Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), kendi çatısı altında faaliyetlerini de sürdüren 17 farklı sektöre dair çıkardığı yıllık raporları basın lansmanıyla duyurdu. Türkiye’deki etkin sektörlere dair yıllık görüşlere yer verilen raporlar arasında Kimya, Metal ve Maden Sektör Kurulu’nun “Türkiye Madenciliği: Orta Vadeli Plan, Strateji Ve Hukuksal İyileşme Yol Haritası” raporuna da yer verildi.
Raporda; madencilik sektörünün ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşması için yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunun altı çizildi. Çevresel ve sosyal sorumluluk uygulamalarının artırılması, yatırımcı dostu teşvik politikalarının hayata geçirilmesi ve yerli teknoloji geliştirme stratejilerinin uygulanması, sektörün sürdürülebilir büyümesine katkı sağlayacağı belirtildi. Madenciliğin tek bir bakanlığa bağlı olarak, bu konuda zengin kaynaklara sahip ülkeler gibi bir Maden Bakanlığı kurulmasının vurgulandığı raporda yerli ve milli üretimin temel taşı olan yerli hammaddenin çıkış noktası olan madenlerin üretiminde en büyük problemin 8 ayrı bakanlıktan ayrı ayrı alınan izinler doğrultusunda sürecin uzaması olduğu aktarıldı.
Raporun sonuç bölümünde yer alan öneriler ise şu şekilde oldu:
Sürdürülebilirlik ve Çevresel Etkiler
Yenilenebilir Enerji Entegrasyonu: Maden işletmelerinde enerji tüketimini azaltmak ve karbon ayak izini düşürmek için güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
Su Yönetimi: Su kaynaklarının verimli kullanımı ve kirlenmenin önlenmesi için kapsamlı su yönetimi planları hazırlanmalı, su geri dönüşümü ve arıtma tesisleri kurulmalıdır. Biyoçeşitlilik Koruma: Maden işletmelerinin biyolojik çeşitliliğe olan etkileri minimize edilmeli, doğal yaşam alanlarının korunması için gerekli önlemler alınmalı ve rekabetçi ihracat için biyoçeşitlilik sertifikasyonları alınmalıdır.
Atık Yönetimi: Maden atıklarının güvenli bir şekilde depolanması ve bertaraf edilmesi için modern tesisler kurulmalı, atıkların geri dönüşümü ve değerlendirilmesi teşvik edilmelidir. Toplumla İlişkiler: Yerel halkın katılımı ile sürdürülebilir kalkınma projeleri geliştirilmeli, çevresel etkilerin azaltılması için toplumsal farkındalık yaratılmalıdır.
Teknolojik Gelişmeler ve Verimlilik
Dijital Dönüşüm: Yapay zeka, büyük veri analitiği ve otomasyon gibi teknolojilerin madencilik süreçlerine entegre edilerek verimlilik artırılmalı, maliyetler düşürülmeli ve iş güvenliği sağlanmalıdır.
Otonom Sistemler: Otonom araçlar ve uzaktan kumandalı sistemlerin kullanımı ile riskli işlerin otomatize edilmesi ve iş kazalarının önlenmesi sağlanmalıdır.
Yeni Nesil Maden Arama Teknikleri: Jeofizik ve jeokimyasal yöntemler gibi yeni nesil arama tekniklerinin kullanımı ile daha hızlı ve doğru bir şekilde yeni rezervler keşfedilmelidir.
Değer Zinciri Entegrasyonu
Yerli İmalat: Madenlerin yerli olarak işlenmesi ve yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesi için teşvikler verilmeli, böylece ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlanmalıdır.
Araştırma ve Geliştirme: Üniversiteler, araştırma kurumları ve özel sektör işbirliği ile yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve madenlerin değerlendirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarına destek verilmelidir.
Türkiye’nin Potansiyeli
Türkiye’nin sahip olduğu zengin maden çeşitliliği, sektörün geleceği için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Özellikle bor, krom, bakır gibi madenlerde Türkiye dünyada önemli bir konuma sahiptir. Bu potansiyeli değerlendirmek için;
Sektörel Politika: Madencilik sektörüne yönelik uzun vadeli ve sürdürülebilir bir politika geliştirilmelidir.
Yatırım Ortamı: Yabancı yatırımcıları çekecek bir yatırım ortamı oluşturulmalıdır.
Eğitim ve İstihdam: Sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi için eğitim programları geliştirilmelidir.
Sonuç olarak, Türkiye’de madencilik sektörünün geleceği, sürdürülebilirlik, teknoloji ve küresel trendler doğrultusunda şekillenecektir. Türkiye’nin sahip olduğu zengin maden potansiyelini doğru şekilde değerlendirerek bu alanda önemli bir oyuncu haline gelmesi mümkündür.