Şahin Özdemir Mitto Consultancy
Madencilik sektörü, yer altı ve yer üstündeki mineral kaynakların arama, çıkarma, işleme ve
pazarlama süreçlerini kapsayan ve Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında kritik bir rol oynayan bir endüstridir. Ancak, bu süreçlerin çevresel ve sosyal etkilerini en aza indirgemek, sürdürülebilir bir geleceğin inşası için büyük önem taşımaktadır. Bu noktada, madencilik sonrası rehabilitasyon ve kapatma çalışmaları devreye girmektedir.
Türkiye’de Madencilik Sonrası Rehabilitasyon
Türkiye’de başarılı bir şekilde uygulanan madencilik sonrası rehabilitasyon projeleri, sektörün çevresel sürdürülebilirliğe verdiği önemin göstergesidir. Örneğin, Kemerburgaz İstanbul maden sahası, madencilik faaliyetlerinin sona ermesiyle birlikte, doğal yapısına uygun şekilde rehabilite edilmiştir. Benzer şekilde, Çankırı Tuz Madeni Müzesi, madencilik sonrası dönemde bir turistik cazibe merkezi haline getirilmiş, bu süreçte hem ekonomik hem de çevresel faydalar sağlanmıştır.
Çevresel Düzenlemeler ve Yasal Gereklilikler
Türkiye’de madencilik faaliyetleri, 3213 Sayılı Maden Kanunu ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği gibi bir dizi yasal düzenleme ile kontrol edilmektedir. Bu mevzuatlar, maden sahalarının rehabilitasyon ve kapatma süreçlerini düzenler. ÇED raporları, madencilik projelerinin çevresel etkilerini değerlendirmek ve bu etkileri en aza indirgemek amacıyla hazırlanır ve onaylanır. Ayrıca, maden atıklarının yönetimi, su ve hava kirliliği kontrolü gibi çevresel düzenlemeler de madencilik sonrası süreçlerde dikkate alınması gereken önemli unsurlardır.
Tabii Kaynakların Sürdürülebilir Yönetimi ve Kanada Örneği: Bakanlık Birleşmeleri ve Çevresel Koruma
Tabii kaynaklar, doğada bulunan ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak için kullanabileceği su, madenler, ormanlar, rüzgar ve güneş enerjisi gibi kaynakları ifade eder. Bu kaynaklar, genellikle yenilenebilir ve yenilenemez olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Yenilenebilir tabii kaynaklar, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji ve biyokütle gibi, doğal süreçlerle yenilenebilen kaynaklardır. Yenilenemez tabii kaynaklar ise, petrol, doğal gaz, kömür ve madenler gibi, bir kez tükendiğinde yerine konulamayan veya yenilenmesi çok uzun zaman alan kaynaklardır. Bu kaynakların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, gelecek
nesillerin de ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için önemlidir. Kanada, çevre koruma ve tabii kaynakların yönetiminde öncü ülkelerden biridir. Kanada’da Enerji ve Maden Kaynakları Bakanlığı ve Orman Bakanlığı’nın birleşmesi, çevresel koruma ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda önemli bir adımdır. Bu tür birleşmeler, çevresel yönetim ve koruma süreçlerini tek bir çatı altında toplayarak daha etkili ve bütüncül bir yaklaşım sunar. Kanada’nın federalizmi ve çevre koruma politikaları üzerine gerçekleştirdiği çalışmalar, bu tür birleşmelerin sağladığı çevresel, sosyal ve ekonomik faydaları açıkça göstermektedir.
Mitto Consultancy’nin Rolü
Mitto Consultancy olarak, madencilik faaliyetlerinin başından sonuna kadar süregelen süreçte yatırımcıları teknik bilgi ve tecrübemizle desteklemekteyiz. Amacımız, sürdürülebilir madencilik uygulamalarını teşvik etmek ve projelerin uluslararası standartlara uygun şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Çevresel düzenlemelere uyum, yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve rehabilitasyon planlarının hazırlanması konularında kapsamlı hizmetler sunmaktayız.
Yazının devamı Madencilik Türkiye Dergisi’nin 120.sayısındadır.