarak bağlantımızı artırdı ve saha genelinde çalışanlarımızı daha iyi desteklememizi sağladı. Birbirimiz için geliştirdiğimiz özenle birleştirilen bu gelişmiş bağlantı, sonuçlarımıza yön vermektedir.”

Herkesin aynı yönde hareket etmesini sağlamaya çalışırken karşılaştıkları bazı zorlukların olduğunu da ifade eden Dağlıoğlu, maden olarak her zaman değişim için çabaladıklarını; güvenliği artırmak, üretimi çoğaltmak ve maliyetleri iyileştirmenin bu çaba içerisinde olduğunu vurguladı. Tüm bu değişimin hem içten hem de dıştan, makul bir baskı ile birlikte meydana geldiğini aktaran Dağlıoğlu, bu baskının insanları güvenli çalışmanın öneminden veya riskleri yönetmekten ve işleri doğru yapmaktan uzaklaştırmasına izin vermemenin de zorlu bir mücadele olduğunun altını çizdi.

Dağlıoğlu sözlerini şu cümlelerle sonlandırdı: “Tüm çalışanlarımız bu başarıya çok olumlu ve büyük bir gururla karşılık verdiler. Bu hem Efemçukuru’ndaki bizler için hem de Türkiye için büyük bir kilometre taşıdır.”

UYARI

Bu haber bir “Madencilik Türkiye Dergisi” haberidir. Her Hakkı Mayeb Ltd.’ye ait olup izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması suçtur ve yasaktır. Kaynak gösterilmeden kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Kaynak gösterilerek kullanılmak istenmesi halinde “Bu haber/makale Madencilik Türkiye Dergisi’nden alınmıştır” ibaresi ile birlikte haberin linki verilmeli, link de web sitemize yönlendirilmelidir.

Epiroc
Önceki İçerikMİSGEP Açılış Toplantısı Video Konferans Yoluyla Gerçekleştirildi
Sonraki İçerikHasan Yücel: “2020 Yılında Rekor Altın Üretimi Gerçekleşecek”